Ayşegül Koç/Avukat Melike Özdemir Ballı, Son Mühür TV’de yayınlanan Sıcak Bakış programında Ayşegül Koç’un sorularını yanıtladı. Görev ihmallerinin bedelinin hayvanlara ödetilmesini kabul etmiyoruz diyen Ballı; “Çözüm yolları çok açık. ‘Kısırlaştır, aşılat, yaşat, kayıt altına al.’ Bunun yanında cezaların da caydırıcı olmasına ihtiyacımız var” dedi.
“Yaşamı savunan herkes Gündoğdu’daydı”

Hafta sonu ‘Sahiplendirilmeyen hayvanların uyutulması’ kanun teklifine tepki göstermek için İzmir Barosu olarak meydandaydık diyen Ballı; “Yaşamı savunan herkes İzmir Gündoğdu Meydanı’nda ses çıkardı. Eş zamanlı bir eylemdi. Herkesin temel isteği yaşam hakkına saygı duyulması. ‘Doğal yaşam alanı’, ‘Avrupa modeli’, ‘Uyutma’ gibi aldatıcı ifadeler ile sokakta yaşayan hayvanları tecride ve ölüme götürecek bir yaklaşım topluma kabul ettirilmeye çalışılıyor. Kültürümüzün, inançlarımızın, değerlerimizin, geleneklerimizin, vicdanımızın, bilimin, hak ve özgürlüklerin ışığında; hayvanları sürgüne, toplama kamplarına, ölüme göndermeyeceğimizi hafta sonu meydanlarda söyledik ve söylemeye de devam edeceğiz. Bu toplum bu yasayı kabul etmez” ifadelerini kullandı.
"Medeniyet, sokak hayvanlarına gösterilen şefkattir"
Sokakta yaşayan hayvanların yalnız ve savunmasız olmadığını söyleyen Ballı; “Medeniyet, sokak hayvanlarına gösterilen şefkattir. Biz biliyoruz ki Avrupa’da sokakta yaşayan hayvanlara gösterilen muamelenin medeniyet ile bir ilgisi yoktur. Bazı Avrupa ülkelerinde yapıldığı bilinen hayvanların hapsedilmesi ve belirli bir süre sonunda yuvalandırılamayan hayvanların öldürülmesi bir çözüm değil katliam olmakla birlikte bizim yüzyıllardır var olan geleneklerimize, birlikte yaşam kültürümüze ve mevzuatımıza aykırıdır. Çünkü bu kadim ve köklü kültürde bizler; hayvanlarla kendi suyumuzu bölüşen, evlerimizin önüne bir kap da onlar için koyanlarız. Bizler vicdanlı, yaşamdan ve yaşatmaktan yana olanlarız. Hepimizi birleştirmesi gereken bir alan olan hayvan hakları ve hayvan sevgisi; bu ülkenin tarihi ve kültürü değerlerinin bir parçasıdır. Çözüm hiçbir zaman öldürmek veya hapsetmek olamaz. 2004 yılına kadar bu yöntemler maalesef denenmiş, hayvanlar zehirlenmiş ve öldürülmüştür. Seksen bin köpeğin, bir adada aç ve susuz bırakılarak birbirlerini yiye yiye katledildiği Hayırsız Ada Katliamı toplumsal belleğimizde halen onarılmaz bir yara olarak durmaktadır. Ancak tüm bunlara rağmen popülasyon kontrol altına alınamamıştır. Çünkü yetkililer esas çözüm olan ‘Kısırlaştır, aşılat, yaşat, kayıt altına al’ politikasını hiçbir zaman uygulamamıştır. Toplumun ve sokakta yaşayan hayvanların sağlığı için bu uygulamanın titizlikle yerine getirilmesi gerekmektedir” dedi.
“Eğer bir sorumlu arıyorsanız sorumlu köpekler değildir”
Ballı; “2004 yılında çıkarılan Hayvanları Koruma Kanunu’nun ana maddelerinden biri olan kısırlaştırmayı TBMM Araştırma Komisyonu raporu da tek yöntem olarak önermiş ancak kurumların, 20 yıldır hayvanları kısırlaştırmaması, beslememesi, bakım ve rehabilitasyonu üstlenmemesi ve yasada yer alan görevlerini yerine getirmemesi nedeniyle popülasyon arttı. Eğer bir sorumlu arıyorsanız sorumlu köpekler değil, gerekli bütçe, ekipman, personel desteği sağlamayan, kısırlaştırma, aşılama, bakım ve rehabilitasyon yapmayan, denetim yükümlülüğünü yerine getirmeyen, STK ve gönüller ile işbirliği yapmanın önünü açmayan, üretim çiftliklerini kapatmayan, hayvan satışını yasaklamayan siyasi iktidar, görevini gereği gibi yerine getirmeyen yerel yönetimler ve 5199 sayılı yasada görevli olan diğer kurumlardır. Görev ihmallerinin bedelinin hayvanlara ödetilmesini kabul etmiyoruz” dedi.
‘Sokaktayım yanındayım’ nöbeti…

Çözüm yollarının çok açık olduğunu söyleyen Ballı; “Temel çözüm noktası kısırlaştırma. Etkin kısırlaştırma çok önemli. Eş zamanlı olarak bu çalışmayı yapmamız gerekiyor. Üretim ve satışı yasaklamamız gerekiyor. Hayvanı terk etmeye ciddi yaptırımlar getirilmeli. Hatta bir hayvanı sahiplenmek isteyen kişilere belli şartlar getirilmeli. Herkes hayvan sahiplenememeli. Caydırıcı yaptırımlar çok önemli. Cezalar yeterli değil terk etmeler hala çok fazla. Biz toplum olarak her yaşamı tek tek savunmaya devam edeceğiz. Bir duyuru da yapmak isterim. Yaşam İçin Yasa İnisiyatifi olarak İstanbul Beşiktaş İskelesi’nde ve eş zamanlı farklı illerde ‘Sokaktayım yanındayım’ nöbeti var. Paylaşım yaparken 'Sokaktayım yanındayım' etiketini kullanabilirler. İnanıyorum ki biz birlikte bu yasayı katliam yasası olmaktan vazgeçireceğiz” ifadelerini kullandı.





