Son Mühür - Osman Günden / Kanal İstanbul projesinin Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı okullarda okutulan 10. sınıf Coğrafya ders kitabına girmesi, muhalefetin tepkisini çekti. CHP İzmir Milletvekili Sevda Erdan Kılıç ve CHP Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal, konuya ilişkin yaptıkları açıklamalarda müfredata giren içeriğin “bilimsel gerçeklikten uzak” ve “siyasi propaganda” niteliğinde olduğunu vurguladılar. Vekiller, ders kitaplarının tarafsız ve bilim temelli olması gerektiğini hatırlatarak iktidarı sert sözlerle eleştirdi.
Kılıç: “Eğitim müfredatı iktidarın rant politikalarının propaganda aracı olamaz”
CHP İzmir Milletvekili Sevda Erdan Kılıç, yaptığı açıklamada Kanal İstanbul projesinin Coğrafya ders kitaplarında yer almasına şu sözlerle tepki gösterdi:
“Televizyonlar, gazeteler, sokaklar yetmedi propaganda okul kitaplarına kadar girdi. 10. Sınıf Coğrafya kitabında, rasyonellikten, bilimden, hukuktan, akıldan uzak bir proje olan Kanal İstanbul projesinin ne işi var? İktidara sesleniyorum: Eğitim müfredatı iktidarın rant politikalarının propaganda aracı olamaz!”
"Biz öleceğiz diyoruz, onlar mega projeler yapacağız diyor"
Kılıç, geçtiğimiz günlerde meydana gelen İstanbul merkezli 6,2 büyüklüğündeki depremin ardından halkta oluşan kaygı ve korkunun, iktidar tarafından projeyi hızlandırmak için kullanıldığını savunarak “6,2’lik İstanbul depreminin ardından Marmara bölgesinde yaşayanların büyük bir kaygı ve korku içindeler. Millet can derdindeyken, iktidar kanal derdinde.” dedi ve ekledi “İktidar, İstanbul depreminin ardından yaşanan kaygı ve korkuyu rant projelerini hızlandırmak için kullanıyor. Deprem olur olmaz, mega projeler adı altında Kanal İstanbul propagandası hız kazandı. Biz öleceğiz diyoruz, onlar mega projeler yapacağız diyor. Biz deprem diyoruz, onlar rant diyor. Biz ya İstanbul ya Kanal diyoruz, onlar Kanal diyor.”
"Sesimizi duyan yok mu?"
Açıklamasının devamında Kılıç, bilim insanlarının ve çevre örgütlerinin projeye dair uyarılarının dikkate alınmadığını ifade ederek “İstanbul’daki depremin ardından uzmanlar, Kanal İstanbul uyarılarını tekrar gündeme getirdiler. ‘Kanalın betonu kırılıp, deniz suyu yeraltı suyuna karışırsa facia olur’ diyen uzmanları duyan yok mu? Projeyi dava eden hukukçuları duyan yok mu? Yıllardır Kanal İstanbul’a karşı mücadele eden çevrecileri duyan yok mu? Sesimizi duyan yok mu?” diye konuştu.
Proje etrafında şekillenen rant politikalarını gündeme getiren Kılıç, sadece 2022–2024 yılları arasında 33 konut sözleşmesi imzalandığını ve bu projelere aktarılacak kaynağın, Türkiye’deki riskli yapı stokunun dönüştürülmesi için yeterli olduğunu söyledi ve şöyle dedi:
“Asıl dertleri rant! Mega proje olarak duyurdukları Kanal İstanbul çevresindeki alanlara verilen konut projeleri kapsamında 2022-2024 yılları arasında toplam 33 sözleşme imzalandı. Toplam sözleşme bedeli 60,3 milyar TL. İnşaatlara aktarılacak para ise 416,4 milyar TL. Bu rakamla Türkiye’deki 6 milyon riskli konutu misliyle inşa edebilirlerdi.”
“Ama dertleri yaşam değil, rant!”
Kılıç, açıklamasını Anayasa vurgusuyla ve “Ya Kanal, Ya İstanbul” sloganıyla tamamlayarak “Yaşam hakkı en temel haktır, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşamak Anayasal hakkımızdır. Rant politikalarınıza karşı yaşamı savunuyoruz, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkımızı savunuyoruz. Ya Kanal, Ya İstanbul!” dedi.
Tanal: “Kanal İstanbul yok ama algısı kitaplarda var”
CHP Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal da sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada Kanal İstanbul’un ders kitaplarında işlenmesini eleştirdi. Tanal, kitabın tarafsızlıktan uzak bir propaganda metni niteliği taşıdığını belirterek “Bu bir ders kitabı değil, propaganda metnidir! 10. sınıf Coğrafya kitabında, henüz temeli bile atılmamış Kanal İstanbul, ‘gerçekleşmek üzere olan’ bir proje gibi anlatılıyor!” dedi.
Tanal, kitabın ilgili bölümünde yer alan ifadeleri tek tek paylaşarak, kullanılan anlatımın öğrencilerde projeye dair yanlış bir algı oluşturduğunu vurguladı ve şu ifadeleri kullandı:
“Kitapta ne yazıyor?
• ‘Kanal İstanbul projesi hazırlanmıştır’ ifadesiyle başlanıyor, ardından ‘açılacak kanalın 50 km uzunluğunda, 120 m genişliğinde ve 50 m derinliğinde olması planlanmaktadır’ deniyor.
• Projenin güzergâhı haritayla birlikte verilerek, uygulanmakta olan bir devlet yatırımı gibi gösteriliyor.
• ‘İstanbul Boğazı tehlikeli, Kanal İstanbul güvenli’ algısı yaratılıyor.
• Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ne sadece geçiş hakkı bağlamında değiniliyor, jeopolitik riskler ve hukuki tartışmalar yok sayılıyor.
• Bilimsel itirazlar, halkın karşı çıkışı, çevresel yıkım, deprem riski hiç yer almıyor.”
Kitapta projenin tamamlandığına dair doğrudan bir ifade bulunmadığını belirten Tanal, buna rağmen kullanılan dil ve görsellerle birlikte projenin olmuş-bitmiş gibi sunulduğunu savundu ve şöyle devam etti:
“Kitapta ‘bitmiştir’ denmiyor, ancak kullanılan anlatım dili ve harita destekli görsellerle, Kanal İstanbul sanki olmuş-bitmiş ya da gerçekleşecekmiş gibi sunuluyor.
Bu açıkça:
• Bilimsel tarafsızlığın çöküşüdür.
• Anayasa’nın 42. maddesine aykırıdır.
• Eğitim sistemi üzerinden siyasi propaganda yapılmasıdır!”
Tanal, açıklamasını şu ifadelerle tamamladı:
“Kanal İstanbul yok ama algısı kitaplarda var!
Devletin eğitim sistemi, yandaş projelerin tanıtım broşürü haline getirilmiştir!
Çocuklarımıza gerçekleri değil, iktidarın rüyalarını ezberletmek istiyorlar!
Bu ülkenin evlatlarına yalanla değil, bilimle yaklaşın!”
Gözler Milli Eğitim Bakanlığı'na çevrildi
CHP’li vekillerin açıklamaları, eğitim müfredatında siyasi yönlendirme tartışmalarını yeniden gündeme taşıdı. Konuya ilişkin Milli Eğitim Bakanlığı’ndan herhangi bir resmi açıklama yapılmazken, eğitimciler ve uzmanlar da ders kitaplarında bilimsel nesnelliğin korunması gerektiği görüşünde birleşti. Kanal İstanbul’un henüz başlanmamış bir proje olmasına rağmen ders kitaplarına aktarılması ise uzun süre kamuoyunun gündeminde kalacağa benziyor.










