Brezilya donanmasının 2017’de hurdaya çıkardığı uçak gemisinin başta İzmir olmak üzere Türkiye gündemini bu kadar meşgul edeceği büyük ihtimal o günlerde kimsenin aklına gelmemişti. Fransız donanmasının o dönemdeki adıyla Foch gemisi 2000’de Brezilya’ya hibe edilmiş ve bugün artık herkesin adını neredeyse ezberlediği Nae Sao Paulo adıyla hizmet vermeye devam etmişti.   
Brezilya’ya 17 yıl boyunca hizmet eden gemi emekliye ayrılmasının ardından açık arttırma satışa çıkarıldı. İşte ne olduysa da bundan sonra oldu.

SÖK DENİZCİLİK DEVREDE

Açık artırmayla Türkiye'deki gemi söküm tersanesi SÖK Denizcilik şirketi tarafından 1,85 milyon ABD Doları karşılığında satın alınan Nae Sao Paulo gemisinin İzmir Aliağa’ya getirilip sökülmesiyle ilgili izinlerin alındığının açıklanmasıyla ortalık karıştı. Tartışmanın öznesi, hurdaya ayrılan uçak gemisinde bulunduğu tahmin edilen ‘asbest’ olmuştu artık. Önce 600 ton olarak konuşulan asbest miktarı daha sonra önce 750 tona, ardında da 900 tona kadar çıkartılarak yazılıp çizilmeye başlandı. Kamuoyundaki tepkilerin çoğalmasının ardından Çevre Şehircilik ve İklim Bakanlığı da sessizliğini, bozarak topa girmek zorunda kaldı.   
Bakan Kurum 7 maddede gemiyle ilgili iddialara cevap verdi.  

Peki neler vardı bu 7 maddede?
1. Gelen gemide söylendiği gibi 900 ton değil, 9 ton asbest var.  
2. Gemilerin bu tür işlemleri uluslararası kurallara bağlıdır. Yani siz öyle kafanıza göre alamazsınız.  
3. Gemi Türkiye’ye gelmeden önce uluslararası kontrolden geçiyor. Ve sonuç uygun çıktı.  
4. Gemi uzun süre beklediği için iddialar üzerine biz uluslararası uzmanlara ayrıca incelettik. Basel Sözleşmesi’ne göre riskli bir durum tespit edilmedi.  
5. Böyle bir geminin sökümünü dünyada yalnız iki ülke yapabiliyor. Hindistan ve Türkiye’de Aliağa...  
6. Karar uluslararası hukuka göre alındı. AB Gemi Geri Dönüşüm Tüzüğü kapsamında uygun bulunarak tüm yükümlülükleri yerine getirdi.  
7. Gemi Türk karasularına girdiğinde ayrıca biz de kontrol edeceğiz. Ters bir durum olursa geri göndereceğiz...”  

ASBEST MİKTARI RAPORLARA GÖRE 9 TON 641 KİLO
Brezilya'dan İzmir Aliağa'daki gemi söküm tesislerine gelecek gemide, uluslararası bir kuruluş tarafından hazırlanan rapora göre 9 ton 641 kilo asbest bulunuyor.  
Görüldüğü gibi Brezilya dizisini aratmayan tartışmaların merkezinde yer alan gemiyle ilgili tartışmaların ana gündem maddesi hep ‘asbest’ olmuş.  
Peki gerçekten konumuz sadece ‘asbest’ mi olmalı?  
Kimya Mühendisleri Odası İzmir Şubesi eski Başkanı Ertuğrul Barka’ya göre bu sorunun cevabı net bir şekilde ‘HAYIR’ .  
Nae Sao Paulo gemisiyle ilgili tartışmalara girmeden önce bir hatırlatmada bulunuyor Barka ve aynı hataya ‘siyanür’ tartışmaları döneminde de düştüğümüzü vurguluyor.   

O DÖNEMDE DE SADECE SİYANÜRE ODAKLANDIK AMA!
''Biz Ovacık altın madeninde siyanüre çok vurgu yaptık, sanki altın madenciliğinde tek tehlikeli unsur siyanürmüş gibi algılandı ve bu yerleşti'' vurgusu yapan Ertuğrul Barka ''şunları söyledi...

Efem Çukuru’nda altın madenciliği yapılacak dendiğinde oraya bir gram bile siyanür girmeyeceği söylendi ve gerçekten de girmedi. Köylü bu yüzden yani siyanür yok diye izin verdi. Oysa parmağındaki 10 gramlık nişan yüzüğü için 10 ton toprak işlendiğinin farkında bile değil. 1 gram altın için 1 ton toprak işlenir. 1 nişan yüzüğü için 10 ton toprak siyanürden geçirilir sizin anlayacağınız. Geri kalan miktar ağır metallerle birlikte toprağa, havaya, insanlara bulaşır. Biz hep siyanür, hep siyanür dediğimiz için ağır metalleri ağır metalleri çaktırmadan bizim hayatımıza dahil ettiler. Gemi sökümünde de tablo çok farklı değil. Gemi sökümünde de sürekli asbest, sürekli asbest denilmesini istiyorlar. Örnek de vereyim. Otopan isimli Hollanda’dan gelen Meksika bandıralı gemiyi geriye götürdüler, 5 milyon euroya bunun asbestini temizlediler. 1 ton dedikleri asbest 77 tondu. Geminin boruları içinde Poliklorlu Bifenil (PCB) içeren malzemeler dolaştırılır. Taşıdıkları mal donmasın diye. Bu gemiyi götürdüler, asbestini sıyırıp geri getirdiler. Ancak aslında asıl sokmak istedikleri bu PCB’lerdi. Ve bunlar girdi.Çünkü herkes sadece asbeste bakıyordu.

TAHTALI SUYUNU SONSUZA KADAR ARITMAK ZORUNDASINIZ

Efem Çukuru’nda da herkes sadece siyanüre bakıyordu. Tahtalı Baraj Havzası, o 545 kilometrekarelik o alandaki İzmir’in güney aksındaki tek yüzeysel su kaynağı ağır metale boğuluyor. Bütün İzmir içiyor o suyu. Arıtıyorlar elbette. Arıtmıyorlar dersek nankörlük olur. Ama maliyetli. Nereye kadar arıtacaklar, ne kadara arıtacaklar. Bu sonsuza kadar yapılması gereken bir işlem.  


Gemi sökümüne gelirsek eğer, gemilerin dış yüzeyine özel zehirli kimyasalllar sürülüyor. Midyeler gibi deniz canlıları yapışmasınlar, geminİn hızını düşürmesinler diye. Gemi sökümünde bu zehirli ağır metaller denizin içine karışır. Deniz yılanlarını dişilerinin erkeksileştiği gözlendi bu zehirli atıklar yüzünden. Deniz canlılarını mahveden bir durum bu. Besin zincirini yok ediyoruz. Aliağa’da bu gemilerin her birinde 15 ton, 20 ton, 50 ton geminin büyüklüşüne göre kablolar çıkıyor, bildiğin elektrik kabloları.

KANSOREJEN MADDE HAVAYA KARIŞIYOR

Neyle kaplı etrafları, plastikle. Veriyorlar bunları hurdacılara onlar da hemen gemi söküm tesisinin dışında bunları yakıyorlar. Bunu yaktığın zaman Dünya Sağlık Örgütü’nün birinci sıraya koyduğu kansorejen maddeler havaya karışıyor. Rüzgarla nereye gidiyorsa o zehirli hava, bizler de soluyoruz. Hep asbest, hep asbest. Ağır metaller, kurşunlar, bunlar hiç konuşulmuyor. Hindistan, Pakistan, Bengaldeş ve Türkiye. Çin Halk Cumhuriyeti ‘ben artık bu işi yapmayacağım, dünyanın çerini, çöpünü, tehlikeli atığını ben istemiyorum’ dedi.  

NEDEN BU GEMİLERİ BİZE UCUZA VERİYORLAR?
Neden bu gemileri (Nae Sao Paulo) bize ucuz veriyorlar? Ucuz veriyorlar çünkü bu gemide radyasyon var. Neden Fransa’nın yıllarca kullanıp başından attığı nükleer silah atıklı bu gemiyi sökmeye mahkumuz? Neden bu Foch’u ve Hindistan’da sökülen ikiz kardeşi Clamenso’yu asıl sahipleri olan Fransızlar sökmüyor? Clamenso’yu Süveyş Kanalından Mısır geçirmedi nükleer atık var diye. Ümit Burnu’ndan dolaşarak gitti Hindistan’a. Foch’a Nae Sao Paulu adını verdiler.  Bu ikiz gemilerde çalışan askerlerin yüzde 80’i kanserden ölmüş, çünkü nükleer denemelerde kullanılmış gemilerden bahsediyoruz.  

HARMANDALI İZMİR İÇİN NEYSE, TÜRKİYE DE AVRUPA İÇİN O!
Avrupa toprakları kirlenmesin, ee tamam o zaman Türkiye var nasıl olsa! Avrupa’da bir terzi yüzüğünün için dolduracak kadar bile bir siyanürü asla ve asla bir yerden bir yere götüremezsiniz. Ama bizim burda tonlarca var. Geçen gün gördünüz işte Anadolu’da. O, boru patlaması falan değildi, düpedüz, bilerek saldılar o kadar zehiri. Bergama’da da oldu bu. Ama kimsenin umurunda değil. Biz ekonomik sarmala girdiğimiz için, onlara muhtaç olduğumuz için elimizi kolumuzu bağladılar. Altın çıkartılan 152 ülkedeki merkez bankalarında bulunan altının toplamı, Hollanda Merkez Bankası’nın altın miktarından az. Hollanda altın çıkartılan bir ülke değil, dikkatini çekerim. Hiç düşündünüz mü, denizciliğin bu kadar ileri olduğu Yunanistan’da bizdeki gibi gemi söküm olayı yok. Çünkü biz düşmüşüz o tuzağa. Mecbursun ekonomiyi döndürmek için oralardan gelen paralara. Harmandalı İzmir için neyse, Türkiye de Avrupa için o ne yazık ki.  

Editör: TE Bilişim