Son Mühür/ Beste Temel- Çağlayan Adliyesi önünde toplanan avukatlar, meslektaşları Burak Saldıroğlu'nun tutukluluğunun hukuki değil, siyasi bir karar olduğunu belirterek Adalet Bakanlığı'na sert çağrıda bulundu. Saldıroğlu, ana muhalefetin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu'nun sosyal medya paylaşımlarının basılı kopyalarını sokaklarda dağıtması ve bu eylemi sosyal medya hesabından duyurması sonrası başlatılan soruşturma ile tutuklanmıştı.

"Fikir zincire vurulamaz, savunma susturulamaz!"
Burak Saldıroğlu'nun Marmara Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'ndan gönderdiği mektubu okuyan avukatı Ali Refik Varol, tutukluluğun hukukla bağdaşmadığını vurguladı. Saldıroğlu mektubunda, "Hukuk için mücadele etmekten bir saniye bile geri adım atmayacağız. Bir an önce siyasi tutukluların hepsinin tahliye haberini duymak en büyük isteğimdir," ifadelerini kullandı. Varol ise "Hukuku savunan bir insan, şu anda hukuksuz bir biçimde tutuklu. Yalnızca bir cümle, bir fikir, bir düşünce… Ve karşılığı: dört duvar. Fikir zincire vurulamaz. Ve savunma susturulamaz. Arkadaşımızın suçu, korkmadan konuşmak. Korkmadan yazmak. Korkmadan var olmak," diyerek tepkisini dile getirdi.
Hukuksuzluğun adresi
Saldıroğlu'nun avukatlarından Mehmet Can Seyhan, tutuklama sürecindeki usulsüzlüklere dikkat çekti. Seyhan'ın açıklamalarına göre, Saldıroğlu'nun 9 Mayıs 2025'teki ev baskını sonrası tutuklanması, İmamoğlu'nun sosyal medya hesabının kapatılmasını protesto amacıyla yaptığı duyurudan kaynaklandı. Ancak doğrudan bu açıklamayla tutuklama yapılamayınca, savcılığın yaklaşık iki ay öncesine ait 14 Mart 2025 tarihli bir sosyal medya paylaşımını dosyaya eklediğini belirtti. Seyhan, "Protestoya doğrudan müdahale edilemeyince, gerekçe geçmişten devşirildi," ifadeleriyle tutuklamanın gerçek nedeninin siyasi olduğunu savundu.

Cumhurbaşkanlığı'nın şikayeti yok, hukuk yok!
Mehmet Can Seyhan, demokratik hukuk devletlerinde eleştiri hakkının önemine değinerek, "Demokratik hukuk devletlerinde, Cumhurbaşkanına özel bir hakaret suçu olmaz. Devletin en üst makamı eleştiriden muaf tutulamaz," dedi. Dosyada Cumhurbaşkanlığı'nın bir şikayetinin dahi bulunmadığının altını çizdi. Ayrıca, tutuklama kararına yapılan itirazın yasal süresinde ilgili mahkemeye gönderilmediğini, bunun da "görevi ihmal suçu" teşkil ettiğini belirtti.
Adalet Bakanlığı'na açık çağrı: "Bu ne demektir?"
En büyük endişe kaynağını ise Adalet Bakanlığı'ndan gelen bir yazı oluşturdu. Avukat Seyhan, Adalet Bakanlığı'nın Burak Saldıroğlu'nun dosyasına, "Eğer tahliye edilirse tarafımıza bilgi verin," şeklinde bir yazı gönderdiğini açıklayarak, "Bu ne demektir? Bu bir idari bilgilendirme midir, yoksa yargı makamları üzerinde bir telkin mi? Bu tür bir uygulamanın hukukta yeri yoktur," sözleriyle tepki gösterdi. Adalet Bakanlığı'nı derhal bu yazının maksadını açıklamaya çağırdı.

"Kaçma şüphesi boşuna aranıyor!"
Burak Saldıroğlu'nun avukatlarından Ali Refik Varol, müvekkilinin Çağlayan Adliyesi'ne sadece 60 metre uzaklıkta bir ofisi bulunduğunu ve meslektaşları olarak yargıdan asla kaçmayacaklarını vurguladı. "Kaçma şüphesi, saklanma şüphesi olması imkansızdır. Biz avukatlar yurt dışında mesleğini icra etmesi mümkün değildir. Kaçma şüphesini bizde, savunma makamında bulamazsınız boşuna aramayın!" diyerek kaçma şüphesinin yersizliğini dile getirdi.

"Asla yalnız bırakmayacağız"
Ali Refik Varol, Türk Alman Üniversitesi mezunu olan Saldıroğlu'nun, mezunlar derneği başkanı ve okulun tiyatro kulübünün kurucusu olduğunu, birçok festival ve etkinlik düzenleyerek öğrencilerde güzel izler bırakan bir meslektaş olduğunu ifade etti. Varol, Saldıroğlu'nun daha önce hiçbir suç işlemediğini, sadece fikirleri sebebiyle hapsedildiğini belirterek, "Bizler meslektaşları olarak bu hukuksuz kararı kabul etmiyoruz. Meslektaşları olarak Burak Saldıroğlu’nu asla yalnız bırakmayacağız!" dedi.





