Son Mühür/ Osman Günden- CHP İzmir Milletvekili ve TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Üyesi Rıfat Nalbantoğlu, son dönemde haksız ve hukuksuz tutuklandığını iddia ettiği belediye başkanları, başkan yardımcıları, bürokratlar ve personel hakkında AK Parti'ye sert bir uyarıda bulundu. Nalbantoğlu, bu kişilerin sağlığı ve can güvenliğinden hükümetin sorumlu olduğunu belirterek, herhangi bir olumsuz durumda bunun doğrudan iktidara ve ilgili tüm makamlara mal edileceğini açıkladı.
Yaşam hakkı vurgusu ve hukuki sorumluluk
CHP'li Nalbantoğlu, açıklamasında amacının komplo teorileri üretmek olmadığını, ancak bir yurtsever ve insan hakları savunucusu olarak yaşanan ve yaşanabilecek olumsuzluklara dikkat çekmek olduğunu ifade etti. "Yaşam hakkı kutsaldır" diyen Nalbantoğlu, devletin temel görevinin, yetki alanındaki tüm bireylerin yaşam hakkını korumak olduğunu vurguladı. Bu bağlamda, cezaevlerinde tutulan kişilerin aldığı havadan, içtiği suya, yediği yemekten, hastalık ve tedavi süreçlerine, hatta güvenliklerine kadar her türlü yaşamsal faktörden yetkililerin sorumlu olduğunu belirtti. Nalbantoğlu, özellikle Ergenekon davasında yaşanan Kuddusi Okkır vakasını ve yakın zamanda Mahir Polat ile Murat Çalık'ın yaşadıklarını hatırlatarak, benzer durumların tekrarlanması halinde sorumluların başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, Adalet Bakanı, hakimler, savcılar, cezaevi müdürlüğü, cezaevi tabipliği, sağlık kurulları ve gardiyanlar olacağını dile getirdi.
"Kötülükte sınır tanımayan bir yapıyla karşı karşıyayız"
CHP'li Nalbantoğlu, AK Parti iktidarının kendisinden olmayanlara veya hükümeti eleştirenlere karşı "düşman hukuku" uyguladığını iddia etti. Gözaltı süreçlerinin insan onurunu hiçe sayan şafak baskınlarıyla başladığını, uzun süren sorgulamalarla devam ettiğini ve gözaltındaki kişilerin hijyen koşullarından mahrum bırakıldığını, sağlıklı gıdaya erişimlerinin kısıtlandığını öne sürdü. Ayrıca, tutuklama kararı sonrası ailelerinden kilometrelerce uzaktaki yerlere sevk edilmelerini ve tedavi süreçlerindeki aksaklıkları "insan hakları ihlali" olarak nitelendirdi. Nalbantoğlu, bu uygulamaların "tepeden tırnağa kötülüğe bürünmüş, iktidar hırsıyla gözünü kin bürümüş, kötülükte birbiriyle yarışan ve sınır tanımayan bir yapıyla karşı karşıya olunduğunu" gösterdiğini savundu.
Gelecek kaygısı ve sorumluluk çağrısı
Nalbantoğlu açıklamasının sonunda, milletin gözü önünde yaşanan bu olaylar karşısında cezaevlerinde yaşanabilecek can ve sağlık kaybına yönelik her türlü olumsuzluğa karşı yetkilileri duyarlı ve dikkatli davranmaya çağırdı. Aksi takdirde, hem ülkeye hem de halka çok büyük kötülük edilmiş olacağını ve bu kötülüğün altında herkesin kalacağını ifade etti.





