Son Mühür - Seçil Ünlü / Yazar, Şair Esin Gülümser, Son Mühür TV’de yayınlanan Sıcak Bakış programında Ayşegül Koç’un sorularını yanıtladı. Ekonomik zorluklara rağmen fuara gösterilen ilgiden duyduğu memnuniyeti dile getiren Gülümser, özellikle gençlerin fuara katılımının azlığına dikkat çekerek, bu noktada öğretmenlere ve okul yönetimlerine önemli görevler düştüğünü vurguladı.
“Fuar havasını koklatmak adına öğretmenlere iş düşüyor”
İzmir Kitap Fuarı hakkında değerlendirmelerde bulunan Gülümser; “Halkımızın, ekonomik şartlara rağmen bizi ziyaret etmesine ve onore etmesine çok teşekkür etmek isterim. Geçen yıla rağmen eksiklikler düzeltilmiş ancak düzeltilmesi gereken hususlar var. Birkaç etkinlikle çatıştığı için bölünme oldu ama yine de halkın ilgisi var ama kitabı alma noktasında ekonomik zorluklar yaşandığına şahit oluyoruz. 23 Nisan’da özellikle orada olup çocuklara kucak açmak istedim. Çocuklarla bir arada olmak benim için çok değerli.
Onlara hitap eden kitaplar yazamasam da onlarla sohbet etmek benim için kıymetli. 23 Nisan günü etkinlik alanı vardı çeşitli etkinliklere katılarak bizleri de ziyaret etmiş oldular. Gençleri çok az gördüm fuarda. Bu noktada okul yönetimi ve öğretmenlere iş düşüyor. Öğretmenler bu konuda yol gösterici olmalı ve fuar havasını koklatmalı. Biz bu havayı sonrasında okullara da taşıyabiliriz. O alanda yine İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin amblemi Yalıçapkını diye bir kuş nesli tükenmek üzereymiş ben de bunu yeni öğrendim. Yalıçapkını’nı biz İzmir Büyükşehir Belediyesi olarak bir amblem haline getirebiliriz ve nesli tükenen ve şimdi korumaya alınan Yalıçapkını denilen kuş türünü masa örtülerinde ya da çadırlarımızda, şemsiyelerimizde amblem olarak kullanabiliriz. Daha çok farkındalık yaratabiliriz” dedi.
“Mario Levi’ye adanmış bir kitap”
Yeni çıkan Orta Sehba adlı kitabında da bahseden Gülümser; “Kitabın kapak çalışmasını Nur Burcu Erden yaptı. Nur Burcu Erden ve Özgür Yurttaş’ın mizanpajı ile birlikte kitabımız raflarda yerini alacak. Orta Sehpa çok farklı bir roman benim açımdan. Yani ben genelde psikolojik tarzda roman yazmayı seviyorum ama Orta Sehpa’nın içeriği farklı, her anlamda okunabilir. Bu arada Orta Sehpa, Mario Levi'ye adanmış bir kitaptır. Orta Sehpa, bir dönem romanı 1970, 1980'lerin İzmir'ini anlatan gerçek bir hikaye aslında.
Benim eniştem İkiçeşmelik tarafında ayakkabıcıydı. Büyük ihtimalle ondan çok etkilendim. Onun hayat hikayesi ile birlikte İzmir'in bütün gizemlerini, İzmir'in arka sokaklarında nasıl aileler yaşadığını, onların yaşam zorluklarını, İzmir'e göç etmiş ailelerin o kültürü nasıl özümsediklerini, İzmir'in değişik semtlerinde değişik insan gruplarının yer aldığını, bunun içinde yine de İzmirli olduklarını, Cumhuriyet’in toplayıcı olduğunu ama yine de bazı kesimlerin nifak tohumlarını nasıl ektiğini şu anki Türkiye'nin geldiği noktada ki; o dönemin temellerinin Kemeraltı’nda atıldığını, Kestane pazarında atıldığını, o şahsın nasıl halkımızın duygularını sömürdüğünü kitapta dile getirdim. Bu açıdan Orta Sehpa siyasi açıdan da çok önemli noktalara değiniyor. Biz bu sisteme elli yıldır nasıl yavaş yavaş ilerledik de bu hale geldik? Bunun bir anlatısı aslında Orta Sehpa” diye konuştu.
“Yeni romanımda Virginia Woolf’dan çok etkilendim”
Yeni çalışmalarından da bahseden Gülümser; “Hikayeci değilim ben öncelikle. Ben gerçekten hem romancıyım hem de şiir alanında kendimi daha iyi hissediyorum. Gerçek bir dönem romancısı diyemem kendime ama oraya da el atıyorum. Tarih ve psikolojiye çok meraklı olduğum için o alanlarda yazdım ama şu anki çalışmamda bilinç akışını roman türünde işleyen Virginia Woolf’dan çok etkilendiğimi hissediyorum. Woolf çok değerli bir yazar, beşinci romanımda Woolf’a doğru yol alıyorum kesinlikle. Çoğu erkeğin içinde erkek yazarın içinde sivrilmiş bir kadın, güçlü bir kalemi var. O anlamda kendisiyle bir ruhsal bağ kurdum. Ben herhalde çok etkilendim. Kendimi Virginia Woolf ile başka bir okur kitlesine taşıyacağım” dedi.