Son Mühür/Sercan Engerek- Kuru üzümde açıklanan avans fiyata tepkiler dinmiyor. TARİŞ’in çiftçi kooperatifi olma özelliğini yitirdiğini, büyük şirketlerin önünü açtığına dikkat çeken Çiftçiler Sendikası (Çiftçi-Sen) Genel Örgütlenme Sekreteri Adnan Çobanoğlu, “TARİŞ, geçen yıl yedi numara üzüm için verdiği avans fiyatın 10 lira üstünü bu yıl dokuz numara üzüm için belirledi” dedi. “Şu anki şarap üretimi ve ihracatı Osmanlı’nın son dönemindekinden çok daha az” diyen Çobanoğlu, ayrıca Manisa’da yaşanan su sorunundan dolayı üreticinin dolandırıcı tüccarların tuzağına düştüğüne dikkat çekti.
Kuru üzümün kilogram maliyeti ortalama 126 lira 50 kuruşa yükseldi. İncir, Üzüm, Pamuk ve Yağlı Tohumlar Tarım Satış Kooperatifleri Birlikleri (TARİŞ), 2025 ürünü çekirdeksiz kuru üzüm avans alım fiyatını ise maliyetinin de altında bir rakamla açıkladı. Tariş Üzüm Birliği Başkanı Ferhat Şen, TARİŞ ortaklarına SMS mesajı ile 9 numara çekirdeksiz kuru üzüm avans alım fiyatını kilo başına 120 lira olarak bildirdi.
Üretici üzümü şarap olarak değerlendiremiyor
Açıklanan fiyatı kuru üzüm üreticisi tepkiyle karşılarken, Çiftçi-Sen Genel Örgütlenme Sekreteri Adnan Çobanoğlu, üreticinin üzümünü satabilmesinin önünde birçok engel olduğunu söyledi.
Çobanoğlu’na göre üzüm üreticisine darbe vuran nedenlerden biri üzümünü şarap üretimi yaparak değerlendirememesi. TEKEL’in faaliyette olduğu yıllarda üreticinin 500 litreye kadar şarap üretip satabildiğini belirten Çobanoğlu, 2000’li yıllarda “Kemal Derviş yasaları” olarak bilinen yasalar kapsamında başlayan özelleştirmelerle birlikte TEKEL’in yok edildiğini ve üreticinin üzümünü şarap olarak işleyip satabilmesinin önünün kesildiğini anlattı.
Şimdilerde üzüm üreticisinin satmamak şartıyla sadece 350 litre şarap üretebildiğine dikkat çeken Çobanoğlu, “Daha önce üreticiler şarap üretip TEKEL’e satabiliyorlardı. Daha sonra 2000’li yıllarda Kemal Derviş yasalarıyla birlikte TEKEL’i özelleştirme girişimleriyle tamamen yasaklandı. Üzüm üreticisi sadece 350 litre üzüm işleyip şarap yapabiliyor ama bunu satamaz durumda. Yani şarap üretip parayla satamaz. Sadece kendine kadar üretebiliyor. Dışarıdan üzüm alıp üretmek de tamamen yasak. Para cezaları veriliyor” dedi.
Çobanoğlu, “Şu anki şarap üretimi ve ihracatı Osmanlı’nın son dönemindekinden çok daha az. Dikkatinizi çekmek isterim. Osmanlı’nın son dönemleri… Bir sürü siyasi çalkantı ve ulaşım sorunları vs. var ama bugün o dönemden bile gerideyiz” diye tepki gösterdi.

Birçok küçük şarap işletmesi kapandı
Çiftçi-Sen Genel Örgütlenme Sekreteri Adnan Çobanoğlu, geçen yıl yaşanan iki olayı hatırlattı. Tam hasat dönemi Azerbaycan’dan sıfır gümrük vergili şarap ithalatına izin verildiğini belirten Çobanoğlu, şunları söyledi:
“İşin kötü tarafı geçen yıl iki olay yaşandı. Tam hasat dönemi Azerbaycan’dan sıfır gümrük vergili şarap ithalatına izin verildi. İkinci olarak da küçük şarap fabrikalarından şarap yapma oranına göre bandrol hariç para teminatı yatırmaları istendi. Bunlar da ciddi paralar. Neredeyse küçük şarap fabrikalarının üretim araç gereçlerinin değerini bile aşan bir para. Birçok küçük şarap işletmecisi bu nedenle işletmesini kapatmak zorunda kaldı. Ürettikleri şarapları da sirkeye çevirip sattılar.”
Ağustosta verilen üzümün parası aralıkta ödeniyor
Çobanoğlu’nun verdiği bilgiye göre pazarın daralmasıyla birlikte üreticisi tamamen büyük şarap fabrikalarının eline düştü. Büyük şarap fabrikaları da üreticiden üzümü fiyat vermeden alır hâle geldi.
Fiyatın ürün üreticiden alındıktan sonra belirlendiğini ancak paranın aylar sonra üreticinin hesabına yatırıldığını vurgulayan Çobanoğlu, “Üzüm ağustosta alınıyor. Ödemler ancak aralık ayında yapılıyor. Şu an tam hasat zamanı ama üreticinin eline hiç para geçmiyor. Ancak üzümün cinsi farklı olursa üreticinin bir şansı var. Örneğin beyaz şaraplık üzümün üretimi az. O tür üzümün fiyatı hem biraz daha yüksek oluyor hem de biraz da olsa avans ödemesi yapabiliyorlar. Ama her durumda üzümün fiyatı belirsiz” dedi.

Şirketler üzüm fiyatını düşürüyor
Çobanoğlu, TARİŞ’in kooperatif olmaktan çok şirket yönetir gibi yönetilmesini eleştirerek, Türkiye’nin en büyük üretici kooperatifi olan TARİŞ’in kuruluş amacını hatırlatıyor: TARİŞ’in amacı incir, üzüm ve pamuk gibi ürünlerin ve türevlerinin, sağlığa ve hijyen işleyerek değerlendirilmesi, ortaklarının çıkarlarının gözetilmesiydi.
TARİŞ’te siyasi ilişkinlerin öne çıktığını söyleyen Çobanoğlu, şu ifadeleri kullandı:
“TARİŞ yönetimi tamamen AKP kontrolüne geçince TMO’ya bile üzüm aldırtmaz duruma geldi. Bu da şirketlerin önünü açmak anlamına geliyor. Örneğin önemli yaş üzüm ihracatçılarından biri Uçak Kardeşler şirketidir. Bu şirketin sahibi daha önce Manisa Alaşehir’de MHP’den belediye başkanlığına aday oldu. Bu şirket bazı üretim merkezlerini Mısır’a taşıdı. Yani iç piyasada üzüm fiyatlarını düşürmenin en önemli araçlarından bir bu. Üzümü keserken evet, fiyat veriyorlar ama ödeme yapmıyorlar.”
“TARİŞ, üzümün kalitesini siyasi tutuma göre belirliyor”
Çiftçi-Sen Genel Örgütlenme Sekreteri Adnan Çobanoğlu’na göre TARİŞ, kuru üzüm fiyatlarını açıklamamış olsaydı, yaş üzüm fiyatları biraz daha yüksek olacaktı. Bunu Alaşehir’den bir örnekle açıklıyor: “Nitekim Alaşehir den alkol üretimi için üzüm alan şirketler TARİŞ’in üzüm fiyatını açıklamasından önce üzüm için 17 lira 50 kuruş fiyat verdi. Sonra 2 lira fiyat düşürüp alımı durdurdular. Fiyatları hep dibe çekilmesiyle şirketlerin tamamen kontrolüne geçen bir sistem.”
TARİŞ’in her üreticiden üzüm satın almadığını, fiyatların otomatikman düşmesine sebep olduğunu aktaran Çobanoğlu, “TARİŞ, çiftçiden baştan taahhüt alıyor, bu taahhüt üzerinden daha fazlasını satın almıyor. İkincisi üzümün kalitesini eksperler belirliyor. Şimdi tüccarın dokuz numara olarak gördüğü üzümü TARİŞ, eğer iktidar partisine muhalif bir bölgenin çiftçisi ise onun üzüm kalitesini yedi, sekiz numara olarak belirliyor. Bu nedenle fiyat otomatikman düşüyor” dedi.
Çobanoğlu, üzüm üreticilerinin üretebilmeleri ve insanca yaşayabilmeleri için en azından kuru üzüm maliyeti olan 126,5 liranın üzerine yüzde 25 kâr payı ve yüzde 30 insanca yaşam payı eklenmesini talep ediyor. Çobanoğlu’na göre referans taban fiyatı en az 205 lira 50 kuruş olması gerekiyor.

Zararlar karşılanmadı; sudaki bor üzüme zarar veriyor
Manisa’da Saruhanlı önemli yaş ve kuru üzüm üretim merkezlerinden biri. Zirai dondan ise en çok etkilenen bölge. Nisan ayında yaşanan zirai donun üzüm üreticisine vurduğu darbenin etkilerine de değinen Çobanoğlu, çiftçinin sigorta primini ödeyememesinden şikâyetçi. Çobanoğlu, Tarım Sigortaları Havuzunun (TARSİM) 2006’dan günümüze kadar 27 milyon TARSİM poliçesi düzenlendiğini, devletin TARSİM’e 34,5 milyar lira devlet prim desteği sağladığını, TARSİM’in ise 33 milyar lira hasar tazminatı ödediğini anlattı:
“Biz ortalama masrafı ve üretimi söylüyoruz ama zirai don yüzünden bu ortalamanın çok altında olan üreticiler var. Geçen yıllara göre yüzde 70-90 arası zayiat var. Buna karşı herhangi bir ödeme yapılmadı. Mesela üreticinin TARSİM priminin yarısını devlet ödüyor. Ama TARSİM kurulduğundan bu yana toplamda dağıttığı paraya baktığınızda devlet bütçesinden aldığından daha az. Bunu Tarım Bakanı İbrahim Yumaklı açıkladı. Üreticilerin parası ise doğrudan kârlarına gitmiş. TARSİM buradan ciddi kârlar elde etti. Ama bunun yerine primin yarısını verme yerine o parayı üreticilere dağıtsaydı, hem daha doğru bir iş yapmış olacaktı hem de üreticinin cebinden herhangi bir para çıkmamış olacaktı.”
Çiftçi-Sen Genel Örgütlenme Sekreteri Adnan Çobanoğlu’nun aktardığına göre Manisa'da sulamada çok ciddi sorunlar var.
Çobanoğlu, “Bu sorun tamamen iklim krizinin yarattığı kuraklıkla da ilgili değil. Bölgedeki sularda jeotermal santraller bor fazlalığına neden oluyor. Bu da çok ciddi zararlar veriyor üzüme. Bu santrallerin durdurulması gerekiyor” dedi.

Çiftçi dolandırıcı tüccarların pençesinde
Çobanoğlu, bölgede diğer temel sorunlardan birinin ise dolandırıcı tüccarlar olduğuna dikkat çekti.
“Her yıl yüzlerce üretici dolandırılıyor. Bu yıl bunun olma riski daha fazla. Çünkü üretici ürünü sulayıp bekletemediğinden dolayı, bir an önce satayım diye uğraşıyor; üzümünü veresiye veriyor ama parasını alamıyor” diyen Çobanoğlu, şunları ekledi:
“Her yıl aynı dolandırıcı tüccarlar farklı bölgelerde ortaya çıkıyor. Örneğin bir yıl Sarıgöl’deki üreticiyi dolandıran ertesi yıl Alaşehir’in başka bir üreticiyi dolandırıyor. Sonraki yıl Denizli’de bir üreticiyi dolandırıyor vs. Devlet yıllardır bu konuda denetim görevini yerine getirmiyor. İşin diğer bir yanı üzümünü teslim eden üreticinin ürünün sattığına yönelik yazılı bir belge yok. Tüccarlarla böyle sözleşmeler söz konusu değil. Hep sözlü anlaşma. Üzüm kantarda tartılıyor, tüccar paranı yarın göndereceğim diyor, sonra göndermeyiveriyor. Üreticinin elinde de kantar çıktısı dışında herhangi bir belge olmuyor.”





