Son Mühür- Depreme dayanıklı olmadığı gerekçesiyle 2019'da boşaltılan Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nin Narlıdere'deki arazisinin geleceği tartışma konusu olmaya devam ediyor.
Geçtiğimiz hafta İzmir medyasıyla buluşmasında İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörü Prof. Doktor Bayram Yılmaz,
''Narlıdere'deki hastane kampüsü içerisinde yer alan 9 Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi aynı yere yapılmayacak. Bunu Buca'daki merkez kampüse alacağız. Burası hastane gelişmesi için kullanılacak'' ifadelerine yer vermişti.
DEÜ Güzel Sanatlar Fakültesi'nden emekli Prof. Dr. İbrahim Yükselsin, tartışmalara konu olan Narlıdere'deki arazinin şartlı bağış olduğunu hatırlatarak, güzel sanatlar eğitim dışında kullanılamaz uyarısında bulundu.
Rektör Bayram Yılmaz'a seslenen Prof. Yükselsin, şartlı bağışla ilgili dilekçeyi de paylaştığı bir yazı dizisiyle süreçte bu güne kadar yaşananları kaleme aldı.
İşte Prof. Dr. İbrahim Yükselsin'in X'te paylaştığı mesajlar.
Bu bilgi ve belgeleri paylaşmam lazım...
Sayın Bayram Yılmaz, yanlış bilgilendirilmiş olabileceğini düşündüğüm için birkaç bilgi ve belgeyi paylaşmam gerekiyor.
Öncelikle bilmelisiniz ki, Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi 'nin ve şartlı tahsis edilmiş arazinin geçmişi daha Dokuz Eylül Üniversitesi kurulmadan öncesine uzanmaktadır.
1969'da şartlı bağış yapılmıştı...
1969 yılında İzmirli İşadamı Ahmet Remzi Reyent Narlıdere’deki 57000 m2’lik arsasını Milli Eğitim Bakanlığı’na “Güzel Sanatlar Akademisi” yapılması için hibe etmiş, Milli Eğitim Bakanlığı 1971 yılında bu arsada “Güzel Sanatlar Akademisi kurulması” için bir mimari proje yarışması açmıştır.
DEÜ Güzel Sanatlar Ege Üniversitesi’ne bağlı olarak 1975-1976 döneminde Alsancak ve Bornova binalarında eğitime başlamış, Dokuz Eylül Üniversitesi kurulunca yeni kurulan üniversitenin bünyesine alınmıştır.
Ben de 1985'de müzikoloji bölümüne öğrenci olarak başladıktan sonra ilk 1,5 yıl Bornova kampüsünde öğrenci olarak eğitim aldım. Daha sonra Alsancak'taki yerleşkeye geçtik ve 1991 yılında mezun oldum. 1992 yılında araştırma görevlisi olarak görev başladıktan iki yıl sonra 94 yılında Narlıdere yerleşkesindeki 1969 yılında Güzel Sanatlar Eğitim verilmesi şartı ile yapılan bağış neticesinde kendisine tahsis edilmiş arazisinde yapılmış binalara taşınmıştık.
1994 yılında başlayan ve 2004 yılında tamamlanan taşınma süreci ile Narlıdere kampüsünde bütün bölümleri ile bir araya gelmiştir.
Zaman içinde Özdemir Nutku Sahnesi ve ek atölyeler yapılarak tüm birimleri ile bütünleşmiştir.
Sayın rektör Yılmaz sizin de bildiğiniz üzere, DEÜ Güzel Sanatlar, Türkiye'nin "Fakülte" unvanına sahip ilk Güzel Sanatlar Fakültesi'dir.
2019 yılı 24 Haziranında o dönemdeki Üniversite üst yönetimi tarafından bizlere acilen boşaltılmakla birlikte 2 yıl içinde aynı arazide daha güzel binalar yapılacağı ve geri döneceğimiz sözleri verilmişti.
80'e yakın öğretim elemanı Tınaztepe'de rektörlük için yapılmış ve inşaatı 8 yılda tamamlanabilmiş binaların gerek mekan gerekse altyapısı bakımından eksikleri bulunduğunu, öncesinde hiçbir hazırlık yapmadan apar topar taşınmanın eğitim ve sanatsal üretime zarar vereceği söylediği halde yönetim tarafından dinlenilmedi ve taşınma gerçekleşti.
Bilin ki külliyen yalandır...
Sayın rektör Yılmaz şimdi size kimileri diyecek ki, "İbrahim Yükselsin hoca bu süreçte taşınmayı engellemeye çalıştı, hocaları ve öğrencileri kışkırttı, herkesin hayatını tehlikeye attı, o nedenle soruşturmalar açıldı cezalar aldı, sonunda dayanamayıp emekli oldu,
söylediklerine kulak asmayın".
Bilin ki sayın rektör, külliyen yalandır!
Biz bilim insanları delilsiz konuşmayız.
Taşınma kararına gerekçe olarak gösterilen rapor Mühendislik Fakültesi Dekanlığı tarafından alttaki yazı ile 7 Şubat 2019'da gönderilmiş olduğu halde, 24 Haziran'a kadar işleme koymayan ben değilim mesela,
Şahsımın hedef alınması, düzmece evraklarla açılan ve uzun süre sürdürülen 6 soruşturmanın asıl sebebi işte bu yukarıdaki evrakla ispatlanan güvensizliği sorgulamam olmuştur. Neyse asıl konuya dönersek;
Benim de aralarında bulunduğum 10 hoca ve çok sayıda öğrencinin açmış olduğu ve İzmir 6. İdare Mahkemesi 2019/949 Esas No'lu dosyasında görülen davada dosyasında ve Rektörlük Yapı İşleri'nde de bulunan belgeler incelendiğinde tespit edilebileceği üzere;
DEÜ Güzel Sanatlar'ın ve de Konservatuvara tahsis edilmiş Narlıdere'deki arazi Şartlı Bağışlanmıştır. Güzel Sanatlar Eğitimi dışında kullanılamaz. Rektörlük kayıtlarında yoksa Aşağıdaki bilgilerin bulunduğu tapu sicil bilgilerinden sorgulanabilir.
Rektörlük tarafından Dava dosyasına sunulan Milli Emlak Genel Müdürlüğü'nün 18.01.1984 tarih 1788 sayılı alttaki yazısı da bunu doğrulamaktadır.
Rektörlük Hukuk Müşavirliği tarafından dava dosyasına sunulan alttaki beyanda ve kamuoyuna yapılan açıklamalarda da Narlıdere'deki arazinin başka bir amaçla kullanılmayacağı taahhüt edilmiştir.
Sayın rektör Yılmaz,
2019 yılından bu güne 6 yıl geçmiş olmasına, tesisat projesi ihalesine bile çıkılmış olmasına karşın bir türlü temeli bile atılmayıp ardından sizin basında "Artık Narlıdere'ye dönülmeyecek, Orası Hastane kampüsü alanı" açıklamanız endişe verici.
Hastane kampüsünün arazinin geçmişini bilmem. ama Güzel Sanatlar Fakültesinin arazinin Hastane veya Sağlık Kampüsü arazisi ile hiçbir bağı yok. İlk başta "Sağlık kampüsü" ile "Sanat Kampüsü" olarak ayrı ayrılarda. Daha Sonra "Sağlık ve sanat Kampüsü" birlikte anıldılar.
Şimdi ise siz diyorsunuz ki, "orada yalnızca 'Sağlık Kampüsü' olacak.
Diyelim ki, Tınaztepe'ye GSF binaları yapıldı. Şartlı tahsisli Narlıdere'deki araziyi başka bir amaç için nasıl kullanacaksınız? Bağışçıların varisleri şartlı olduğu için geri istiyoruz derse ne olacak?
Lütfen yazdıklarımı paylaştıklarımı, Eski üst yönetimin açıklamalarını, beyanlarını kayıtları sorgulatın.
Ve lütfen bilin ki; İzmir'de bir tane "Güzel Sanatlar" Metro durağı var. Orası da Narlıdere'deki yerleşkenin hemen önünde.
En derin saygılarımla.