Son Mühür- Moody’s’in ABD’nin kredi notunu Aaa’dan Aa1’e düşürmesi, Washington’un mali disiplinsizlikle suçlandığı yeni bir dönemin kapısını araladı. ABD böylece, üç büyük kredi derecelendirme kuruluşundan en son elinde kalan “en yüksek not” unvanını da kaybetmiş oldu.
Kararın arkasında yatan temel gerekçeler ise tanıdık: Bütçe açıkları büyüyor, faiz giderleri hızla artıyor. Moody’s’e göre bu tablo, ülkenin borçlarını sağlıklı bir şekilde yönetme kapasitesini tehdit ediyor. Öyle ki, ABD’nin bütçe açığının 2024’te GSYİH’nin %6,4’üne ulaşması, 2035’e kadar ise %9’a dayanması bekleniyor.

Stratejistler ne diyor?
JPMorgan Varlık Yönetimi’nden David Kelly:
“Bu karar sürpriz değil. Yıllardır bu yönde sinyaller geliyordu. Piyasa, zaten notun içeriğini fiyatlamış durumda.”
Citigroup’tan Andrew Hollenhorst:
“Bu tür not indirimleri genellikle semboliktir ama dikkat çekici bir mesaj verir: Amerika’nın mali sürdürülebilirliği ciddi bir risk altında.”
Morgan Stanley’den Lisa Shalett:
“Bu karar, yatırımcıların ABD tahvillerine bakışını kısa vadede çok sarsmaz. Ancak uzun vadede faizlerin kalıcı şekilde yüksek kalması, ABD’yi zorlayabilir.”
BlackRock’tan Rick Rieder:
“Büyüyen bütçe açıkları ve faiz yükü, yalnızca kredi notunu değil, uzun vadeli ekonomik istikrarı da tehdit ediyor.”
Kısacası Moody’s’in not kırması, sadece bir sembol değil; aynı zamanda Washington’a yönelik ciddi bir uyarı. Ve Wall Street, bu uyarının altında yatan mesajı gayet net almış görünüyor.





