Paketli içme suyu fiyatları, son bir yılda önemli ölçüde yükseldi. İstanbul’da 19 litrelik damacana suyun satış fiyatı 135 liradan başlayıp 195 liraya kadar çıkıyor. Oysa yapılan araştırmalar, 150 liraya satılan bir damacananın içindeki suyun gerçek maliyetinin yalnızca 1,5 ila 3 lira arasında olduğunu ortaya koyuyor. Geriye kalan miktar ise ambalaj, nakliye, personel giderleri, pazarlama ve reklam harcamalarına gidiyor.

İstanbul Sucular ve Meşrubatçılar Odası verilerine göre, 19 litrelik damacananın tarife fiyatı 110 lira olarak belirlenmiş. Ancak piyasada bu tarifeye uyan neredeyse hiçbir marka bulunmuyor. Oda Başkanı Ahmet Turan Akkaya, “Hiçbir gerekçe yokken yapılan zamları kabul etmiyoruz. Markaları Ticaret Bakanlığı’na şikâyet ettik” dedi.

Sektörde yabancı hakimiyet ve hijyen sorunları

Sektörün büyük kısmı yabancı firmaların kontrolünde. Akkaya, “İçme suyu gibi stratejik bir ürünün yabancı şirketlerin kontrolünde olması hem sağlık hem fiyat açısından manipülasyona açık. 22 su firması yabancı ve pazarın önemli bölümünü ellerinde tutuyor” ifadelerini kullandı.

Fiyat artışlarının yanı sıra hijyen ve hizmet kalitesi de tüketicilerin şikâyet ettiği konular arasında. Son aylarda özellikle damacana sularla ilgili “kirli, yosunlaşmış veya kötü kokulu bidonlar” şikâyetlerin başında geliyor. Teslimatlarda yaşanan gecikmeler ve hijyen eksiklikleri, damacana su taşımayı hem işçiler hem de tüketiciler için sorunlu hâle getiriyor.

Uzmanlar, Mayıs ayında Rekabet Kurumu’nun iki büyük firmaya kestiği 26 milyon TL cezanın, firmaların yüksek ciroları karşısında caydırıcı olmadığını belirtiyor. Bu durumun, sektörde sessiz bir kartel düzeninin oluştuğuna işaret ettiği öne sürülüyor.

Muhabir: Alper Temiz