Son Mühür- Marmaris’te koruma alanı statüsündeki bölgeyi yapılaşmaya açacak imar planına tepkiler dinmiyor. Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından hazırlanan imar planının ekosisteme zarar vereceği belirtilirken bölgenin “orman alanı” kapsamında olduğuna dikkat çekilerek itiraz edildi. Dilekçede “Söz konusu alan aynı zamanda yangına hassas orman ekosistemi içinde yer almaktadır ve önerilen plan doğrultusunda oluşacak turizm baskısıyla yangına daha da hassas hâle gelecektir” denildi.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından hazırlanan ve 12 Eylül 2025 tarihinde askıya çıkarılan Marmaris Çamlı Mahallesi İncekum 1/5000 ve 1/1000 ölçekli İmar Planı’na ilişkin itiraz süresi 12 Ekim 2025 tarihinde dolacak.
Bölgedeki çevre örgütleri ve yurttaşlar, planın doğal ve kültürel değerleri tehdit ettiğini belirterek iptalini talep etti.
Plan hiyerarşisine aykırı
Hazırlanan planının koruma alanı statüsündeki bölgeyi yapılaşmaya açacağı ve ekosisteme zarar vereceği vurgulanırken, çevre örgütleri ve yurttaşlar Bakanlığa yazılı olarak itiraz dilekçesi sundu.
İtiraz dilekçesinde, Gökova Özel Çevre Koruma Bölgesi (ÖÇKB) 1/25.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı’nın 2021 yılında yargı kararıyla iptal edildiği hatırlatıldı. Dilekçede, “Üst ölçekli plan iptal edildiği için mevcut imar planı planlama hiyerarşisine aykırıdır” denildi.
Gökova Özel Çevre Koruma Bölgesi (ÖÇKB) 1/25.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı’nın 2021 yılında yargı kararıyla iptal edildiği hatırlatılan dilekçede şu ifadeler yer aldı:
“Aydın-Denizli-Muğla 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planına göre planlama alanı; ‘orman alanı’, ‘Gökova Özel Çevre Koruma Bölgesi’, ‘Önemli Doğa Alanı’, ‘Nitelikli Doğal Sit Alanı’ ve ‘3. Derece Arkeolojik Sit Alanı’ lejantında kalmaktadır. Bölgenin 1/100.000 ölçekli planının hedefine göre, Uluslararası sözleşmelerle korunan alan olmasına rağmen, askıya çıkartılan imar planlarında bölge “konaklama ve günübirlik kullanım alanı” olarak planlanarak turizm ve rekreasyon faaliyetlerine açılmaktadır. Üst ölçekli planlarda öngörülen koruma statülerinin göz ardı edilmesi, doğrudan Mekânsal Planlar Yapım Yönetmeliği’nin, ‘Doğal, tarihi ve kültürel değerlerin koruma ve kullanma dengesinin sağlanması esastır’ ilkesine, yasalara aykırıdır.”

Turizm baskısı ve yangın riski endişesi
Planın, koruma statüsündeki alanı “konaklama ve günübirlik kullanım alanı” olarak tanımladığına dikkat çeken çevreciler, bunun ekolojik dengeyi bozacağını belirtti. Alanın yangına hassas orman ekosistemi içinde bulunduğu ve turizm faaliyetleriyle yangın riskinin artacağı ifade edildi.
Dilekçede, “Alan, sahip olduğu bu özellikler nedeni ile aynı zamanda Dünya Doğa Koruma Kurumu (IUCN) kriterlerine göre Önemli Doğa Alanı (ÖDA) olarak belirlenmiştir. Bölgenin ÖÇKB, ÖDA ve Nitelikli Doğa Koruma Alanı olma özellikleri dikkate alınmadan ‘konaklama ve günübirlik kullanım alanı’ önerisi yapılmıştır. Söz konusu alan aynı zamanda yangına hassas orman ekosistemi içinde yer almaktadır ve önerilen plan doğrultusunda oluşacak turizm baskısıyla yangına daha da hassas hale gelecektir. Hazırlanan plan, şehircilik ilkeleri (ekolojik değerlerin korunması, kamu yararının öncelenmesi, afet risklerinin azaltılması) ile bağdaşmamaktadır” denildi.
Arkeolojik sit alanları tehdit altında
Planlama alanında 3. Derece Arkeolojik Sit, 100 metre batısında ise 1. Derece Arkeolojik Sit alanı bulunduğu belirtildi. Planın insanlığın ortak mirası olan kültürel varlıkları tehdit ettiğini, bu nedenle planın kamu yararına uygun olmadığı vurgulanan dilekçede şu ifadeler yer aldı:
“Planlanan alanda, 3. Derece Arkeolojik Sit, 100 metre batısında ise 1. Derece Arkeolojik Sit alanı bulunmaktadır. Yoğun insan baskısı ve yapılaşmaya neden olacak olan bu plan, insanlığın ortak mirası olarak korunması gereken kültür varlıklarını tehdit etmektedir. Yapılan planlama bu nedenle de planlama esaslarına ve kamu yararına uygun değildir.”





