Son Mühür/Sercan Engerek- Sinop’ta yıllardır tartışma konusu olan Nükleer Güç Santrali (NGS) projesi, yeni bir hukuki süreçle gündeme geldi. Japonya ile yapılan uluslararası anlaşmanın 2021 yılında feshedilmesine rağmen, proje için verilen 11 Eylül 2020 tarihli Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) olumlu kararının hâlâ yürürlükte olması tartışma yarattı. Ege Çevre ve Kültür Derneği (EGEÇEP) tarafından yapılan açıklamada “Bilirkişi raporu, hukuken geçersiz hâle gelmiş olan ATMEA1 tipi reaktöre göre hazırlanmış ÇED raporunu tekrar etmektedir. Oysa bu reaktör tipi bugün dünyada hiçbir yerde inşa edilmemiştir” denildi.
Resmî Gazete’de 10 Nisan 2015 tarihli yayımlanan anlaşmayla, Mitsubishi Heavy Industry ve AREVA firmalarının ortak tasarımı olan ATMEA1 tipi basınçlı su reaktörü teknolojisiyle Sinop’ta nükleer santral kurulması planlandı. Ancak anlaşma, 22 Haziran 2021 tarihinde yapılan mektup teatisiyle feshedildi.
Japonya ile iş birliğinin sona ermesi üzerine proje fiilen ortadan kalkmasına rağmen, “ÇED olumlu kararı” idari olarak iptal edilmedi.
Danıştay kararına rağmen bilirkişi incelemesi yapıldı
Projesi olmayan Sinop NGS’nin ÇED kararının iptali talebiyle EGEÇEP, Sinop Nükleer Karşıtı Platform (NKP), meslek örgütleri ve çevre dernekleri tarafından açılan dava Samsun İdare Mahkemesi’ndeki dava ise devam ediyor.
Dava dosyasında iki kez verilen Danıştay bozma kararında; “...ÇED raporunda projenin teknolojisinden kaynaklanan çevresel etkilerinin ATMEA1 tipi reaktöre göre belirlendiği, başka bir teknoloji kullanılması durumunda ÇED raporunun geçerliliğini kaybedeceği anlaşıldığından, ÇED raporunda atıfta bulunulan Uluslararası Anlaşmanın halen yürürlükte olup olmadığının tespit edilmesi, anlaşmanın hükümsüz kaldığının ve proje şirketinin değişmesinin söz konusu olduğunun anlaşılması durumunda, ATMEA1 basınçlı su reaktörünün herhangi bir başka proje şirketi tarafından kullanılıp kullanılmayacağının öncelikle incelenip işin esasına girmeden bir karar verilmesi gerektiği...” belirtildi.

“Milyonlara ulaşan masraf yapıldı”
EGEÇEP tarafından yapılan açıklamada mahkemenin karar vermeden milyonlara ulaşan masrafla keşif ve bilirkişi incelemesi yaptığına dikkat çekildi.
EGEÇEP’in açıklamasında dava dosyasına sunulan son bilirkişi raporunun usule ve Danıştay içtihatlarına aykırı olduğunu belirtilerek şu ifadeler kullanıldı:
“Mahkeme tarafından alınan keşif-bilirkişi kararı doğrultusunda sunulan rapor, usule aykırı olarak hazırlanmış ve ortak bir bilirkişi raporu olmaktan uzaktır. Bilirkişiler, mahkemenin sorduğu 22 soruya ayrı ayrı yanıt vermiş, rapor parçalı bir metin hâline getirilmiştir. Bu durum Danıştay içtihatlarına da aykırıdır. Dahası raporun taraflara geç tebliği adil yargılanma hakkımızı ihlal etmiştir. Bilirkişi raporu, hukuken geçersiz hâle gelmiş olan ATMEA1 tipi reaktöre göre hazırlanmış ÇED raporunu tekrar etmektedir. Oysa bu reaktör tipi bugün dünyada hiçbir yerde inşa edilmemiştir. Rapor, projenin teknoloji ve şirket değişikliklerini yok sayarak, geçerliliğini yitirmiş bir ÇED raporuna dayanmakta, dolayısıyla hukuki ve bilimsel bir değer taşımamaktadır.”
EGEÇEP’in açıklamasına göre hazırlanan raporda, radyoaktif atıkların bertarafı, deprem ve tsunami riskleri, deniz suyu soğutma sistemlerinin ekosisteme etkileri, flora-fauna tahribatı, iklim değişikliği etkileri ve olası kaza senaryoları gibi temel çevresel riskler yüzeysel biçimde ele alındı.

“Halk sağlığı ve gelecek kuşakların yaşam hakkı tehdit altında”
Ayrıca raporda daha önceki bilirkişi raporlarında yer alan etki alanı belirleme hataları, kümülatif etki eksiklikleri, orman ve sit alanları üzerindeki etkiler ile sağlık risklerine ilişkin tespitlerin de göz ardı edildi.
EGEÇEP’in açıklamasında “Danıştay’ın önceki kararlarında, proje teknolojisindeki değişiklikler nedeniyle ÇED raporunun geçersiz olduğunun dikkate alınması gerektiği açıkça belirtilmişken, bilirkişi raporunda bu husus görmezden gelinmiştir. Yine önceki bilirkişi raporlarının ortaya koyduğu eksiklikler (etki alanı belirleme hataları, kümülatif etki değerlendirmelerinin yokluğu, orman ve doğal sit alanları üzerindeki etkiler, sağlık riskleri) bu raporda yok sayılmıştır. Sinop Nükleer Santrali, yalnızca Sinop’u değil Karadeniz ekosistemini, halk sağlığını ve gelecek kuşakların yaşam hakkını tehdit etmektedir. Bilimsel olmayan, hukuken geçersiz ve eksiklerle dolu bilirkişi raporunun mahkemece hükme esas alınması mümkün değildir” denildi.
Açıklamada mahkemenin Danıştay kararları doğrultusunda hareket ederek mahkemenin bilirkişi raporunu hükme esas almaması ve ÇED olumlu kararını iptal etmesi istendi.

