Son Mühür/Osman Günden- Tunç Erciyas’ın sorularını yanıtlayan Birleşik Kamu-İş Genel Başkanı Yıldırım, toplu sözleşme süreci ve ülke ekonomisi üzerine kapsamlı açıklamalar yaptı.

En büyük üçüncü konfederasyon olarak masadayız...

2008’den beri faaliyet gösteren ve 200 bine yakın aktif üyesi bulunan Birleşik Kamu İş Konfederasyonu, Türkiye’nin en büyük üç memur konfederasyonundan biri olarak ilk kez toplu sözleşme masasında üçüncü büyük konfederasyon olarak yer alıyor.

11.buluşma İzmir'de...

Yıldırım, süreci kamuoyuna duyurmak ve farkındalık yaratmak amacıyla Diyarbakır, Sivas, Trabzon, Samsun, Zonguldak, Edirne, Bursa, Antalya, Adana, İstanbul ve İzmir’de toplu sözleşme eylemleri düzenlediklerini açıkladı. İzmir’de Konak’taki SGK önünde 8 Ağustos 2025 (bugün) saat 18:00’de gerçekleşecek eyleme, sadece memurlar değil, tüm emekliler, işsizler, asgari ücretliler ve ekonomik koşullardan memnun olmayan tüm vatandaşların davetli olduğunu belirtti.

Toplu sözleşme sürecinde üç konfederasyonun birliği...

Yıldırım, 2023 yılı toplu sözleşme masasında diğer iki büyük konfederasyon Memur-Sen ve Kamu-Sen ile yer aldıklarını söyledi.
“Biz, masaya oturduk diye sevinip kalkacak değiliz. Memur ve emeklilerin hakkı söz konusu olunca, masa etrafında bu ayrımlar önemsizleşir” diyen Yıldırım, üç konfederasyonun farklı dünya görüşlerine rağmen ortak talepte birleştiğini anlattı.

Üç konfederasyonun, T.C. Çalışma Bakanlığı karşısında ortaklaşa taleplerini sunduğunu belirtti. Bu talepler arasında yüzde 15 vergi dilimi, kira yardımı, kreş desteği ve enflasyon karşısında aylık ödemelerin gerçekleşmesi gibi maddeler bulunuyor.

Yıldırım, “Görüşmeler olumlu başladı, önümüzdeki hafta bu ortak talepleri daraltıp 30 maddeye indireceğiz. Verilmediği takdirde ortak eylem ve iş bırakmalar gündemde” diyerek kararlılık mesajı verdi.

Yıldırım: “Bir ülkenin itibarı sadece cumhurbaşkanından değil, vatandaşından gelir”

Birleşik Kamu-İş Genel Başkanı Yıldırım, toplu sözleşme süreci ve Türkiye'nin ekonomik durumu hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Yıldırım, Cumhurbaşkanı’nın itibarına katıldıklarını ancak bir ülkenin itibarının sadece devletin en üstündeki kişiyle sınırlı olmadığını vurguladı.
“Cumhurbaşkanının itibarı elbette önemli” diyen Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Ancak bir devletin itibarı sadece cumhurbaşkanının itibarından müteşekkil olamaz. Bir ülke; memuru, işçisi, çiftçisi, esnafı, fabrikatörüyle birlikte itibarlı olmalıdır. Mesela yurt dışına gitmek istediğinizde pasaportunuzun hemen onaylanması itibar göstergesidir. Ama vize almak için aylarca bekletiliyorsanız o devlet itibarsızdır. Türkiye maalesef böyle bir noktaya gelmiştir”.

Yıldırım, Türkiye’nin tarihi itibarıyla da kıyaslama yaptı:

“Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, Cumhuriyeti kurduğu dönemlerde, dünyanın güçlü ülkelerinin büyükelçileri, kralları onun yanında diz çökerdi. Bugün geldiğimiz noktada ise bu itibar geriye gitmiştir. Bunu kabul etmiyoruz”.

Yıldırım: “Kimse ‘Devlet benim, istediğimi yaparım’ diyemez”

Resmi enflasyon verilerinin piyasa gerçekleriyle örtüşmediğini, TÜİK’in hesaplamalarda şeffaflıktan uzaklaştığını söyleyen Yıldırım, temel gıda fiyatlarındaki artışın resmi rakamlardan çok daha fazla olduğunu belirtti. Bu durumun milyonlarca çalışan ve emekliyi mağdur ettiğini vurguladı.

Halka karşı sorumlusunuz...

Yıldırım, seçilen hükümetlerin halka karşı sorumluluğu olduğunu belirterek, “Halk 5 yıl yetki veriyor ama bu yetkiyi halkını aç bırakmak, emeğini değersizleştirmek için kullanıyorsan o yetkiyi halk geri alır” dedi.
“Kimse ‘Devlet benim, istediğimi yaparım’ diyemez. Bu halkın verdiği emanet. Eğer siz halkınızı mağdur ediyorsanız, üreticiyi, esnafı perişan ediyorsanız, o halk bir sonraki seçimde sizi değiştirir” diye ekledi.

Türkiye zengin bir ülke...

Yıldırım, Türkiye’nin zengin bir ülke olduğunu ancak gelir adaletinin sağlanamadığını, 100 TL kazançtan 80’inin az sayıda holding ve patrona gittiğini; geriye kalan 20’nin ise 80 milyon insana paylaştırılamadığını dile getirdi. Temmuz 2025 itibarıyla açlık sınırının yaklaşık 27 bin TL, yoksulluk sınırının ise 85 bin TL olduğunu belirtti. Çoğu emeklinin ve çalışanın bu sınırların çok altında yaşadığına dikkat çekti.

Memur emeklilerinin mağduriyeti...

Yıldırım, bu yıl ilk defa memur ve memur emeklisinin maaşlarının yasal olarak eşitlendiğini ancak uygulamada memur emeklilerine seyyanen zam verilmediğini dile getirdi.

“Memur emeklileri 30-40 yıl devletine hizmet etmiş, ülkenin dört bir yanında yaşamış insanlardır. Onları bu kadar mağdur etmek, kira ödeyememe, temel ihtiyaçlarını karşılayamama noktasına düşürmek kabul edilemez. Bu haksızlık, yasal da değildir” dedi.

Ayrıca, işçilere ve memurlara kemer sıkılırken toplumun küçük bir kesiminin ihtişamdan geri adım atmadığını vurgulayan Yıldırım, “Biz maraba değiliz, köle değiliz. Bizi öyle gören siyasetçilere demokratik olarak gereken cevabı vereceğiz” dedi.

Yıldırım: “Sahte diplomaya göz yumulursa cezasızlık psikolojisi toplumu çökertir”

Sendikal örgütlenmenin engellenemeyeceğini vurgulayan Yıldırım, liyakatsiz kişilerin devlet görevlerinde bulunmaması gerektiğini, aksi takdirde yasal cezanın kaçınılmaz olduğunu belirtti.

“Para vererek diploma alıp devletin stratejik görevlerine atanmak kabul edilemez. Sahte diplomalarla hâkim, savcı, polis, bürokrat olunamaz. Bu en az cinayet kadar ağır bir suçtur. Bu suçun cezası verilmezse toplumda cezasızlık psikolojisi oluşur ve ahlaki çöküş başlar” diye konuştu.

Muhabir: Osman Günden