İzmir’in en büyük sorunu nedir derseniz?

Pek çok konu başlığı sayılabilirsiniz...

Ulaşım diyenler çıkacaktır.

Körfez kirliliği diyenler de olacaktır.

Günün her saati burnumuza gelen kötü koku da sayılabilir...

Sokakların leş gibi olması, çöplerin doğru düzgün toplanamaması da listede yer alabilir.

Saymakla bitmez aslında bu kenti sorunları, sıkıntıları..

Ama bana göre İzmir’in en önemli sorunu kent disiplininin olmamasıdır.

Ne merkezi yönetimin bu kentteki en büyük mülkü amiri ne de yerel yönetimin başındakiler bu kentte disiplin adına yapmaları gerekenleri yapmıyorlar.

Ondan isteyen istediği yeri işgal ediyor.

Korsan otoparkçılar gece oldu mu sokağa iniyor.

Onun için, kaldırımlarda yaya dışında ne ararsan var.

Kafasına göre arabasını park eden, canının istediği yere tezgah açan, sokağa sandalye atan, koca yolu kapatanlardan geçilmiyor bu kent.

Çünkü, bu kenti hem yerelden hem de merkezden yönetenlerin otoritesizliği sokaklara yansıyor.

Yıllar önce Hasan Mani İZSU genel müdürlüğü yaparken, Konak’ta çoğumuzun geçtiği alt geçidi İZSU bütçesinden inşa ettirdi.

Tanıdığım işini en iyi bilen bürokratlardan olan Hasan Mani, terfi istasyonunu gerekçe göstererek aslında İZSU’nun yapamayacağı bu alt geçidi kitabına uydurdu ve yaptı.

Alt geçir bitmesine bitti ama karayolları standardının çok aşağısında bir yükseklikte inşaa edildi.

O günlerde Haber Ekspres olarak biz de ‘Alçak Geçit’ manşetiyle bu alt geçidi haberleştirdik.

Alt geçidin üzerini Hasan Mani yelken modelini andıran sert çadırlarla kapatılıp bir hava yaratmıştı.

Günler sonra dönemin Belediye Başkanı rahmetli Ahmet Piriştina’yı ziyatete gitmiştim.Konak’ta yıkılan belediye binasının başkanlık katındaki Konak’ı gören arka odaya Ahmet Piriştina ile geçtiğimiz da bana attığımız manşeti hatırlatıp geçidin üzerine ‘nasıl olmuş’ diye sormuştu.

Benim de cevabım’ güzel görünüyor ama pazaryerini andırıyor altında bir tek tezgahlar eksik’ demiştim gülüşmüştük.

Toplu taşımı pek kullanmasam da dün gece bir yemek nedeniyle eve toplu taşımayla dönmeye karar verdim.

Önce Alsancak Garı’nın oradan tramvaya sonra da Konak’tan metroyla eve dönmek için yola çıktım.

Gece saat 23 gibi Konak’ta indiğimde bizim alçak geçidin üzerini gördüğümde rahmetli Ahmet Piriştina ile 23 yıl önceki sohbetimiz aklıma geldi.

Geçit tam bir pazaryeriydi çünkü.

Mısırcısından midyecisine, terlikçisinden hediyelik eşya satıcısına ne ararsan var.

Bir iki kişi de değil 15-20 tezgah o yelken modeliyle kapatılan alt geçidin üzerini işgal etmiş.

Bu kentin zabıtası nerede diye düşündüm.

Gece kent sokaklarını birileri teslim alıyor çünkü devlet yatmaya gidiyor.

Bırakınız yapsınlar bırakınız geçsinler zihniyetinin hat safhaya çıktığı bu kentte otorite yoksunluğunun, disiplinsizliğin sonucudur Konak Alt Geçit’inin üzerindeki manzara.

Devlet hem merkezi hem yerel bu kentte durumu idare etmektedir sadece.

Aman ses çıkarmayalım vatandaşı karşımıza almayalım mantığının eseridir sokaklardaki, kaldırımlardaki görüntüler.

Dükkan açıp kira veren, vergi ödeyenlerin enayi olduğu, el arabasında sokak köşesinde satış yapıp vergi vermeden para kazananların cenneti oldu otoritesizlik yüzünden.

Örneğin hurdacı terörüne teslim bu kent.

Kenti yönetenler de farkında ama hurdacı terörünü bir türlü bitiremiyorlar.

Neden derseniz, güçlü irade yok, bitirmek için elini masaya vuran yönetici yok.

Hep günü kurtarıyorlar ama onu bile beceremiyorlar.

Sonuç, mega kent İzmir, mega köy görüntüsünden bir türlü kurtulamıyor.