Son Mühür- 55 yıllık mesleki tecrübesiyle Türkiye'nin önde gelen Jeofizik Mühendislerinden Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, depremlerin bir kader değil, yönetim ve toplumsal sorunların sonucu olduğunu belirterek çarpıcı bir açıklama yaptı. Kariyerini 1975'ten bu yana deprem bilimine adayan ve çalışmalarını İstanbul Üniversitesi, ABD'deki Stanford, Colorado School of Mines ve MIT gibi prestijli kurumlarda sürdüren Ercan, Türk milletine deprem gerçeği ile yüzleşmenin ve yıkımları durdurmanın anahtarını sundu. 1975-2004 yılları arasında İTÜ'de öğretim üyeliği görevini üstlenen ve her büyük deprem sonrası bölgeye giderek incelemeler yapan Prof. Ercan, yayımladığı yedi teknik kitap ve halka yönelik sayısız bilgilendirme konuşmasıyla biliniyor. Ercan, yıkımları sona erdirmenin koşullarını altı temel maddede özetledi.
Akademik birikimden gelen çarpıcı tespit: Deprem ölümlerinin kaynağı
Prof. Dr. Ercan, yıllar süren saha gözlemleri, teknik ölçümleri ve akademik araştırmaları sonucunda, bir ülkede depremlerin can kaybına yol açmaması için gereken zeminin sadece teknik değil, sosyo-ekonomik ve idari olması gerektiğini vurguladı. Tüm yurtta yer-yapı güvenliği üzerine çalışmalar yapan ve belediyeler ile halkı bizzat bilgilendiren Ercan, medyanın bu süreçte bir "açık üniversite" görevi gördüğünü belirtti. Ercan'a göre, Türkiye'nin deprem korkusundan kurtulması için toplumsal ve siyasi alanda köklü değişimler şart:
Ekonomik refah ve yüksek eğitim şartı
Deprem güvenliğinin temelinde ekonomik gücün yattığını savunan Prof. Ercan, ilk iki koşulun bu bağlamda ele alınması gerektiğini belirtti. Ercan, "Bir ülkenin ekonomik durumunun sağlam olması gerekir ve halkın geçim sıkıntısı çekmemesi gerekir" diyerek, yoksulluğun güvenli yapılaşmanın önündeki en büyük engel olduğunun altını çizdi. Ayrıca, toplumun bu felaketi bilinçle karşılaması için eğitim düzeyinin yüksek, bilgi toplumu niteliğinde olması gerektiğine dikkat çekti.
Kadercilikten bilime geçiş: Yanlış inançları yıkmak
Jeofizikçi Ercan, zihniyet dönüşümünün önemini vurguladığı maddelerde, deprem algısındaki hatalara odaklandı. "Depremlerin yaratanın cezası değil, doğanın bir evrimi olduğunu bilmek gerekir" ifadesiyle bilimsel gerçekliğin kabul edilmesine işaret etti. En kritik noktalardan biri olarak ise, "Deprem ölümlerinin bir kader değil, kötü yerde ve kötü yapılaşmadan kaynaklandığını bilmek gerekir" tespitini yaparak, sorumluluğun doğal afette değil, insan eliyle yapılan hatalarda olduğunu kesinleştirdi.
Liyakat ve toplum çıkarları vurgusu
Son ve belki de en önemli maddeyi ise ülkenin yönetim şekline dair getiren Prof. Ercan, liyakate dayalı bir idarenin şart olduğunu dile getirdi. Ercan, "Ülkenin yetkin kişilerce, ayrıcalıklı bir kümenin değil, toplumun çıkarları için çalışanlarca yönetilmesi gerekir" diyerek siyasi iradenin rolüne dikkat çekti. Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, sıraladığı bu altı temel sorunun çözülmediği her durumda, depremin adının ne yazık ki; tedirginlik, korku, göçük altında kalma ve ölüm ile anılmaya devam edeceğini belirterek uyarısını sonlandırdı.





