Son Mühür- Türkiye’de eğitim hakkı, 1982 Anayasası’nın 42. maddesiyle Atatürk ilkeleri ve çağdaş bilim esaslarına dayandırılırken, eğitimin parasız olması anayasal güvence altına alındı. Ancak AK Parti döneminde 2010, 2014 ve 2017 referandumlarıyla Anayasa’da birçok değişiklik yapıldı. 2017’de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçilmesiyle birlikte yürütme yetkisi tek elde toplandı. Bu süreçte Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından çok sayıda düzenleme hayata geçirildi. Eğitim sendikaları ise bu değişimlerin, kamuya açık ve laik eğitim anlayışını zayıflattığını belirtti.
“Eğitimde Orta Çağ zihniyeti”
Eğitim-Sen İzmir 1 No’lu Şube Başkanı Hamdi Çalık, anayasal değişikliklerin eğitimde yarattığı karmaşayı şu sözlerle değerlendirdi:
“Esasında eğitimi düzenleyen yasalar üzerinde ciddi manada kök görevinden söz etmek mümkün olmuyor. 222 Sayılı Temel Eğitim Kanunu, 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu ve Anayasa’nın 42. maddesi de yine eğitim ve öğretimi düzenleyen yasal metinler. Buralarda yapılan değişiklik, köklü gibi görünmemekle birlikte esas olarak pratik müdahaleler hayatın tüm alanında olduğu gibi eğitim alanında da bir Orta çağ zihniyetine dönüşüm gayretini gösteriyor.
Çalık, eğitimde laiklik ilkesinin göz ardı edildiğini, karma eğitimin sonlandırılması girişimleriyle birlikte “Ortadoğululaştırma rejimi”ne benzer bir yapının inşa edilmeye çalışıldığını vurguladı.
“İmam hatipleştirme pratiği yürürlükte”
Zorunlu din dersleri ve imam hatip okullarına verilen ağırlığın, laik eğitimi gölgede bıraktığını belirten Çalık, şu ifadeleri kullandı:
“Bilimsel, sorgulayıcı, neden-sonuç ilişkileriyle düşünceyi geliştiren analiz ve sentez yapan kuşaklar yerine, daha çok geleneklere bağlı düşünme biçimi inşa ediliyor.”
Ayrıca yeni anayasa arayışının, demokratikleşme değil, özgürlüklerin kısıtlanmasına yönelik olduğunu belirten Çalık, anayasa değişikliğinin “bilimin kırıntılarını bile ortadan kaldırma” amacı taşıdığına dikkat çekti.
“Eğitimde dinselleşme, ticarileşme ve eşitsizlik yaygınlaşıyor”
Eğitim-İş Sendikası İzmir 1 No’lu Şube Başkanı Özgür Şen de eğitim politikalarıyla uygulamalar arasında ciddi çelişkiler olduğunu belirtti. Şen, Anayasa'da eğitim “parasız, bilimsel ve laik” olarak tanımlansa da gerçekliğin farklı olduğunu söyledi:
“Özellikle son yıllarda, Anayasa’da yapılan değişikliklerin ardından eğitim politikalarının yönü ve pratiği arasında ciddi bir ayrışma gözleniyor. Kâğıt üzerinde ‘parasız, bilimsel ve laik’ olarak tanımlanan eğitim sistemi; uygulamada ne yazık ki giderek piyasacı ve dini referanslara dayalı bir çerçeveye oturtulmuş.”
“Bağış adı altında para isteniyor, devlet okullarında eşitlik kalmadı”
Şen, özel okullara sağlanan teşviklerin kamusal eğitimdeki eşitlik ilkesini zedelediğini belirtirken, devlet okullarında ise ailelerden “bağış” adı altında para alındığını aktardı:
“Bugün birçok devlet okulunda veliler, kayıt sırasında ‘bağış’ adı altında ödemeler yapıyor, çocuklarının temel ihtiyaçlarını kendi imkânlarıyla karşılamaya çalışıyor. Bu durum, Anayasa’nın ‘eğitim parasızdır’ hükmüyle ciddi bir çelişki içinde. Eğitim sisteminin, herhangi bir ideolojik ya da siyasal hedefin aracı olmaktan çıkarılarak; çağın gereklerine uygun, özgür düşünceyi besleyen, bilimi ve laikliği temel alan bir yapıya kavuşturulmasını savunuyoruz. Eğitim, günübirlik kararlarla değil; toplumun tüm kesimlerinin ortak aklıyla ve evrensel ilkeler doğrultusunda şekillenmelidir. Anayasal güvence ancak bu şekilde gerçek anlamına kavuşabilir.”





