Güvenlik ve Strateji Uzmanı Kemal Kamburoğlu, Son Mühür TV’de yayınlanan Sıcak Bakış programında Ayşegül Koç’un sorularını yanıtladı. Kemal Kamburoğlu, Orta Doğu'daki mevcut kriz ve jeopolitik gelişmeleri değerlendirirken, bölgenin karmaşık savaş dinamiklerine ve uluslararası güçlerin etkisine dikkat çekti. Kamburoğlu ayrıca, Türkiye'nin bu süreçte aklıselimle hareket etmesi gerektiğini ve arabulucu bir rol üstlenmesi gerektiğini belirtti.

“Üçüncü Dünya Savaşı’nın çıkması kolay değil”

Kamburoğlu, Amerika'nın Ortadoğu üzerindeki uzun vadeli stratejilerini ve projelerini vurgulayarak, “Üçüncü Dünya Savaşı kolay çıkacak bir şey değil” dedi. Kamburoğlu; “Çok önemli bir nokta var. Amerika'nın Ortadoğu üzerindeki yüzyıldır devam eden ve ilmek ilmek işlediği bir proje var. Bu herkesin bildiği bir Ortadoğu projesi. Aslında bu yeni bir şey değil, fakat insanlar bunun farkına biraz ileriki zamanlarda vardılar. Şöyle söyleyeyim, mesela 14 Mayıs 2016'da, yani bundan 8 yıl önce, New York Times'da bir makale yayınlanmıştı. Ben bunu birçok yerde dile getirmiştim. Makalenin yazarı Nick Danforth diye bir Amerikalıydı. Bu herhangi bir gazetede çıkan herhangi bir makale değildi. Çok önemli bir şeydi. Orada diyordu ki, Nick Danforth’un kim olduğu çok önemli; bu bir deniz kurmay albayı, aynı zamanda Amerikan Deniz Akademisi'nin başkanı, CIA'nin deniz baş stratejisti. Orada şöyle bir şey diyordu: “Başkan Wilson'ın çizdiği sınırlar olsaydı, Orta Doğu'da terör olmazdı.” Bu çok ilginç bir argüman. Yani terörün varlığını, Orta Doğu'daki sınırların yanlış çizilmiş olmasına bağlıyor. Ve bunun üzerinden hareket ediyor. Sonuçta da terörün ortadan kalkması için, Orta Doğu'daki sınırların 1918'deki istendiği şekle gelmesi gerektiğini söylüyor. Bu Amerika'nın 100 yıllık değişmeyen bir projesi; asla da değiştirilmesi, yani hiçbir başkana izin vermezler bunu değiştirmek için. Hatta internetten de bulabilirsiniz o makaleyi. O makalenin sonunda bir harita var. Türk insanı olarak tüylerimi diken diken eden, inanılmaz derecede rahatsız eden bir harita vardı. Makalede olduğu gibi bunun içinde sürekli ilmek ilmek bunları işlediler. İşlemeye de devam ediyorlar. Bakın bu çok önemli. İşlemeye de devam ediyorlar. Nitekim bizim hemen güneyimizde 40 yıldır mücadele ettiğimiz PKK ile mücadele sonucunda bile Suriye'nin güneyinde bir terör devleti kurmanın peşindeler. Yani bunu da ileri safhalara getirdiler. Tabii buna müsaade etmeyeceğiz biz de kendi gücümüz ölçüsünde” dedi.

"İsrail’in Filistin'de katliamı asla kabul edilemez"

Kamburoğlu, Orta Doğu'daki mevcut karışıklığı değerlendirirken, "Orta Doğu şu anda kaynayan bir kazan. Bu kazanın kaynaması Kasım Süleymani'nin öldürülmesiyle bir zirveye ulaştı. Şimdi arkasından Haniye'nin şehit edilmesi, bu ikinci bir zirve oldu" şeklinde konuştu. İran'ın bölgedeki çatışmaların vekalet savaşları şeklinde yürütüldüğünü belirten Kamburoğlu, "Devletler doğrudan karşı karşıya gelmiyorlar. Hizbullah, Hamas, diğer ÖSO ve PKK gibi aparatlar bu çatışmalarda kullanılıyor" dedi. İsrail’in Filistin'e yönelik saldırılarına sert bir tepki gösteren Kamburoğlu, "İsrail’in Filistin'de 40 bin insanı katletmesi asla kabul edilemez. Bu, insan olarak da vicdanen kabul edilemez. Savaş kurallarına tamamen aykırı bir davranış sergileniyor; çoluk çocuk demeden, hastane, okul demeden her tarafı vuruyorlar ve insanları katlediyorlar. Ancak İsrail ve emperyal güçler için Orta Doğu'daki insanların pek bir önemi yok" dedi. Bu durumun uluslararası politikada büyük bir sorun teşkil ettiğini belirten Kamburoğlu; "Sorun burada çıkıyor. Orta Doğu’daki insanların yaşamı, bazı güçler için çok da önemli görünmüyor" şeklinde konuştu.

"Rusya ve Çin savaş denklemine girerse…"

Kemal Kamburoğlu, İsrail’in savaş stratejilerinin uluslararası boyutlarına dikkat çekti. Kamburoğlu; “İsrail bunun için İngiltere'yi, Birleşik Krallığı ve Almanya'yı da bu savaşın içine çekmek istiyor. Çünkü nitekim İngiltere buna çok yakın. Almanya için aynı şeyi söyleyemem” dedi. Kamburoğlu, Rusya ve Çin’in uluslararası savaş dinamiklerinde nasıl bir rol oynayabileceğine dair öngörülerde bulundu. Kamburoğlu; "Eğer Rusya ve Çin denklemin içine girerse, bu durumun sonucunu kimse kestiremez. Savaş, filmlerdeki gibi bir bilgisayar oyunu değil; büyük bir yıkım getirir ve nereye kadar gideceğini sadece Yüce Allah bilir. Nükleer silah kullanımı olasılığı düşük. Çünkü bu silahlar tüm büyük güçlerde mevcut ve bir ülke kullanırsa diğeri de karşılık verebilir" ifadelerini kullandı.

“İran savaşı göze almaz”

İran’ın büyük çaplı bir savaşı göze alıp almayacağı hakkında da değerlendirmelerde bulunan Kamburoğlu, "İran’ın hava savunma sistemleri 60 yıllık sistemler ve bu nedenle büyük bir savaşı göze alamazlar" dedi. Amerikan iç politikasının savaş stratejileri üzerindeki etkileri hakkında da konuşan Kamburoğlu, "Amerika'da başkan sadece göstermeliktir. Amerikan müesses nizamı başkanın kararlarına her zaman izin vermeyebilir. Örneğin, Trump Suriye'den askerleri çekme kararı aldı ama Pentagon bunu gerçekleştirmedi. Trump, ortada kaldı ve askerleri çekemedi" dedi.

İsrail’in bölgesel hedefleri…

Kamburoğlu, tarihsel bir perspektifle İsrail’in bölgesel hedeflerine de değindi: "1980’lerde Ariel Sharon, Fırat ve Nil arasını kutsal topraklar olarak kabul eden Arz-ı Mevud’u hedef olarak belirlemişti. Bu harita, İsrail topraklarının Karadeniz’e kadar uzandığını gösteriyor. Haritanın bir ayağı Karadeniz’de, bir ayağı Akdeniz’de, bir ayağı Basra Körfezi’nde yer alıyor. Bu, İsrail’in hedeflediği toprakların kapsamını ortaya koyuyor” dedi.

 “Türkiye arabulucu tavır sergilemeli”

Kemal Kamburoğlu, savaşın insanlık için büyük bir tehdit olduğunu ve "Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün dediği gibi, savaş vatan toprağını koruma olmadıkça bir cinayettir" ifadelerini kullandı. Türkiye'nin bu süreçte aklıselimle hareket etmesi gerektiğine dikkat çeken Kamburoğlu; "Orta Doğu, kaynayan bir kazan gibi. Ancak aklıselim galip gelir. Türkiye, bu aklıselim ülkelerden biri olmak zorundadır çünkü komşularımız olan bölgelerde yaşanacak her şey Türkiye'yi doğrudan etkiler" dedi. Kamburoğlu, Orta Doğu’daki çatışmaların Türkiye’nin ekonomisini ve demografisini etkileyebileceğine vurgu yaptı. Kamburoğlu; "Türkiye'nin sınırlarına yakın bölgelerde yaşanacak gelişmeler, ülkemizin ekonomisini ve demografisini doğrudan etkileyecektir. Milli güç unsurları içinde demografik güç oldukça önemlidir. Demografik güç bir anda değişirse, ülke için büyük tehditler oluşturabilir" şeklinde konuştu. Türkiye'nin bu dönemde fevri hareketlerden kaçınması gerektiğini belirten Kamburoğlu; "Türkiye'nin aklı başında hareket edeceğini düşünüyorum. Fevri hareketlerden kaçınılmalı ve uyumlaştırıcı, arabulucu bir tavır sergilenmelidir" dedi.

Muhabir: Ayşegül Koç