Son Mühür/Gamze Eskiköy- Eğitim-Sen ve KESK üyeleri, Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) toplumsal cinsiyet eşitliği derslerine yönelik açıklamalarına tepki göstermek için İzmir’de Milli Eğitim Müdürlüğü önünde bir araya geldi. Basın açıklamasını Eğitim-Sen 5 No’lu Şube Başkanı Savaş Candemir okudu. Candemir, MEB’in, sendikanın toplumsal cinsiyet eşitliği konusundaki mücadelesini hedef aldığını belirterek, "Kadını kamusal alandan çıkarma çabalarına karşı kadın mücadelesinden asla vazgeçmeyeceğiz" dedi.
Candemir, “Bir süredir kimi sendikaların, dinci, gerici derneklerin, tarikatların ve cemaatlerin hedefine oturtulmaya çalışılan toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelemizden de kadını kamusal alandan çıkarma çabalarına karşın “kadın mücadelesi” demekten de asla vazgeçmeyeceğiz. Millî Eğitim Bakanlığı (MEB), sendikamızın 10 Mart günü toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda ders yapılması ile ilgili kararına karşı çarpıtmalarla dolu ve suçlayıcı ifadeler kullanarak kamuoyuna dönük bir açıklama yayınlamıştır” diye belirtti.
MEB kadın erkek eşitliğini hedef almakta
Toplumsal cinsiyet eşitliğini, yalnızca akademik bir kavram olarak değil, uluslararası insan hakları sözleşmeleri ve demokratik eğitim anlayışının ayrılmaz bir parçası olarak gördüğümüzü belirtmek isteriz” diyen Candemir, “UNESCO, Avrupa Konseyi ve birçok uluslararası eğitim kurumu, eğitimde toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasını temel bir gereklilik olarak kabul etmektedir.
Ancak MEB, bugünkü açıklaması ile toplumsal cinsiyet eşitliğini “zararlı” veya “tehdit” olarak göstermeye çalışarak, bilimsel bilgiye dayanmayan bir yaklaşım sergilemektedir. MEB’in, Eğitim Sen’in önerdiği toplumsal cinsiyet eşitliği derslerine karşı geliştirdiği tehdit ve çarpıtma dolu ifadeler, kadın-erkek eşitliğini hedef alan ve geleneksel cinsiyet rollerini mutlaklaştıran bir bakış açısına dayanmaktadır. Öyle ki yandaş sendikalarıyla, ittifak içerisinde oldukları dini tarikat ve cemaatlerle önce çocuklarımız, sonrasında da toplumsal yaşamın her alanı gericileştirme politikalarının hedefindedir.
MEB’e 2014-2016 yılları arasında yürüttükleri Eğitimde Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinin Geliştirilmesi Projesi’ni (ETCEP) hatırlatmak isteriz” diye konuştu.
Toplumsal cinsiyet eşitliği hak meselesidir
Candemir, “Toplumsal cinsiyet eşitliği, kadın ve erkekler ile kız ve erkek çocukların haklar ve fırsatlardan tam ve eşit bir biçimde yararlanmaları ve sorumlulukları eşit olarak bölüşmeleri olarak tanımlanabilir. Toplumsal cinsiyet eşitliği kadın ve erkeğin aynılaştırılması anlamına gelmez; haklar, fırsatlar ve sorumlulukların cinsiyet temelinde farklı bir biçimde tanımlanmamasını öngörür.
Toplumsal cinsiyet eşitliği, herhangi bir konuda plan, program ve politika hazırlama ve uygulama süreçlerinde kadın ve erkeklerin ihtiyaçlarının, beklentilerinin ve önceliklerinin farklı olabileceğini kabul eder. Bu ihtiyaç, beklenti ve önceliklerin dikkate alınması gerektiğine işaret eder. Bu nedenle de, toplumsal cinsiyet eşitliği hem bir insan hakları meselesidir, hem de insan merkezli kalkınmanın ön koşulu ve göstergesidir.” Bu tanımlama bize değil, 2014-2016 yılları arasında ETCEP projesini yürüten MEB’e aittir” ifadelerine yer verdi.
Maarif yüzyılı adı altında gericiliğe yönlendiriliyor
Eğitimi, cinsiyetçi kalıplar içinde dar bir çerçeveye hapsetmek, çocukların gelişimine zarar verecek ve onları iktidarın baskıcı ve otoriter içerikte oluşturmaya çalıştığı toplumsal normlara mahkûm edecektir” diyen Candemir, “İktidarın artan kadın cinayetleri, çocuk istismarı, çocuk yaşta zorla evlilikler sorununu, kız çocuklarına ve kadınlara yönelik ayrımcılığı, şiddeti derinleştiren politikalarına her gün şahit oluyoruz. İktidarın bu uygulamalarına paralel olarak,MEB de “Maarif Yüzyılı” eğitim müfredatı başta olmak üzere, dinci, gerici, ırkçı dernek, vakıf, cemaat ve tarikatlarla imzaladığı protokollerle eğitimi kendi ideolojik görüşü doğrultusunda değiştirip dönüştürme çabalarını sürdürüyor.
MEB sendikayı hedef aldı
Candemir, "İstanbul Sözleşmesi’nden çekilen, kadınların eşitlik özgürlük mücadelesini yok sayan, kadınları “kutsallaştırdığı ailenin” içine hapsetmeye çalışan iktidarın, EĞİTİM SEN’inyıllardır yürüttüğü toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesini kriminalize ederek hedef alması oldukça manidardır. İktidarın ve MEB’e bağlı bir müdürlük gibi çalışan yandaş sendikanın da MEB ile aynı dili kullanarak EĞİTİM SEN’e saldırması bizleri şaşırtmamıştır. Şaşırtıcı olan kendisini laik ve bilimsel eğitimin, seküleryaşamın savunucusu olarak addeden sendikanın kimi unsurlarının bu konuda iktidar ve MEB’le aynı dili kullanarak EĞİTİM SEN’i MEB’e şikâyet etmesidir” diyerek sözlerini noktaladı.