Neslim Güngen, cezaevinde geçirdiği süre zarfında dikkat çekici bir profil çiziyor. Özellikle koğuş arkadaşlarına sağladığı maddi destek nedeniyle "Hanımağa" olarak anıldığı belirtiliyor. Üç üniversite öğrencisinin hesaplarına para yatırarak onlara yardım eden Güngen, bu hareketiyle cezaevindeki diğer mahkumların takdirini topluyor.
"Dilan Polat gibi olmayacağım"
Güngen, cezaevindeki yaşamını Dilan Polat’ın yaşam tarzıyla kıyaslayarak, "Dilan Polat gibi olmayacağım" açıklamasında bulunmuş. Bu sözleriyle cezaevinde güçlü bir duruş sergilemeye çalıştığı anlaşılıyor. Yiyecek konusunda da oldukça seçici olan Güngen, beğenmediği yemekleri yememekle kalmayıp, kantinden ihtiyaçlarını gidermeyi tercih ediyor.
Erdinç'in aktardığı bilgilere göre, Güngen'in cezaevinde telefon kullanımıyla ilgili de bir uyarı aldığı belirtiliyor. Haftada bir olan telefon görüşme hakkını, ilk eşinden olan kızı Ecrin Aydın ile kullanmak isteyen Güngen, cezaevi yönetiminden bu talebe onay aldı. Kızıyla olan görüşmesini tamamladıktan sonra, kızıyla telefonda konuşan Güngen, telefonu evdeki üçüncü kişiye vermesini ve o kişiden evdeki televizyonları satmasını istedi.
Cezaevinde hijyen konusunda da sorunlar yaşadığı söylenen Güngen, uzun süre banyo yapmaktan mahrum kaldığı için kirlenmişti. Şampuan talebinde bulunmasına rağmen, sadece haftalık harcama limitine sahip olduğunu öğrenen Güngen, bu talebinin reddedilmesi sonucunda saçlarını bulaşık sabunuyla yıkamak zorunda kaldı.
Güngen’in cezaevindeki bu yaşantısı, hem kendi hayatını hem de cezaevi koşullarını gözler önüne seriyor. Bu detaylar, Güngen’in cezaevindeki sosyal dinamikleri nasıl yönettiğini ve kişisel tercihlerini nasıl sürdürdüğünü ortaya koyuyor.





