Son Mühür / Yiğit Uzun – Süt üretiminde yaygın olarak kullanılan mineral takviyelerinin sanıldığı gibi verim artışı sağlamadığı, aksine hem hayvan sağlığını hem de çevresel dengeyi olumsuz etkilediği ortaya çıktı. Güncel araştırmalar, bakır, çinko ve mangnezyum gibi minerallerin gereğinden fazla verilmesinin uzun vadede ciddi üretkenlik kayıplarına yol açtığını gösteriyor. Konuyu Trouw Nutrition ECA Ruminant Teknik Satış Müdürü Catalin Necula ile konuştuk.

“GEREĞİNDEN FAZLA MİNERAL, SAĞLIK YERİNE PERFORMANS KAYBI GETİRİYOR”

Hayvancılıkta iz minerallerin kritik rolüne dikkat çeken Necula, son yıllarda dünyada yaygınlaşan “eksiklik riskini önleme” yaklaşımının, kontrolsüz bir mineral fazlalığına dönüştüğünü söyledi:

“Süt ineklerine genellikle fizyolojik ihtiyaçlarının çok üzerinde mineral takviyesi yapılıyor. Bu mineraller, özellikle bakır, karaciğerde birikerek uzun vadede hayvanın üreme sağlığını, bağışıklığını ve performansını olumsuz etkiliyor. Fazla verilen her mineral, hayvana fayda yerine yük getiriyor.”

Necula’ya göre bu dengesizlikler, çoğu zaman belirgin semptomlarla kendini göstermediği için çiftçiler tarafından kolay fark edilmiyor.

“FAZLA MİNERAL DOĞAYA KARIŞIYOR, TOPRAĞI VE SUYU TEHDİT EDİYOR”

Aşırı mineral kullanımının yalnızca hayvanı değil, çevreyi de etkilediğini vurgulayan Necula, önemli bir noktaya parmak bastı:

“Bakır ve çinko gibi mineraller vücutta kullanılmadığında gübreyle toprağa karışıyor. Bu birikim zamanla mikrobiyal dengeyi bozuyor, bitki gelişimini yavaşlatıyor. Hayvancılığın yoğun olduğu bölgelerde toprak ve su ekosistemi ciddi şekilde zarar görüyor.”

Ayrıca gereksiz mineral yükünün çiftlik ekonomisi açısından da “gizli bir maliyet kalemi” oluşturduğunu söyledi:

“Verimi artırmayan, aksine düşüren bir fazlalık için üreticilerin para harcıyor olması sürdürülebilir değil.”

“GELECEĞİN SÜT ÜRETİMİ, BİLİMSEL VE HASSAS MİNERAL DENGESİNDEN GEÇİYOR”

Doğru mineral dengesinin modern hayvancılığın temel şartı olduğunu belirten Necula, sürdürülebilir üretim için yeni bir yaklaşımın gerektiğini ifade etti:

“Son araştırmalar gösteriyor ki süt inekleri mineral eksikliği düşünüldüğünden daha iyi tolere edebiliyor; ancak aşırı beslemeye karşı oldukça hassas. Bu nedenle ‘ne kadar fazla o kadar iyi’ anlayışından vazgeçmeliyiz.”

Bilimsel verilere dayalı, sürünün ihtiyacına uygun planlamanın hem hayvan sağlığını hem çiftlik ekonomisini hem de doğayı koruduğunu belirterek şöyle devam etti:

“Doğru mineral dengesi, karaciğerdeki birikimi önlüyor, bağışıklığı güçlendiriyor ve üreme performansını artırıyor. Aynı zamanda çevresel yükü azaltıyor. Bugün artık sürdürülebilir süt üretimi için bilimsel ve dengeli mineral beslemesi bir zorunluluk.”

Catalin Necula’nın da altını çizdiği gibi, modern hayvancılıkta mineral takviyesi artık “fazla ver, eksik kalmasın” anlayışından çıkmış durumda. Hayvanın gerçek ihtiyacına göre yapılan dengeli besleme, hem verimliliğin hem sağlığın hem de çevresel sürdürülebilirliğin anahtarı olarak öne çıkıyor.

KÜRESEL SÜT ARZI DA BASKI ALTINDA: KRİZ DERİNLEŞİYOR

Dünya genelinde süt üretimi yaklaşık 950 milyon ton seviyesinde seyretse de, üretim artış hızının düşmesi, maliyetlerin yükselmesi ve bazı bölgelerdeki üretim daralması küresel süt arzını baskı altında tutuyor. Büyük üretici ülkelerde verimliliğin zayıflaması, diğer yandan tüketimin hızla artması fiyatları küresel ölçekte yukarı taşıyor. Çin gibi büyük ithalatçı ülkelerde talepte yaşanan dalgalanmalar ise uluslararası ticarette belirsizlik yaratıyor. Arz-talep dengesindeki bu bozulma, birçok ülkede “süt krizinin” derinleşmesine neden olurken; üretimi düşüren her etken — aşırı mineral kullanımı gibi — artık sadece çiftlikleri değil, küresel süt pazarını da doğrudan etkiliyor.

Muhabir: Yiğit Uzun