Son Mühür/ Emine Kulak- Atakan Başpehlivan- İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin iştiraki olan İZBETON’a yönelik başlatılan ve kooperatiflerdeki usulsüzlük iddialarını konu alan davanın üçüncü duruşması bugün Aliağa Şakran Cezaevi Kampüsü içerisinde bulunan duruşma salonunda görülüyor.
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 1 Temmuz’da başlattığı soruşturma neticesin açılan davada tutuklanan Eski İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer yeniden savunmasını yaptı.
10 MADDELİK MAĞDURİYET SAVUNMASI
10 maddede mağduriyetin sebebinin neden biz olmadığımızı açıklayan Soyer, “İzBB, İZBETON’la protokol yaparak kilitlenen kentsel dönüşüm süreçlerini açmıştır. Bu protokol Meclis’te tüm siyasi partilerin oybirliğiyle kabul edilmiştir. İZBETON bu yetkiyi aldıktan sonra kooperatiflerle sözleşmeler imzalamıştır. Peki burada sormak istiyorum. İZBETON kooperatifler yerine bir inşaat şirketiyle kat karşılığı yapım anlaşması yapsa her şey hukuka uygun mu olacaktı? Şu anki yönetimin yaptığı gibi “davet usulü bir ihale” yapsak, seçilen bir müteahhidin oranı belirsiz bir kârının oluşmasına rıza göstersek daha mı masum olacaktık? Elbette hayır. Nitekim şu an inşaat maliyetleri müteahhit kârı nedeniyle kat kat arttı. Kooperatiflerle protokoller yapmakla müteahhit kârını ortadan kaldırarak daha düşük maliyetlerle ev sahibi olunabileceğini ve yapım süreçlerinin kooperatifçilik mevzuatı nedeniyle çok daha şeffaf olacağını düşündük. Ben hukukçuyum ve bu süreci başlatırken, Türkiye’de ilk kez böyle bir uygulama yapacak olduğumuzu biliyordum. Sürecin hukuki dayanaklarının var olduğunu gördüğümüz için yola çıktık. Nitekim Sayıştay kılı kırk yarmasına rağmen kamu zararı tespit etmedi. Danıştay, İçişleri Bakanlığı’nın verdiği soruşturma iznini iptal ederek, bu projede bırakın dolandırıcılığı, hakkımızda görevi kötüye kullanma ya da görevi ihmal suçlarının bile olmadığına karar verdi. Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü’nün 12 Temmuz 2023 tarihli yazısı geldiğinde, Belediyemiz Hukuk Müşavirliğinden yazılı görüş istedim. İnşaatların devamında hukuki bir engel olmadığını bildirdiler. Bu nedenle inşaatlara devam edildi. Ancak bir yıl sonra temmuz 2024’te ben belediye başkanı değilken İzBB mevcut yönetimi, kendi kurumsal hukuki mütalaasına değil, İl Müdürlüğü’nün yazısına itibar ederek inşaatları durdurdu” dedi.
“ÖMÜR ÖZDİL BU 6 GÜN İÇİNDE NASIL BİR AYDINLANMA YAŞADI Kİ”
Ömür Özdil’e dikkat çeken Soyer,”Aslında Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nün bir hafta içinde 2 yazısı var. İlki 6 Temmuz 2023 ikincisi 6 gün sonra 12 Temmuz 2023 tarihinde yazılmış. İlk yazıda, Örnekköy 2. 3. Ve 4. Etapların tamamında yaptıkları incelemelerde, standartlarla, istenilen değerlerle uyumlu ve projelere uygun olarak inşaatların devam ettiği tespit ediliyor ve yazının sonunda gerekli işlemlerin fenni mesulünce yapılarak, Müdürlüklerine bilgi verilmesi rica ediliyor. 6 gün sonra aynı Müdürlükçe yazılan ikinci yazıda ilkiyle taban tabana zıt değerlendirmeler yapılıyor. Yazıda; “İzbeton tarafından yapım işinin kooperatif üzerinden yürütülmesinin mevzuat açısından uygun olmadığı iddia ediliyor, görevlilerin İçişleri Bakanlığı Müfettişlerince incelenmesi talep ediliyor. Kooperatif yetkilerinin görevi ihmal/görevi kötüye kullanma fiilini işlemeleri sebebiyle Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulmuştur. Soruşturmalar ve incelemeler yürütülmeden inşaatların ilerlememesi ve inşai faaliyetlerin ivedi olarak durdurulması gerekmektedir deniliyor. 6 gün önce gerekli işlemlerin idaresince veya fenni mesulünce yapılması rica edilirken; 6 gün sonra Savcılık, Müfettişlik hepsi seferber ediliyor ve inşaatların ivedi olarak durdurulması gerektiği bildiriliyor. Her iki yazının da altında aynı ismin imzası var. Sayın Ömür Özdil bu 6 gün içinde nasıl bir aydınlanma yaşadı bilmiyoruz ancak kendisi yaptığı bu titiz çalışmalar nedeniyle çok takdir edilmiş olmalı ki, İzmir Büyükşehir Belediyesi mevcut başkanı tarafından, belediyenin üst düzey yönetici kadrosuna getirilerek Belediyenin Egeşehir Şirketinde Genel Müdür Yardımcısı yapılıyor. bu ikinci yazı üzerine, Büyükşehir Belediyesi Hukuk Müşavirliği durumu açıklığa kavuşturan bir mütalaa hazırladı” diye konuştu.
"İZBB KENDİ HUKUKİ GÖRÜŞÜNE GÖRE DEVAM ETTİRSEYDİ ANAHTAR TESLİMLERİNE BAŞLAMIŞTIK"
Yaşanan mağduriyetlerin kendisinin herhangi bir niyeti ya da eylemi sonucu ortaya çıkmadığını vurgulayan Soyer, “16 Ağustos 2023’te Büyükşehir Belediyesince Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü yazısına cevaben, üstün kamu yararı gözetilerek inşaatlara devam edileceği aksinin mağduriyet yaratacağı bildirildi. Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü inşaatlara devam ettiğimizi bilmesine rağmen bu yazımıza herhangi bir geri dönüş yapmadı. Eğer İzBB, kendi hukuki görüşüne uygun olarak geçen bir buçuk yıl içinde inşaatları devam ettirseydi muhtemelen 5 kooperatifle de ya sona çok yaklaşmıştık ya da bir bölümünde anahtar teslimlerine başlamıştık. Peki, inşaatlar durdurulana kadar neden istenilen hızda gitmedi? Üyelerin nakit akışı yani miktarı ve ödeme aralıkları; pandemi, İzmir Depremi, 6 Şubat Depremi ve inşaat maaliyetlerinde yüzde 1000 üzerinde artışlar nedeniyle ortaya çıkan büyük zorlukları aşmaya yetmedi. İzBB ve İZBETON kontrolörlerinin aşırı titiz kontrolleri de gecikme sebepleri arasında. (Bir küçük parantez daha açayım. İzBB’nin kontrol ve denetim görevini yeterince yapmadığı ifade edilmişti. Bu doğru değil İzBB’nin kontrol ve denetim yetkisi, kooperatiflerin iç işlerine karışmasına, mali, idari denetim yapmasına izin vermez. Bizim yetkimiz inşaatların depreme dayanıklılığının kontrolü ile sınırlıdır. Bunu da birçok yerde aşırı titiz yaptılar; hatta bu nedenle kooperatif yönetimleri, bu kontrolörler nedeniyle sanık olarak ifade verirken bizden şikayetlerini dile getirdiler. Kısacası, hiç kimseyi hayal kırıklığına uğratacak hiçbir şey yapmadım. Yaşanan mağduriyetlere sebep olacak hiçbir niyetim, eylemim olmadı. Zaten görev süremde şu anda mağdur sıfatıyla dinlediğimiz kooperatif üyelerinin hiçbir hukuki girişimi olmamıştır. Sürecin hukuksuz olduğuna dair söylemleri kimlerin, neden çıkardığını bilmiyorum, Sayıştay’da bu konuyla ilgili bir kamu zararı çıkmadığı gibi bu konu sorguya bile konu olmadı. Projenin hukuksuz olduğuna dair bir Bakanlık yazısı gelmedi. Bizim kontrolörlerimizin tespit ettiği, mühürlediğimiz, bizim yıktırdığımız imalatlar olmasına rağmen bu inşaatları yapan kooperatiflere haksız menfaat temin ederek dolandırıcılık yapmakla suçlanıyoruz” dedi.





