Son Mühür / Begüm Mol - İzmir Katip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Medya ve İletişim Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından düzenlenen söyleşide, “Dil Modelleri, Yapay Zekâ ve Veri Güvenliği” başlığı altında güncel gelişmeler değerlendirildi.
Moderatörlüğünü Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu’nun yaptığı etkinlikte, konuşmacı olarak merkezin müdürü Dr. Öğr. Üyesi Ümit Aydoğan yer aldı. Söyleşiye çok sayıda akademisyen ve idari personel katılım gösterdi.
Dünyanın en kapsamlı bilim etkinliği
Etkinlikte konuşan Prof. Dr. Yasin Bulduklu, Yükseköğretim Kurulu (YÖK) öncülüğünde eş zamanlı olarak 81 ilde 150’ye yakın üniversitenin katkısıyla düzenlenen Bilim Kafe etkinliğinin, bilim-toplum etkileşimi açısından küresel ölçekte önemli bir girişim olduğunu belirtti. Yasin Bulduklu, “İKÇÜ BİO olarak bu etkinlikte yer almaktan gurur duyuyoruz. Günümüzde dünya üniversiteleri bilginin üretildiği yerler olmaktan evrilerek; her yaştan insanın bilimle bağ kurmasını sağlayan kurumlar haline geldi. Üniversiteler, toplumla bütünleşme ve topluma hizmet sunma konusunda önemli misyonlar üstlendi.
Günümüzde öğretim üyelerinin toplumun ihtiyacı olan bilgiyi iletişim araçları sayesinde rahatlıkla aktarabildiğini görmekteyiz. En önemli paydaşımız olan öğrencilerimizle yürüttüğümüz sosyal sorumluluk projelerini toplum faydasına sunmaktayız.
Üniversitelerin toplumsal sorunlara yönelik çözüm odaklı yaklaşımlarla bilim ve toplum arasında köprü kurmasını vurgulayan dünyada bir ilkin, YÖK tarafından gerçekleştirilmesinin, biz bilim üreten bilim insanlarının ortak gururu olduğunu paylaşmak isterim” dedi.
Yapay zekaya karşı stratejik hazırlık vurgusu
Yapay zeka teknolojilerinin sunduğu fırsatların yanında çeşitli hukuki, etik ve güvenlik risklerini de beraberinde getirdiğini vurgulayan Prof. Dr. Bulduklu, yerli ve milli dil modeli geliştirme ihtiyacına dikkat çekti. Türkiye'nin bu alanda sınırlı erişimle dışa bağımlı kaldığını belirten Bulduklu, “Bir sosyal medya hesabını kullanıyorsanız o sizin otomatik olarak profilinizi oluşturuyor, nelerden hoşlandığınız, paylaştığınız içeriklere göre ideolojik fikirleriniz, nerede olduğunuz, kendinizi nereye konumlandırdığınız ve sizin karşınızda sizin fikirlerinizi, ideolojinizi etkileyebilecek nitelikte içerikler sunmaya başlıyor.
Kısaca telefonunuz kapalı bile olsa takip edilmekteyiz. Telefonunuzu, o telefonu üreten şirketin işletim sistemi iOS veya Android dinliyor. Bu açıdan veri güvenliği günümüzde en büyük sorunsal gibi durmaktadır. Yapay zekadan kaçış mümkün değil, elbette bunu kullanacağız. Bu alanlarda her üniversitede hocalarımızın yaptığı çok çalışma var. Uzun vadede ülkemizin hem yükseköğretimde hem de temel eğitimde çok sağlam stratejilere ihtiyacı var” diye konuştu.
Veri tabanlı ekosistemlerde yapay zekanın rolü
Söyleşide konuşan Dr. Öğr. Üyesi Ümit Aydoğan ise, yapay zekâ teknolojilerinin veri analizi üzerine kurulu yapısına dikkat çekti. Aydoğan, bireylerden alınan verilerin yıllardır küresel veri tabanlarına aktarıldığını, ancak ChatGPT gibi uygulamalarla bu süreçlerin gündelik yaşamda daha görünür hale geldiğini ifade etti ve “Tercihler, bilgi alanları, bilgi alanlarının hepsini eskiden yazıyorduk. Şimdi işaretle diyor. Neden? Amerikan seçimlerinde yaptığını yapacak. Siz neyi takip ediyorsanız önünüze o içerik gelmeye başlayacak.
Evinize robot süpürge alıyorsunuz, kamerası var. Neden? Evinizin haritasını çıkarmasının dışında sizin günlük yaşam pratiğinizi üreticiye rapor edecek. Akıllı buzdolabı var, saat kaçta eve giriyorsunuz, kaçta çıkıyorsunuz, sensörü ile ayarlarsan yumurta bitince sipariş veriyor. Ama o buzdolabının üreticisi gıda alışkanlıklarını, üreticilere satıyor aslında. Bunların hepsi tüketici alışkanlıklarını topluyor” dedi.
Yerel GPT geliştirme konusunda yetersizlik
Ülkelerin kendi dil modellerini ve GPT sistemlerini oluşturduğunu belirten Aydoğan, Türkiye’nin bu alanda yeterli altyapıya sahip olmadığını vurgulayarak, “Günümüzde özellikle bizim ülkemizde olmayan şey, veriyi tutmak, sonrasında toplamak ve depolamak, depoladığınız veriyi işlemek, işlerken de yapay zekâ ile entegre edip çıktı almak.
Bunun için devasa veri merkezine, GPU’lara ihtiyaç var. Bunlar çok büyük maliyetler. Ülkemizde zaten bunun üretimi yok, yurtdışından gelen pahalı cihazlar. GPU'ları üretemiyoruz. Bize de satmıyorlar. Başlangıç giriş modelleri bizim ülkemizde satılıyor. Öyle de bir dezavantajımız var” açıklamasında bulundu.
Mesleklerin geleceği ve dijital dönüşüm
Yapay zekanın meslekler üzerindeki olası etkilerine de değinen Aydoğan, gelecekte birçok mesleğin dijital teknolojilere entegre çalışacağını belirtti. Aydoğan, “Belki birçok mesleğin yerini yapay zekâ alacak. Beyaz yakalı bir memursanız ya da bir bürokratsanız o işin mevzuatını bilmenize gerek kalmayacak. Çünkü onu yapay zekâ yapacak. Belki ileride bu avukat gereksinimi de ortadan kaldıracak.
Herkes kendi hukuk yapay zekâsı ile kendini savunabileceği noktaya gelecek. Özellikle eğitim öğretim alanında öğretmen ya da akademisyen ihtiyacı ciddi anlamda azalacak. Uzaktan eğitim sürecinde yaşadık. Öğrencinin sınıfa gelmesine artık çok fazla gerek yok. Chat GPT'nin sesli özelliğini bir sınıfta açıp öğrencilerin sorularına tıpkı bir öğretmen edasıyla detaylı cevaplar veren iletişim kurabilen yapay zekâ teknolojilerinin denendiği örneklerini görmekteyiz.
Toplum olarak var olmak istiyorsanız artık enformasyon teknolojisinde aktör olmalısınız” dedi. Etkinlik, katılımcıların yönelttiği soruların yanıtlanmasının ardından sona erdi.





