Son Mühür/ Beste Temel- Türkiye'nin tarımsal ihracatında lokomotif görevi gören Antep fıstığı, fındık ve kuru meyvelerde son dönemde yaşanan "aflatoksin" krizi, hem ekonomik kayıpları hem de halk sağlığı risklerini yeniden gündeme taşıdı. Avrupa Birliği sınırlarından geri dönen ürünlerin iç piyasadaki akıbeti tartışılırken, TMMOB Gıda Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Üyesi Uğur Toprak, özellikle yılbaşı alışverişi öncesinde vatandaşları uyararak gıda güvenliğinin "ambalajlı ve denetimli" ürünlerden geçtiğini vurguladı.
"Gen değişimine yol açıyor"
Son dönemde Avrupa'nın yüksek aflatoksin nedeniyle Antep fıstığı girişini reddettiği iddiaları, gözleri bu ürüne çevirmişti. Uğur Toprak, mikotoksinlerin (aflatoksin ve okratoksin) küfler tarafından üretilen zehirli metabolizma ürünleri olduğunu belirterek, bu maddelerin uzun süreli tüketimde kansere, bağışıklık sistemi zayıflığına ve gen değişimine yol açtığını ifade etti. Kontrolsüz tarım, toprak teması ve depolama hataları nedeniyle oluşan bu riskin, Türk ürünlerinin dünyadaki imajına zarar verdiğini belirten Toprak, ihraç edilemeyen ürünlerin geri dönmesinin ciddi bir ekonomik kayıp olduğunu hatırlattı. Tüketicilerin, küf riski taşıyan açık ürünlerden kaçınarak mutlaka analizleri yapılmış, gıda mühendisi denetiminden geçmiş paketli ürünleri tercih etmesi gerektiğini vurguladı.

Yılbaşı yoğunluğunda "Bayat ürün" tehdidi
Yılbaşı yaklaşırken piyasadaki hareketliliği fırsat bilen bazı odakların bayat veya kalitesiz ürünleri piyasaya sürme riski, vatandaşın en büyük endişesi haline geldi. Bakanlık denetimlerinin yetersizliğine dikkat çeken Toprak, ekonomik zorluklar nedeniyle yurttaşın temel gıdaya ulaşmakta zorlandığını, bu durumun taklit ve tağşişli ürünlere yönelimi artırabileceğini söyledi. Mikotoksinlerin çıplak gözle görülemeyeceğini belirten Toprak, "UV lamba altında bazı türler parlasa da bu kesin bir ayıklama yöntemi değildir. Halkımız kayıtsız ürünlerden uzak durmalı, gıda güvenliği standartlarına uygun paketli ürünleri seçmelidir" dedi.
İzmirli hemşehrilere alışveriş tüyoları: Renk ve kokuya dikkat!
İzmirli tüketicilerin taze kuruyemiş seçerken nelere dikkat etmesi gerektiğine dair önemli ipuçları paylaşan Toprak, bir dükkana girildiğinde ilk bakılması gereken yerin etiketi ve ambalajı olduğunu söyledi. Ürünlerde küf kokusu ve soluk renk gibi belirtilerin bozulmaya işaret ettiğini ifade eden Toprak, ancak profesyonel analizlerin yerini hiçbir gözlemin tutmayacağını hatırlattı. Özellikle açıkta satılan kış çaylarının da yüksek risk taşıdığını belirterek, aktarlardan alınan ürünlerin bile ambalajlı, etiketli ve analiz edilmiş olması gerektiğinin altını çizdi.
Sokak lezzetinde gizli tehlike 'lahmacun'
Son dönemde artan zehirli vakalarına da değinen Uğur Toprak, tavuk tüketiminde soğuk zincirin kırılmasının ölümcül sonuçlar doğurabileceğini belirtti. Dönerin ocağa takıldıktan sonra 12 saat içinde tüketilmesi gerektiğini, yanındaki sebzelerin (marul, domates) ise hijyenik şekilde yıkanmasının kritik olduğunu söyledi. Sokak lezzetlerinin bir şehrin kültürü olduğunu ancak gıda güvenliği açısından "gizli riskler" barındırdığını ifade eden Toprak; lahmacun harcının bekletilmesi, tavuklu pilavın sıcak zincirinin bozulması ve söğüş gibi ürünlerdeki hijyen eksikliklerinin bakteriyel üremeyi tetiklediği uyarısında bulundu.
"Küflü kısmı atıp tüketmek büyük bir yanılgı"
Halk arasında yaygın olan "küflü kısmı kesip gerisini yeme" alışkanlığının son derece tehlikeli olduğunu belirten Gıda Mühendisi Uğur Toprak, küfün köklerinin gıdanın içine kadar nüfuz edebileceğini söyledi. Toprak, son olarak şu çağrıda bulundu: "Açıkta satılan, toprakla temas eden ve haşere müdahalesine açık gıdalar yüksek risklidir. Tüketiciler, gıda mühendislerinin kontrolünde üretim yapan firmaların standartlara uygun paketli ürünlerine yönelerek bu riskleri minimize etmelidir" dedi.





