Şehir merkezine 46 kilometre mesafedeki Tek Tek Dağları Milli Parkı içinde yer alan Karahantepe’de, Kültür ve Turizm Bakanlığının “Geleceğe Miras” projesi kapsamında yürütülen kazılarda Neolitik döneme ışık tutacak yeni bulgulara ulaşılıyor. Çalışmalarda, ritüel alanı olduğu düşünülen mimari yapı ile insan figürlü bir heykel ortaya çıkarıldı.
Hayvan figürlerinden insan heykellerine geçiş
Kazı Başkanı Prof. Dr. Necmi Karul, Karahantepe’deki yerleşimin üç farklı evrede geliştiğini belirtti. İlk evrede yuvarlak planlı, ikinci evrede köşeleri yuvarlatılmış dörtgen, üçüncü evrede ise gerçek köşeli yapıların görüldüğünü ifade eden Karul, her dönemde hem konut hem de kamusal alanların bulunduğunu söyledi. Daha önce 2 metre 30 santimetrelik heykelin bulunduğu alandaki yeni kazılarda da eşsiz buluntularla karşılaşıldığını aktardı.
“Amfi tiyatro gibi bir mimari düzenleme”

Karul, kazılarda ana kaya seviyesine kadar ulaşıldığını belirterek şu bilgileri paylaştı:
“Yaklaşık 17 metre çapındaki bu yapının duvarlarına yerleştirilmiş insan başları ile zeminde oturur vaziyette insan heykelleri bulundu. Bu buluntular, hayvan sembolizmasının ağırlıkta olduğu dönemden insan sembolizmasının öne çıktığı döneme geçişi göstermesi açısından önemli. Yapının odak noktasındaki heykelin karşısında üç basamaklı, geniş sekiler yer alıyor. Bu çok katmanlı düzenleme, burada gruplar halinde insanların oturmuş olabileceğini düşündürüyor. Adeta bir odeon ya da amfi tiyatro tasarımını anımsatıyor.”
Yerleşik yaşamın izleri belirginleşiyor
Alan restorasyonunun tamamlanması ve dikilitaşların ayağa kaldırılmasıyla yapının çok daha net görülebileceğini belirten Karul, kazılardan elde edilen bulguların Neolitik dönemde sosyal yaşamın nasıl şekillendiğine dair yeni ipuçları sunduğunu ifade etti.
“İnsanların bir araya gelmesi için inşa edilmiş olabilir”
Buluntuların çok sayıda insanın bir arada bulunduğu alanları işaret ettiğini söyleyen Karul, yapıların işlevine ilişkin şunları aktardı:
“Bu yapıların yalnızca birer tapınak olduğunu düşünmüyoruz. Yerleşik yaşamla birlikte ortaya çıkan topluluk bilinci ve birlikte yaşama ihtiyacını destekleyen mekânlar olarak inşa edilmiş olabilirler. Daha sonraki dönemlerde devam eden amfi tiyatro ve odeon tasarımlarına benzer özellikler göstermesi de bu anlayışla ilişkilendirilebilir.”





