Son Mühür/Sercan Engerek- Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) İzmir Şubeleri, 2025-2026 eğitim-öğretim yılının arifesinde İzmir İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde toplanarak basın açıklaması yaptı.

“Eşit bütçe, eşit eğitim”, “Sermayeye değil, eğitime bütçe”, “Parasız, bilimsel, anadilde eğitim” talep eden Eğitim-Sen İzmir Şubeleri, yeni eğitim-öğretim yılına girerken öğrenciler ve velilerin, artan okul ve kırtasiye masraflarıyla karşı karşıya olduğuna dikkat çekti.

İlk okul sepetinde maliyetin 4 bin lirayı, lisede ise 6 bin lirayı bulduğu vurgulanan açıklamada, “Özellikle ortaokul ve lise seviyesindeki öğrencilerin ihtiyaçları maliyeti daha da yukarı çekmektedir. Çanta, defter ve kalem gibi temel malzemeler her iki düzeyde de bulunurken; lise öğrencileri için dosya-klasör, daha fazla defter ve farklı kalem türleri gibi ek gereksinimler bütçeyi katlamaktadır. İlkokul sepetinde 2 bin 800–3 bin 800 lira arasında seyreden maliyet, lisede 4 bin lirayı aşmakta ve 5 bin 800 liraya kadar çıkabilmektedir. Bu tablo, çocuk büyüdükçe ve eğitim kademesi yükseldikçe ailelerin maruz kaldığı maddi yükün de katlanarak arttığını göstermektedir” denildi.

Kırtasiye masrafı, asgari ücretlinin bütçesinin yüzde 20’si

Açıklamada, eğitim masraflarında ortalama artışın yüzde 60’ün üzerinde olduğu belirtildi. Büyükşehirlerde masrafların daha da büyüdüğü belirtilen açıklamada şu ifadeler kullanıldı:

“TÜİK’e göre resmi enflasyonun Ağustos 2024’te yüzde 51,97 iken Ağustos 2025’te yüzde 33’e gerilemiştir. Ancak eğitim masraflarındaki ortalama artış yüzde 60’ın üzerindedir. Veliler her geçen yıl ağırlaşan eğitim masraflarını karşılayabilmek için ya borçlanmakta ya da başka temel ihtiyaçlarından feragat etmektedir. Eğitim masraflarında yaşanan artışların ekonomik boyutu son derece çarpıcıdır. Asgari ücretli bir aile için sadece bir öğrencinin kırtasiye masrafı, aylık gelirinin yüzde 15-20’sine denk gelmektedir. Üstelik bu hesaplamalara okul servisi, yemek, kıyafet gibi ek giderler dâhil değildir. Dolayısıyla, kamusal ve eşitlikçi bir eğitim hakkı, en temel düzeyde bile ailelerin omuzlarına ağır bir maliyet yüklenerek fiilen ortadan kaldırılmaktadır. Çocukların defter ve kalem gibi en basit ihtiyaçlarını karşılamak dahi ciddi bir ekonomik planlama gerektirir hâle gelmiştir.”

“Eğitim hakkı güvence altına alınmalıdır”

Eğitim-Sen İzmir Şubeleri, eğitim, her çocuğun anayasal hakkı olduğuna ve bu hakkın hiçbir koşulda velilerin ekonomik gücüne bağlı hâle getirilemeyeceğine vurgu yaptı. Açıklamada “Bugün gelinen noktada, en temel okul ihtiyaçlarının dahi fahiş fiyatlara ulaşması, çocukların eğitim hakkını fiilen tehdit eder hâle gelmiştir” denilerek devletin görevinin, bu hakkı gerçek yaşamda güvence altına almak olduğu hatırlatıldı.

“Okul ve kırtasiye masrafları devlet tarafından karşılanmalıdır”

Açıklamada artan enflasyon ve derinleşen yoksulluk koşullarında eğitim giderlerinin milyonlarca aile için büyük bir yük hâline geldiği belirtilerek şu ifadeler kullanıldı:

“Eğitim, anayasal bir hak olduğuna göre öğrencilerin temel ihtiyaçlarının karşılanması da devletin asli görevidir. Bugün veliler, okul kıyafetinden deftere, kalemden beslenme çantasına kadar en temel masrafları kendi imkânlarıyla karşılamak zorunda kalmaktadır. Artan enflasyon ve derinleşen yoksulluk koşullarında bu durum milyonlarca aile için büyük bir yük haline gelmiştir. Özellikle ilköğretim çağındaki çocuklar için kırtasiye malzemeleri, okul çantası ve temel ihtiyaçların ücretsiz sağlanması devletin sorumluluğu olmalıdır. Bu adım hem velilerin ekonomik yükünü hafifletecek hem de her çocuğun eşit şartlarda eğitim alabilmesinin önünü açacaktır.”

“Eğitim bütçesi en az iki kat artırılmalıdır”

Açıklamada, eğitime ayrılan bütçe, öğrencilerin ve okulların ihtiyaçlarını karşılamaktan çok uzak olduğu, kaynak yetersizliği nedeniyle birçok okulun, velilerden “bağış” adı altında para toplamaya zorlandığına dikkat çekildi.

Eğitimde eşitsizliklerin derinleştiğini ifade eden Eğitim-Sen İzmir Şubeleri, eğitimin devletin bütçeden ayırdığı kaynağa dayanması gerektiğini açıkladı:

“Eğitim hakkı, velilerin maddi katkılarına değil, devletin bütçeden ayırdığı kaynağa dayanmalıdır. Bunun için eğitim bütçesi acilen en az iki kat artırılmalı, her okulun ihtiyacına uygun ödenek sağlanmalı ve bağış uygulamaları kesin biçimde yasaklanmalıdır. Ancak bu şekilde velilerin sırtına yıkılan ekonomik yük hafifletilebilir ve kamusal eğitim anlayışı güçlendirilebilir. Kamusal eğitimin güçlendirilmesi, velilerin üzerindeki ekonomik yükün hafifletilmesi açısından hayati öneme sahiptir. Eğitime yeterli kaynak ayırmak sadece bir eğitim politikası değil, aynı zamanda toplumsal bir sorumluluktur.”

Muhabir: Sercan Engerek