Son Mühür - CHP MYK, Genel Başkan Özgür Özel başkanlığında toplandı. Toplantı sonrası konuşan Deniz Yücel, Cumhuriyet Haftası boyunca Türkiye’nin dört bir yanında milyonların meydanlara aktığını, Anıtkabir’e yüzbinlerin yürüdüğünü söyledi. Cumhuriyet’in değerlerinin yeniden güçlü şekilde sahiplenildiğini belirten Yücel, bu manzaranın Atatürk’e ve Cumhuriyet’e bağlılığın ne kadar güçlü olduğunu bir kez daha gösterdiğini ifade etti.
Yücel, Cumhuriyet’in demokrasisiz düşünülemeyeceğini vurgulayarak, “Demokrasi yalnızca sandık demek değildir. Halkın iradesine saygı, toplumun hiçbir kesimini ötekileştirmeden yönetme anlayışı ve eleştiriye tahammül; demokrasinin ayrılmaz parçasıdır” dedi. Sandıktan çıkan iradeyi yok saymanın, seçilmişleri haksız yere tutuklamanın ve toplumsal kutuplaşmayı körüklemenin demokrasiyle bağdaşmadığını kaydetti.
“Atatürk ile kendini kıyaslamak kimsenin haddi değildir”
Yücel, Cumhuriyet Bayramı üzerinden yürütülen tartışmalara da değindi. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusunun Mustafa Kemal Atatürk olduğunu hatırlatarak, “Hiçbir kişi ya da siyasi figür kendini Atatürk ile kıyaslayamaz, kıyaslamaya kalkışamaz” ifadesini kullandı. Atatürk üzerinden yürütülen propaganda girişimlerine tepki gösteren Yücel, “Posterlerle, sloganlarla milletin gönlüne girilmez. Milletin gönlüne adaletle, hukukla, refah sağlayarak girilir. Gençlerin geleceğe umutla bakmasını sağlayarak girilir” dedi.
“Milletin iradesi 227 gündür tutuklu”
Yücel, tutuklu belediye başkanlarına değinirken çok sert konuştu: “227 gündür milletin iradesi cezaevinde tutulmaktadır. Delil yok, iddianame yok. Tutuksuz yargılama esas iken, seçilmiş insanlar siyaseten devre dışı bırakılmaya çalışılmaktadır.” İmamoğlu dosyasının da siyasi saiklerle yürütüldüğünü belirten Yücel, gizli tanık ifadelerine ve delilsiz süreçlere dikkat çekti. “İddianame düzenlenememektedir çünkü delil yoktur” dedi. Siyasi operasyonlarla belediyelerin engellendiğini, bürokratlara baskı uygulandığını ve kamu görevlilerinin itibarsızlaştırıldığını söyledi.
“Yolsuzluk kumpası çöktü, şimdi casusluk iddiası uyduruldu”
Yücel, İmamoğlu’na yönelik suçlamaların tutarsızlığını örneklerle anlattı. “Yolsuzluk suçlamaları çöktü, şimdi casusluk iddiası icat edildi” dedi. İBB dosyasında ifade veren kişilerin çelişkili ifadeler verdiğini, etkin pişmanlık adı altında yönlendirilmiş ifadelerin yargıya malzeme yapılmaya çalışıldığını belirtti. “Aynı kişiler geçmişte AKP döneminde kamu kurumlarıyla temastayken sorun görülmezken, İmamoğlu ile görülünce casus ilan edilmektedir. Bu hukuk değil, siyasi hesaplaşmadır” ifadelerini kullandı.
“Basın susturulamaz – TELE1 emekçilerinin yanındayız”
TELE1’e kayyum atanmasını da değerlendiren Yücel, “Basın özgürlüğü anayasal haktır. Henüz kesinleşmiş ceza yokken kayyum atamak basını susturma girişimidir” dedi. Türkiye’nin basın özgürlüğü endeksinde 159’uncu sırada bulunduğunu hatırlatan Yücel, “Bu tablo 23 yıllık iktidarın sonucudur” diye konuştu. TELE1 çalışanlarının istifasını “onurlu bir direniş” olarak niteledi ve destek verdiklerini söyledi.
Kartalkaya ve Gebze için: “Bu sorumsuzluk can aldı”
Bolu Kartalkaya yangın davasına ilişkin konuşan Yücel, kamu görevlileri hakkında işlem yapılmamasını eleştirdi. “Tüm sorumlular yargılanmadan adalet sağlanmış sayılamaz” dedi. Gebze’de binanın çökmesine ilişkin ise, mühendis odalarının uyarılarının dikkate alınmadığını söyledi. Metro kazısının bina temelini zayıflattığının anlaşıldığını belirterek, “Bu bir ihmal değil, kamu sorumluluğunun ağır ihlalidir ve can kaybına yol açmıştır” dedi.
Hakem soruşturması: “Futbolun itibarı yerle bir ediliyor”
Hakemlerin bahis oynadığı iddialarına değinen Yücel, “Türk futboluna güven erimektedir” dedi. İktidarın bu konuda yalnızca izleyici gibi davrandığını belirterek, spor kurumlarının hesap vermesi gerektiğini söyledi. “Skandalın üzeri örtülmeye çalışılırsa Türk sporunun itibarı ağır yara alır” dedi.
Ekonomi: “Masal değil, gerçek konuşulmalı”
TÜİK ve ENAG rakamları arasındaki farklara dikkat çeken Yücel, “Halk enflasyonu markette, pazarda yaşamaktadır” dedi. Açlık ve yoksulluk sınırının geldiği seviyeyi hatırlatarak, “Bu bütçe halkın değil, iktidarın bütçesidir” dedi. Hükümetin ekonomik söylemlerinin toplumdaki gerçeklerle örtüşmediğini vurguladı.
Erdoğan’a çağrı: “Sandığı getirin”
Yücel konuşmasını şu sözlerle tamamladı: “Sayın Cumhurbaşkanı ‘İstanbul’un fetret devri’ diyor. Biz de diyoruz ki: Kendinize güveniyorsanız sandığı getirin, İstanbul seçimlerini yenileyelim. İstanbul’un fetret devri mi bitiyor, yoksa AKP’nin lale devri mi; hep birlikte görelim. Millet iradesini Silivri’de tutsak edemezsiniz.”





