Yaşanan Kahramanmaraş depreminden sonra 6306 sayılı yasada bazı değişiklikler yapıldı. Bu değişiklikler, kentsel dönüşüm süreci ile ilgili zaman kazandırıcı hükümlerin yanında konut hak sahipliği ile ilgili de köklü değişikleri kapsıyor.

Ağır hasarlı binaların hemen yıkılması ihtimali ile ilgili insanların can ve mal kaybının önüne geçmek için idari yargı davalarının daha hızlı görülebilmesi esas alındı. Mahkeme on gün içerisinde ilk incelemeyi yapıp hemen tebliğe çıkmak durumunda. Savunma süresi, dava dilekçesi tebliğinden itibaren on eş gün olarak verilmiş. “Savunmaya cevap” ve “cevaba cevap”  aşamaları kaldırılmıştır.

Kanun teklifinde riskli yapıların tespiti ve yıkılmasına ilişkin süreçlerin daha hızlı ve etkin bir şekilde yürütülmesi için 6306 sayılı kanunda yapılacak birtakım değişiklikler öngörüldü.

    6306 sayılı Kanun’da yer alan riskli yapı tespitinin Başkanlık veya idarece resen yapılabileceği düzenlenmiştir. Uygulamada bazı maliklerce veya kiracılarca riskli yapı tespiti yapılması engellendiği için riskli yapı tespitinin, kolluk kuvveti marifetiyle kapalı kapıları veya alanların açtırılması suretiyle yapılabileceği düzenlenmiştir.

    Uygulamada riskli yapı tespitine ilişkin yaşanan en büyük problemlerden birinin tebligat sorunu olduğu görülmektedir. Bu nedenle tebligat usulünde değişiklik yapılarak riskli yapı tespitine ilişkin bilgileri ihtiva eden tutanağın riskli yapıya asılması, maliklere e-Devlet Kapısı üzerinden bildirim yapılması ve ilgili muhtarlıkta on beş gün süre ile ilan edilmesiyle tebligatın yapılacağı düzenlenmiştir.

    Kentsel dönüşüm için gelir elde etmek maksadıyla, taşınmazların rezerv yapı alanı olarak belirlenebilmesi için bu taşınmazların yapılaşmaya esas arsa metrekaresinin belirli bir miktarının veya değerinin Başkanlığa devredilmesine ilişkin hüküm kanun teklifinde yerini almıştır.

    Riskli yapı olduğu tespit edilen yapının yıkım usulünü düzenleyen 6306 sayılı Kanun’un 5. maddesinde değişiklikler yapılarak maliklere yapının yıkımı için verilen atmış günlük süre ve artı otuz günlük sürenin ayrı ayrı verilmesinin süreci uzatması nedeniyle tek seferde doksan günlük süre verilmesi hüküm altına alınmıştır.

    Uygulamada maliklerin yıkım işlemini yapmadıkları ve hatta idarenin bu işlemi yapmasına engel olduğu görülmektedir. Bu nedenle idarenin kolluk kuvveti marifetiyle kapalı kapıları veya alanların açtırılması suretiyle yapılacağı düzenlenmiştir. Yine bu yapıların tahliyesine ve yıktırılmasına ilişkin tebligatın, tahliye ve yıktırılmaya ilişkin tutanağın yapıya asılması, maliklere e-Devlet üzerinden bildirilmesi ve ilgili muhtarlıkta on beş gün süre ile ilan edilmesi şeklinde yapılacağı da hüküm altına alınmıştır.

    Bu kanun teklifinde düzenlenen en önemli konulardan biri aslında riskli yapının yıkılmasından sonraki yapılan işlemlerdeki karar verme oranına ilişkindir. 6306 sayılı Kanun’un 6. maddesine göre bu işlemlerde karar, hisseler oranında maliklerin 2 / 3’ünün çoğunluğu ile alınmaktadır. Ancak bu çoğunlukla karar aşaması oldukça yavaş ilerlemektedir. Kentsel dönüşüm sürecinin hızlanması, kiralık konut bulunamaması gibi sorunların önüne geçilmesi adına bu kanun teklifiyle karar nisabı salt çoğunluk olarak belirlenmiştir. Böylelikle süreç daha da hızlanarak sistemin tıkanması önlenecektir. Maliklerin aldığı bu kararın karara katılmayan maliklere bildirilmesi ise noter vasıtasıyla veya ilgili muhtarlıkta on beş gün süre ile ilan edilmek suretiyle bildirileceği bu kanun teklifiyle belirlenmiştir.

    Yine bu kanun teklifinde; 775 sayılı Kanun’a göre yoksul veya dar gelirli olarak kabul edilenlere verilecek bağımsız bölümler için hak sahibinin borçlanma bedelini ödeyecek mali gücünün olmaması durumunda, yaşanan mağduriyeti önlemek bakımından, hak sahibi adına isabet eden bağımsız birimin tapuda hak sahibi ile Kentsel Dönüşüm Başkanlığı adına paylı mülkiyet esaslarına göre tescil edilmesi böyle bir durumda hak sahibinin üzerine kayıtlı ikamet edebileceği konut nitelikli başka bir gayrimenkulü yok ise bu bağımsız bölümler üzerinde hak sahibine ve hak sahibi evli ise işlem yapıldığı tarihteki eşine oturma hakkı tanınacağı kanun hükmüne alınmıştır. Böylelikle dar gelirli kişiler, mağdur edilmeden paylı mülkiyet hakkına ve ayni hak olan oturma hakkına sahip olacaktır.

    Yine kanun teklifinde 6306 sayılı Kanun’a yapıların yıktırılmasından sonra arsa hâline gelen taşınmazda ortaklığın giderilmesi için 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre dava açılabileceği hükmü eklenmiştir.