Son Mühür- İsveçli iklim aktivisti Greta Thunberg, Gazze'ye insani yardım ulaştırma girişiminin ardından İsrail tarafından uluslararası sularda ele geçirilen yüzlerce eylemciyle birlikte sınır dışı edilmesinin ardından Yunanistan'a ulaştı. Pazartesi günü Atina'ya ayak basan Thunberg ve diğer aktivistler, havaalanında kendilerini coşkuyla karşılayan büyük bir Filistin yanlısı kalabalıkla bir araya geldi. İsrail, Gazze Şeridi'ne uyguladığı deniz ablukasını kırmayı hedefleyen filoyu durdurarak gözaltına aldığı 479 kişiden 171'ini Pazartesi günü sınır dışı ettiğini ve böylece şu ana kadar sınır dışı edilenlerin toplam sayısının 341'e ulaştığını duyurdu.
Sınır dışı edilenler ve İsrail'in iddialara yanıtı
Yunanistan Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre, aralarında Thunberg'in de bulunduğu 161 aktivist Pazartesi günü uçaklarla Atina'ya getirildi. Bu kafilede 27 Yunan vatandaşı ve yaklaşık 20 farklı ülkenin vatandaşları bulunuyordu. Aktivistler, Gazze'deki 2,2 milyonluk nüfusun yaşadığı dramatik duruma dikkat çekmek ve hayati öneme sahip yardım malzemelerini ulaştırmak amacıyla bir dizi gemiyle bölgeye ulaşmayı amaçlamıştı. Zira Birleşmiş Milletler, nüfusun büyük çoğunluğunun yerinden edildiği Gazze'de yaygın açlık tehlikesine karşı uyarılar yapıyor. Ancak İsrail, Gazze'de soykırım yaptığı iddialarını kesin bir dille reddediyor ve açlık haberlerinin abartılı olduğunu savunuyor. İsrail hükümeti, filoyu Hamas'a fayda sağlamayı amaçlayan bir tanıtım gösterisi olarak nitelendirmişti.
Aktivistlerden ağır muamele şikayetleri ve Thunberg'in açıklamaları
Atina havaalanındaki kalabalığa hitap eden Greta Thunberg, İsrail'in askeri operasyonlarına atıfta bulunarak oldukça sert ifadeler kullandı. Thunberg, "Çok açık konuşayım: Bir soykırım yaşanıyor. Uluslararası sistemlerimiz Filistinlilere ihanet ediyor. En kötü savaş suçlarının işlenmesini bile engelleyemiyorlar" diyerek uluslararası toplumu eleştirdi. Aktivist, Küresel Sumud Filosu ile amaçlarının, hükümetler yasal yükümlülüklerini yerine getirmediğinde devreye girmek olduğunu dile getirdi.
Sınır dışı edilen İsviçreli ve İspanyol aktivistler de İsrail güçlerinin gözetiminde kaldıkları süre boyunca insanlık dışı muameleye maruz kaldıklarını ileri sürdüler. İsviçre'ye dönen bazı filo üyeleri uykusuzluk, gıda ve su eksikliği çektiklerini belirtirken, bazılarının dövüldüğü, tekmelendiği ve kafeslere kapatıldığı iddia edildi. İspanyol eylemciler de benzer şikayetlerde bulunarak, gözlerinin bağlandığını, ellerinin ve ayaklarının kelepçelendiğini ve hakarete uğradıklarını öne sürdüler. İsveçli aktivistler ise, Thunberg'in gözaltında itildiğini ve İsrail bayrağı taşımaya zorlandığını iddia ettiler.
İsrail Dışişleri Bakanlığı iddiaları kesinlikle reddetti
İsrail Dışişleri Bakanlığı ise bu iddiaları "tamamen yalan" olarak nitelendirdi. Bakanlık, tüm katılımcıların yasal haklarının korunduğunu ve herhangi bir şiddet olayının yalnızca Ketziot Hapishanesi'nde bir aktivistin kadın bir sağlık görevlisini ısırmasıyla sınırlı olduğunu belirtti. Dışişleri Bakanlığı sözcüsü, tüm tutuklulara su, yiyecek ve tuvalet imkanlarının sağlandığını, hukuki danışmanlık hizmetlerine erişimlerinin engellenmediğini ve yasal haklarının eksiksiz olarak korunduğunu ifade etti. İsviçre'nin Tel Aviv Büyükelçiliği de Pazar günü 10 İsviçre vatandaşını ziyaret ettiğini ve hepsinin "koşullar göz önüne alındığında nispeten iyi sağlık durumlarında" olduğunu bildirdi.
Tüm bu kötü muamele iddialarına rağmen, Atina'ya varışında konuşan Thunberg, "Hapishanedeki kötü muamele ve istismarlarımız hakkında çok uzun süre konuşabiliriz, inanın bana, ama hikaye bu değil" diyerek konunun odağını Gazze'deki duruma çekti. Aktivist, İsrail'in "soykırım ve kitlesel yıkımı soykırım niyetiyle daha da kötüleştirip tırmandırmaya devam etmesinin, gözlerimizin önünde bütün bir nüfusu yok etmeye çalışmasının" ve insani yardımların engellenerek uluslararası hukuku ihlal etmesinin asıl mesele olduğunu vurguladı. Filoda yer alan eski Barselona Belediye Başkanı Ada Colau da kötü muamelenin varlığını kabul etmekle birlikte, bunun Filistin halkının her gün çektiği acılarla kıyaslanamayacağını belirtti.





