Son Mühür- Çevre Mühendisi Yakup Ateş, Dünya Çevre Günü hakkında bazı açıklamalarda bulundu. Dünya Çevre Günü 1972 yılında İsveç’in Stockholm kentinde düzenlenen Birleşmiş Milletler Çevre Konferansı’ndan bu yana her yıl 5 Haziran’da kutlanıyor.
Amaç çevrenin korunması, farkındalık yaratılması ve küresel eylemlerin teşvik edilmesi. 2025 yılında da Türkiye genelinde “Çevrene İyi Bak” sloganıyla kutlanan Dünya Çevre Günü kapsamında, 81 ilde farkındalık etkinlikleri gerçekleştirildi.
29-30 Mayıs tarihleri arasında “Plastik Kirliliği ile Mücadele” temalı programlarla çevre bilinci artırılmaya çalışıldı.
Nüfus artışı ve çevresel etkilerde dramatik artış

1972’de dünya nüfusu 3,8 milyar kişiydi. Bugün ise bu rakam 8,4 milyara ulaşmış durumda. Bu artış, çevresel etkilerin de katlanarak büyümesine neden oldu:
Kişi başına düşen tarım alanı yaklaşık iki kat azaldı, İklim değişikliği, küresel ısınma ve kuraklık daha belirgin hale geldi, Sera gazları (H2O, CO2, N2O, CH4, O3) artış göstererek küresel ısınmayı hızlandırdı.
Çevre felaketleri ve biyoçeşitlilik kaybı
Çevresel bozulmalar seller, aşırı kuraklıklar gibi afetlere yol açıyor. Ayrıca endemik bitki ve hayvan türlerinde de kayıplar gözlemleniyor. Sürdürülebilir yaşam ve üretim süreçlerinin önemini her zamankinden daha fazla gündeme getiriyor.
Küresel gündem, sürdürülebilir kalkınma amaçları
2000’li yılların başında belirlenen Binyıl Kalkınma Hedefleri, 2016’da yerini Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’na (SKA) bıraktı.
SKA’lar 17 ana ve 169 alt hedef içeriyor. İklim değişikliğiyle mücadele, ekonomik eşitlik, sürdürülebilir tüketim ve barışçıl toplumlar bu hedeflerin merkezinde yer alıyor.
2050 iklim nötr Avrupa hedefi

Avrupa Komisyonu, Avrupa Yeşil Mutabakatı kapsamında AB ülkelerini 2050 yılına kadar iklim açısından nötr hale getirmeyi hedefliyor.
Bu bağlamda: 2030 yılına kadar sera gazı emisyonlarının 1990 seviyelerine göre yüzde 55 azaltılması planlanıyor, Ürün ithalat ve ihracat süreçlerinde “yeşil tercihler” zorunlu hale getiriliyor,
Yenilenebilir enerjiye geçiş süreci hızlandırılıyor.
Geleceğe yönelik öncelikler, eğitim ve katılımcılık
Çevre bilincinin yalnızca yasa ve düzenlemelerle değil, toplumsal eğitim yoluyla da geliştirilmesi gerektiğine dikkat çekiliyor.
Bu doğrultuda: Çevre ve iklim odaklı eğitimler tüm bireylere yaygınlaştırılmalı, Sanayi ve endüstri sadece belge almakla yetinmemeli, somut yatırımlarla doğa dostu üretim süreçlerine geçmeli.
Küresel iş birliği şart
Dünya devletlerinin Çevre, İklim, Orman ve Tarım Bakanlıkları arasında mevzuat ve denetim süreçlerinde ortaklık sağlanmalı. Ortak bir bilgi ve belge havuzu oluşturularak deneyimler paylaşılmalı ve etkili sonuçlar elde edilmelidir.
Kaybedecek zaman yok

Çevre tahribatının geri dönüşü olmayan bir noktaya ulaşmaması için sürdürülebilir ve vicdani bir yaşam biçimi benimsemek gerekiyor. Aksi halde bu döngüde en büyük kaybeden insanlar olacak.





