Yine bir yerel yönetimler seçimi arifesindeyiz. Her ilçe de onlarca aday adayları, yerini adaylara bırakmakta. Herkes kafasında bir Kentsel Dönüşüm algısını vaat olarak sunmakta. Ülkemiz de maalesef her konu gibi kentsel dönüşüm de herkesin uzmanlık alanı. Çoğu laf olsun diye söylenen vaatler. Oysa depremin tetiklediği bina yenileme refleksi, birçok vatandaşın kâbusu oldu. Hala yıkılmayı bekleyen binalar, yıkılıp anlaşmayı bekleyen binalar,…

İktidar Partisinin Büyük Şehir Adayı, yöntem ve fikir beyan ediyor. Sanki vatandaşla ilk kez buluşmuş gibi konuşuyor. Çözüm yine merkezi hükümet kaynaklı. Demezler mi? Şimdiye kadar neden bunları yapmadınız diye. Değerli dostlar bu siyasileri yakaladığınız da hakkınızı sorun! İstanbul için verilen karşılıksız destek ve düşük faizli kredi neden bize şimdiye kadar verilmedi? Neden Emlak Konut eli ile kredi ve yapım genele yayılmadı? Neden? Neden?

Evet, dostlar sorunları ve çözümleri iyi bilen temsilcilere ihtiyacımız var. Hesap sormayı ancak siyasiler bizlerden oy istemeye geldiğinde becerebiliyoruz. O yüzden dertlerimizi ve sorunlarımızı bir ağızdan ortaya koymalıyız.

Ekonomik kriz, beslenme ve barınma ihtiyaçlarımız haricinde düşünmemizi engellemekte. Mevcut konutlarımızın yarısı kadar konutlara bile artık razı gelmekteyiz. Hal böyle bile olsa konutlarımızı yenileyecek firmaların ekonomik gücü değişkenlik gösterebilmekte. Onlarca site ve binanın sözleşmesini karşılıklı fesih ettiğine şahit oluyorum. Yenileme olacak bina ve sitelerin sakinleri birbirine düşmüş bir vaziyette. Toplumda bir cinnet hali kol gezmekte. Bu sıkıntılara önce bir vakıf olup sonra çözüm alternatiflerine başvurmamız lazım.

Biz yerel ekonomik birliktelikleri kooperatif eliyle oluşturmadan, böyle bir sarmaldan kurtulmamız mümkün değil. Her toplantıda elinizdeki konutun kıymetini bilin diye söze başlıyorum. Kahramanmaraş depreminin bu seneyi devriyesinde, içim kan ağlayarak mevcut güvensiz konutların kıymetini bilin diyorum. Neden mi? Maalesef barınma ihtiyacı yüzünden birçok insani ihtiyacını öteleyen dostları tanıyorum.

Çözüm yine bizde. Çözüm komşuluk bilincinde. Çözüm kent birlikteliğinde. Kısacası çözümü halk birleşerek bulacak. Yoksa bizden olmayan temsilciler, ancak günü kurtaran lakırdılarla, bizleri geçiştirmeye devam edecek…