8 Mayıs’ta Vatikan’daki konklavda Papa Leo XIV olarak seçilen Robert Francis Prevost, ABD’den çıkan ilk papa oldu. Chicago doğumlu, Peru vatandaşı da olan 69 yaşındaki Prevost, Papa Francis’e yakın merkezci ve reformcu bir figür olarak tanındı. Ancak, 2012’de LGBTQ+ karşıtı görüşler ifade ettiği iddiası, özellikle “eşcinsel yaşam tarzı” ve “eşcinsel çiftlerin evlat edindiği alternatif aileler” üzerine eleştirileri, seçilmesinin ardından tartışma yarattı. Sosyal medyada konuşulanlara göre, bu görüşler, Prevost’un Papa Francis’in kapsayıcı yaklaşımını sürdürüp sürdüremeyeceği konusunda soru işaretleri oluşturdu.

Prevost’un LGBTQ+ konularındaki tutumu, sınırlı kamuoyu açıklamaları nedeniyle net değil. Francis’in LGBTQ+ bireylerin kabulüne yönelik adımları ile Prevost’un daha temkinli duruşu arasında bir gerilim olup olmayacağı merak konusu. Fiducia Supplicans belgesine verdiği ılımlı destek ve sinodalite vurgusu, onun dengeli bir yaklaşım arayışında olduğunu gösterdi. Peki, Prevost’un geçmişteki görüşleri nelerdi, Papa olarak LGBTQ+ politikası nasıl olacak ve bu durum Katolik Kilisesi’ni nasıl etkileyecek? İşte detaylar.

Prevost’un geçmişteki LGBTQ+ görüşleri

Robert Prevost, 2012’de bir konuşmasında, Batı medyasının “müjdeyle çelişen inanç ve uygulamalara sempati duyduğunu” eleştirdi ve özellikle “eşcinsel yaşam tarzı” ile “eşcinsel çiftlerin evlat edindiği alternatif aileleri” hedef aldı. The New York Times’a göre, bu açıklamalar, Prevost’un o dönemde LGBTQ+ konularına muhafazakâr bir perspektiften yaklaştığını gösterdi. Ancak, 2023’te Fiducia Supplicans belgesine, yani eşcinsel çiftlere litürjik olmayan kutsamalar sağlayan düzenlemeye ılımlı destek verdi. Bu belgede, ulusal piskopos konferanslarının kültürel farklılıklara göre yorum yapma yetkisini savundu, bu da onun esnek bir duruş sergileyebileceğini ima etti. Sosyal medyada konuşulanlara göre, Prevost’un geçmişteki sert yorumları, Francis’in “Kimim ki yargılayayım?” yaklaşımından uzak bulundu.

Robert Prevost Kimdir

Papa Leo XIV olarak beklenen yaklaşımı

Papa Leo XIV, seçildiği gün Aziz Petrus Meydanı’nda “Barış sizinle olsun” diyerek birleştirici bir mesaj verdi. Ancak, LGBTQ+ toplumu, bu barış mesajının kendilerine ne kadar uzanacağını sorguluyor. Prevost, Francis’in sinodalite (Kilise’nin dinleyici ve kapsayıcı bir yönetim modeli) ilkesini desteklediğini 2023’te Vatican News’e açıklarken, “Kutsal Ruh’un sesini dinlemek” gerektiğini vurgulamıştı. Bu, onun Kilise’yi daha kapsayıcı hale getirme potansiyeline işaret etti, ancak kadınların diyakonluğu gibi konularda muhafazakâr duruşu, LGBTQ+ haklarında radikal bir değişim beklenmediğini gösterdi. Sosyal medyada konuşulanlara göre, Prevost’un Peru’daki misyonerlik deneyimi, marjinal gruplara duyarlılığını artırdı, ancak doktrinel konularda Francis kadar ilerici olmayabilir.

Kilise ve LGBTQ+ toplumu üzerindeki etkisi

Prevost’un papalığı, Katolik Kilisesi’nde geleneksel doktrin ile kapsayıcılık arasındaki gerilimi dengeleme sınavıyla başladı. Francis, Uganda’nın Eşcinsellik Karşıtı Yasası’nı kınayarak ve eşcinselliğin “suç olmadığını” söyleyerek LGBTQ+ toplumuyla köprüler kurdu. Prevost’un bu mirası sürdürüp sürdüremeyeceği belirsiz. Fiducia Supplicans’a verdiği destek, yerel kültürlere saygılı bir pastoral yaklaşımı benimsediğini gösterse de, 2012’deki yorumları, muhafazakâr kesimlerin desteğini alırken progresif Katolikleri endişelendirdi. Sosyal medyada konuşulanlara göre, LGBTQ+ Katolikler, Prevost’un “herkese barış” mesajının pratikte nasıl uygulanacağını yakından izleyecek. Kilise’nin iç bölünmeleri ve küresel çeşitliliği, Prevost’un politikalarını şekillendirmede belirleyici olacak.

Kaynak: Haber merkezi