7 basın meslek örgütünden yapılan ortak açıklamada şu görüşlere yer verildi...
Sansür yasası uygulamalarıyla ülkemizde basın susturulmaya, korkutulmaya, hizaya getirilmeye çalışılmaktadır. Gazeteciyiz, gazeteciliğin suç olmadığını haykırmaya, bütün istibdat baskılarına rağmen gazetecilik yapmaya devam edeceğiz.
Meslektaşımız Tolga Şardan, 31 Ekim’de T24 internet sitesinde yayınlanan "MİT'in Cumhurbaşkanlığı'na sunduğu yargı raporunda neler var?" başlıklı yazısı nedeniyle başlatılan soruşturmada “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” iddia ve suçlamasıyla 1 Kasım akşamı tutuklanmıştır.
Şardan söz konusu yazısında yargıda son günlerde ortaya saçılan usulsüzlük iddiaları üzerine devletin ilgili kurumlarının da inceleme yürüttüğü bilgisini paylaşmıştır. Ancak bu yazı bazı yetkililer tarafından tepkiyle karşılanmış ve sonuç olarak meslektaşımız tutuklanarak cezaevine gönderilmiştir. Şardan’a apar topar soruşturma açılması, evinde ve belgelerinde arama yapılarak gözaltına alınması ve tutuklanması ülkemizdeki tüm gazetecilere yönelik ağır bir gözdağıdır.
Adalet sistemindeki sorunları araştırıp kamuoyunun bilgisine sunmak gazetecinin görevidir. Hakimler Savcılar Kurulu’na yazılan dilekçelere ve MİT raporlarına kadar giren çarpıklıklar karşısında yargıçlar, bu sorunları gündeme getiren gazetecileri tutuklamak yerine adalet sisteminin iyi işlemesine odaklanmalıdırlar. Gazeteci Tolga Şardan’ın bu sorunları yazdığı için tutuklanması sorunları örtme çabasından başka bir anlama gelmez.
İletişim Başkanlığı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi, Tolga Şardan’a tutuklama kararı verilmesinden 10 dakika sonra Şardan’ın yazdığı gibi bir MİT raporu olmadığını, yazının dezenformasyon içerdiğini duyurmuştur. Yayınlanmasının üzerinden 43 saat geçmesine karşın ilgili kurumlar tarafından yalanlanmayan yazının, tutuklama kararıyla eş zamanlı olarak dezenformasyon merkezince yalanlanması manidardır. Biz gazeteciler bu tür haberlerde yanlış bir bilgi olduğunda ilgili kurumların jet hızıyla yalanlama yaptığını gayet iyi biliyoruz. Şardan’ın bir buçuk gün boyunca dezenformasyon olarak değerlendirilmeyen yazısının tutuklama kararıyla birlikte yalanlanmasını inandırıcı bulmuyoruz.
Yalan haber en başta gazetecilik suçudur. Şardan bu suçu hiç işlememiş, dürüst ve saygın bir meslektaşımızdır. Türkiye’de son 35 yıldır içişleri, emniyet, yargı bürokrasisi ve ilgili siyasetçilerle her zaman gazetecilik çerçevesinde ilişki kuran Şardan, işlediği konuları titizlikle kaleme alan, yazdığı haber ve kulis bilgileriyle kurumlardaki sorunlara büyüteç tutan kıdemli ve saygın bir gazetecidir. Meslektaşımız Şardan’a ve gazeteciliğine kefiliz.
Şardan’la aynı gün İstanbul’da meslektaşımız Dinçer Gökçe de aynı suçlamayla gözaltına alınmış, ifadesinin ardından serbest bırakılmıştır. Halkı bilgilendirme faaliyeti gerçekleştiren, sadece gazetecilik yapanlara yönelik bu sistematik gözdağı asla kabul edilemez. Bu son örneklerle bir kez daha görünür olan gazetecilere yönelik hukuk dışı çabalar düşünce ve ifade özgürlüğüne indirilen birer darbe haline gelmiştir ve ülkemize büyük zarar vermektedir.
Gazetecileri tutuklanması halkın haber alma hakkının önlenmesine ve basın aracılığıyla kamuoyu denetiminin sakatlanmasına yol açar. Gazeteciler, sansür yasası dediğimiz “yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçunu ceza kanunumuza ekleyen yasaya da işte bu nedenle karşı çıkmıştır. Bu yasa Anayasa’ya aykırılıktan Anayasa Mahkemesi’ne taşınmıştır ve aylardır yüksek mahkemenin vereceği karar beklenmektedir. Bu karar çıkana kadar pek çok meslektaşımızın çerçevesi belli olmayan bu suçlama ile demir parmaklıklar arkasına gitmesi işten bile değildir. Anayasa Mahkemesi bir an önce sansür yasasıyla ilgili kararını vermelidir.
Bizler basın meslek örgütleri olarak tüm tutuklu gazetecilerin ve Tolga Şardan’ın derhal serbest bırakılmasını talep ediyoruz.
Tolga Şardan arkadaşımızın tutuklandıktan sonra söylediği gibi: Biz gazeteciyiz, gazetecilik yapmaya devam edeceğiz.
Basın Konseyi
Çağdaş Gazeteciler Derneği
DİSK Basın-İş
Gazeteciler Cemiyeti
Haber-Sen
İzmir Gazeteciler Cemiyeti
Türkiye Gazeteciler Sendikası