Çok uzun yıllar devlet görevinde bulunmuş, birçok diplomatik heyetle karşılaşmış birisi olarak geçtiğimiz hafta Beyaz Saray Oval Ofiste ekranlardan tanık olduğumuz skandalı bizim gibi pek çok kimse de rüyasında görse hayra yormazdı. Trump ve Zelenski dünya diplomasi tarihinde görülmemiş bir biçimde Beyaz Saray Oval Ofiste kameralar karşısında canlı yayında alenen kavga ettiler. İzlediğimiz diplomatik rezalette Trump saldırgan taraf, Zelenski ise ne yazık ki ezilen taraf oldu. Trump’un tüm saldırganlığı ve Zelenski’yi küçümseme hatta aşağılama hamleleri karşısında ne yazık ki Zelenski gerekli sert duruşu gösteremedi. Ha diyeceksiniz Zelenski’nin ülkesi savaşta ve ABD’ye ihtiyacı var. Tamam, ama hiçbir koşul size misafir gelmiş bir devlet başkanını ve onun nezdinde koskoca bir Ukrayna ulusunu aşağılama hakkını vermez. Hiçbir devlet başkanı da buna kayıtsız kalamaz, kalmamalı. Zelenski bize göre en büyük hatayı kendi anadilinde değil de İngilizce konuşmakla yaptı. ABD’de bir resmi görüşmede devlet başkanı olarak anadilinizle değil de İngilizce konuşursanız zaten doğrudan ABD’nin üstünlüğünü kabul etmiş olursunuz. Doğrusu Zelenski’nin tercüman kullanarak kendi anadilinde konuşması olurdu. Diplomatik ilişkilerde “mütekabiliyet” esastır. Trump saldırgan bir tutum sergilediğinde Zelenski savunmaya çekileceğine tersine daha sert bir “diplomatik dil” ile Trump’u dünya kamuoyu karşısında utanç içinde bırakabilirdi. Tabii Trump utanmayı biliyor mu orasını bilemeyiz. Örneğin Zelenski şöyle diyebilirdi; “Sayın Başkan bu tutumunuzu size hiç yakıştıramadım. Siz misafirinize böyle mi davranıyorsunuz? Eminim tüm Amerikan halkı da şimdi sizin yüzünüzden büyük bir mahcubiyet duyuyordur. Ben burada bir ulusu, Ukrayna milletini temsil ediyorum. Siz ne hakla koskoca bir Ukrayna halkını aşağılıyorsunuz? Yaptığınız çok ayıp ve bütün dünya bunu görüyor. Bir devlet başkanı, hele de bir Amerikan başkanı böyle davranmaz. Bir Roosevelt’i, bir Eisenhower’i, bir Kennedy’i hiç mi örnek almadınız? Hiç mi devlet adamlığının yanından geçmediniz? ABD’de mahalle arasındaki bir emlakçı bile müşterisi ile böyle konuşmaz. Siz benim kıyafetimden dolayı saygısızlık yaptığımı söylediniz. Saygı arıyorsanız keşke etrafınızdakilerin, bu Oval Ofiste paltosunun ve blucinin üstüne şapkayı takarak aile üyeleri ile gazetecilere şov yapan yakın çalışma arkadaşlarınızın şovunu önleyebilseydiniz.” gibi hem sert hem yumuşak ifadelerle Trump’u çok zor duruma düşürebilirdi.
Musk’a ve küçük çocuğuna hiç ses çıkarmayan Trump’un Zelenski ile böyle konuşması kabul edilemez. Suudi Prensi de takım elbise ile gelmemişti ama Trump ona da tık dememişti. Ha, Zelenski’nin kıyafeti doğru muydu? Bizce yanlıştı. Tamam, kendisi savaş süresince öyle bir kıyafeti tercih etmiş olabilir ama bir takım elbise ile gelseydi daha uygun olurdu sanırız. Zira görünüm diplomaside önemlidir. Toprağı bol olsun, merhum Üzeyir Garih’in çok güzel bir sözü vardır; “İnsanlar görünümleri ile karşılanır, beyinleri (fikirleri) ile uğurlanırlar.” ama geçmişte Filistin lideri Yasser Arafat’ın da kendine özgü Filistin gerillası kıyafeti, yanından hiç ayırmadığı ve hep belinde duran beyaz kabzalı tabancası ile devlet başkanlarıyla görüştüğünü de hatırlarız. Trump birey olarak kim ki, ABD’ye hiç yakışmayan bir başkan bize göre. Devlet adamlığı vasfı sıfır. Zelenski’nin bir büyük hatası da Trump ile görüşürken zaman zaman Başkan Yardımcısı JD Vance da muhatap alıp konuşması idi. JD Vance araya girse bile Zelenski ona vereceği bir cevabı varsa bunu Trump’a hitap ederek söylemeliydi. Katiyen JD Vance ile konuşmamalıydı. Zelenski JD Vance’yi muhatap alarak onun levelini yükseltirken kendi levelini düşürdü. Trump resmen terbiye noksanı bir adam. Kendi ülkesinin, kendisinin bir önceki başkanı Biden için bile “Bizim aptal başkanımız” diyebildi. İsveçli bir psikolog Wirsen Psykologi Trump için şöyle yazmış; “Bu sadece kötü bir diplomasi gösterisi değil, narsizm ve psikopatlıkla karakterize edilen bir güç gösterisiydi. Büyüklenmeci benlik imajı ve boyun eğme ihtiyacı sözkonusu idi. Trump Zelenski’den minnettarlık ve hayranlık göstermesini bekledi. Bu gerçekleşmeyince de onu alenen cezalandırdı. Trump Zelenski’yi dünyanın önünde küçük düşürerek, sadece ona değil tüm liderlere ve halklara bir mesaj verdi. Ben karar veririm ve kim itaatsizlik ederse ezilir dedi” Zelenski açısından talihsiz bir ziyaretti ama Zelenski bunu tüm dünyanın gözü önünde bir fırsata çevirebilecekken acemiliğinin kurbanı oldu. JD Vance de Zelenski’yi sürekli tahrik etti ve Zelenski de bu tuzağa düştü. Trump Zelenski’ye “Biz size para verdik, karşılığında Ukrayna’nın değerli madenlerine sahip olacağız. Bize minnettar olmanız lazım.” dedi. Tam bir tüccar mantığı. Ama ifadesi çok nobran. Trump misafiri olan Zelensk’yi aşağılayıp dünyanın gözü önünde azarlarken, Zelenski Türkiye’yi ziyaret ettiğinde yağan yağmurda misafiri ıslanmasın diye Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan Zelenski’nin üzerine bizzat şemsiye tutuyordu. İşte bu da Türk misafirperverliği farkı. Trump çok pragmatik bir siyasetçi. Lakin sadece “siyasetçi”, asla bir “devlet adamı” kumaşı yok Trump’da. O nedenle Trump ile dış politika zemini çok kaygan. Buna karşın ABD’nin “devlet kurumları” çok güçlü olduğundan Trump’un çılgınlıklar yapmasına katiyen izin vermezler. Trump bu tutumu ile Avrupa’yı da karşısına aldı ve büyük bir kopuşa doğru gidiyor. AB ülkeleri; İspanya, Hollanda, Çekya, Litvanya, Norveç, İsveç, Almanya, Polonya, Fransa, Moldova, Hırvatistan, Lüksemburg, Portekiz, Estonya, Finlandiya, İrlanda Trump’un Zelenski’yi böylesi küçük düşürmesi karşısında tek yumruk olup Ukrayna’nın yanında durdular. AB dışından da Kanada, Ukrayna’nın yanında durduğunu açıkladı. Bu durum Trump’u çileden çıkardı. ABD tarihinde hiç bu kadar Avrupa ile ayrı düşmemişti. İngiltere arabuluculuk yapmak istiyor ama Trump artık AB’yi düşman gibi görüyor. Bu koşullarda AB’nin Türkiye’ye olan ihtiyacı ve dolayısıyla Türkiye’nin önemi artıyor. Türkiye için süreç içinde yeni büyük fırsatlar doğabilir. Örneğin tahıl koridoru gibi. AB’nin en büyük zaafı güçlü ordularının olmayışıdır. Türkiye askeri gücü ve savunma sanayi ile fırsat yaratabilir. ABD’nin bu meselede Rusya ile karşı karşıya geleceğini ve savaşacağını düşünenler çok yanılırlar. Tarihe bakınız “ABD ile Rusya hiç savaşmamıştır ama hep paylaşmışlardır.” Sonuç olarak şunu söylemek mümkün; bu gün için Trump dünyanın en güvenilmez siyasetçisi, her an herkesi satabilir. Trump’un ipi ile kuyuya inenin kuyuda kalması kaçınılmazdır.