Son Mühür/Sercan Engerek- Memur ve memur emeklisinin maaşlarının belirleneceği toplu iş sözleşmesi görüşmeleri kriz hâline geldi. Kamu işvereni durumundaki hükümet ile sendikalar arasında süren görüşmeler sonuçsuz kalırken memur ve memur emeklisi de iş durdurma eylemleriyle hak talep ediyor. Hükümet iş durdurma eyleminin olduğu gün sendikaların taleplerinden yarı yarıya düşük zam teklifi açıkladı. Müzakere süreci durma noktasına gelirken bundan sonraki süreçte ne olacağı merak ediliyor. Hükümetin sunduğu son teklife sendikaların itiraz ettiğini hatırlatan Prof. Dr. Aziz Çelik, “Bu teklife Memur-Sen dâhil hiç kimse imza atamaz. Dolayısıyla bu işin Hakem Kuruluna gideceğini düşünüyorum. Hükümet Hakem Kurulunda da süreci kendi zam önerisine çok yakın bir biçimde sonuçlandıracak” dedi. Memur emeklilerinin durumuna da dikkat çeken Çelik, aylıkların gerilemesindeki temel nedeni açıkladı.
Sosyal Güvenlik Kurumunun (SGK) verilerine göre, ülkede 3 milyon 654 bin 729 çalışan memur, 2 milyon 520 bin 709 da memur emeklisi var. Temmuz ayı itibarıyla aile yardımı ödeneği dâhil en düşük memur maaşı 50 bin 503 lira, en düşük memur emekli aylığı da 22 bin 671 lira seviyesinde. Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonunun (TÜRK-İŞ) Temmuz 2025 araştırmasına göre dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 26 bin 413, yoksulluk sınırı 86 bin 36, bekâr bir çalışanın aylık yaşama maliyeti de 33 bin 982 lira.
Milyonlarca memur ve memur emeklisini ilgilendiren toplu sözleşme sürecinde hükümet ilk zam teklifi 2026’nın ilk altı ayı için yüzde 10, ikinci altı için yüzde 6; 2027’nin ilk altı ayı için yüzde 4, ikinci altı ayı için yüzde 4 zam olarak sundu. Teklife itiraz eden memur sendikalarıyla 15 Ağustos’ta ikinci görüşme yapıldı ve bu görüşmede taban aylığa bin lira zam teklif edildi.
Türkiye Kamu Çalışanları Sendikaları Konfederasyonu (Türkiye Kamu-Sen) ile Memur Sendikaları Konfederasyonu (Memur-Sen) kararıyla İzmir, Ankara, İstanbul olmak üzere memurların iş durdurduğu 18 Ağustos’ta hükümet son zam teklifini paylaştı. 2026 için ilk altı ay yüzde 11, ikinci altı ay için yüzde 7, 2027 için ilk altı ay yüzde 4, ikinci altı ay için yüzde dört artış teklif edildi. Ayrıca 15 Ağustos’ta verilen 1000 lira taban aylığı artış teklifi yinelendi.
Kocaeli Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi, Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü’nde Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aziz Çelik ile hükümet ile sendikalar, memur ve memur emeklisi arasında kriz hâline gelen süreci konuştuk.

“Tarafların Hakem Kuruluna gideceğini düşünüyorum”
Hükümetin birer puanlık artış dışında somut bir öneride bulunmadığını vurgulayan Çelik, hükümetin mevcut pozisyonda ısrarcı olduğunu söyledi. Çelik, hükümetin ilk altı ay yüzde 11, ikinci altı ay için yüzde 7 olarak sunduğu teklifin yıllık 18-19 puana karşılık geldiğini belirterek Memur-Sen’in teklifini hatırlattı.
Memur-Sen, 2026 yılı için 10 bin lira taban aylığa zam, yüzde 10 refah payı ile ilk altı ay için yüzde 25 oransal zam verilmesini talep etmişti. 2027 yılı için ise taban aylığa 7 bin 500 lira zam yapılması ve ilk altı ay için 20, ikinci altı ay için yüzde 15 zam istenmişti. Böylece 2026 için yüzde 88, 2027 için yüzde 47 oranında zam talep edilmişti. Peki hükümetten üçüncü teklif gelecek mi?
Aziz Çelik’e göre hükümetin böyle bir niyeti yok. “Müzakere sürecinin sürdürmek isteselerdi zaten müzakere edilebilecek bir teklif sunarlardı” diyen Çelik, hükümetin yeni bir teklif vermeyeceği görüşünde.
Son teklife Memur-Sen dâhil hiç kimsenin imza atamayacağına işaret eden Çelik, “Bu hükümetin 2026 için öngördüğü enflasyon hedefiyle paralel bir durum. Hükümetin teklifiyle Memur-Sen’in talebi arasında büyük bir uçurum var. Dolayısıyla ortada müzakere edilecek bir teklif olmadığı için Memur-Sen’in de imzalamaya cesaret edebileceği bir teklif değil bu. Toplu iş sözleşmesi sürecinin Hakem Kuruluna gideceğini düşünüyorum. Hakem Kurulu da Cumhurbaşkanı’nın atadıklarından oluşan bir Kurul. Hükümet de süreci Hakem Kurulunda kendi önerisine çok yakın bir biçimde sonuçlandırmak istiyor” ifadelerini kullandı.
“Memurlar enflasyona ezdiriliyor”
Çelik, toplu iş sözleşmesinde hükümetin sunduğu zam teklifinin mevcut enflasyona göre değil, yıl sonu beklenen enflasyona göre olduğunu vurguladı. Merkez Bankası, 2025 için enflasyon tahmini yüzde 24, 2026 sonu için yüzde 12, 2027 sonu için ise yüzde 8 olarak açıklamıştı.
Asgari ücret belirlenirken temel alınan yıl sonu enflasyon beklentisinin şimdi de memur maaşları ve memur emeklisi aylıkları belirlenirken uygulandığını belirten Çelik, “Hükümetin ya da Merkez Bankası’nın hedeflediği enflasyona göre zam yapılacak. Yaşanan ya da hissedilen enflasyon dikkate alınmayacak. Bunun da Türkçesi asgari ücretlilerin olduğu gibi memur ve memur emeklilerinin de enflasyon ezdirilmesi anlamına gelecek” dedi.

“Hükümet Memur Sen’i dahi eylem yapacak noktaya getirdi”
Prof. Dr. Aziz Çelik, yürütülen toplu sözleşme sürecinde yetkili Memur-Sen’in “mahcup bir kamu sendikası” olarak tanımladı. Memur-Sen’in devletin desteğiyle üye topladığı için “hükümetin arka bahçesi olarak görüldüğünü” belirten Çelik, önceki gün memurların iş bırakma eylemini hatırlattı.
Aralarında Memur-Sen, Kamu-Sen, Birleşik Kamu-İş, KESK, BASK, DMK, Hak-Sen, Yurt-Sen ve Asim-Sen’in de olduğu bütün kamu görevlileri konfederasyonları ve sendikaları hükümetin sefalet maaşı teklifi dayatmasına karşı İzmir, İstanbul ve Ankara başta olmak üzere 18 Ağustos’ta iş bırakmıştı.
Çelik, kamu işvereni olarak hükümetin zam teklifinin Memur Sen’i dahi eylem yapacak noktaya getirmesinin önemli olduğuna dikkat çekti. “Hükümet akşam zammı açıklarken bu eylemleri dikkate almadı” yorumunu yapan Çelik, “Ortada o kadar ciddi bir durum var ki o yüzden Memur-Sen de görünmek zorunda kaldı. Çok uzun zamandır böyle bir protesto eşliğinde iş durdurma gibi eylemler yapmamışlardı. Tabii Memur-Sen’in üye sayısıyla karşılaştırıldığında büyük bir direniş değil ama şimdiye kadar yaptığı eylemler içinde en kalabalık eylemlerden biri oldu. Bu yeter mi? Hükümet akşam zammı açıklarken bu eylemleri dikkate almadığı mesajını verdi. Bir puanlık artış bu anlama geliyor. Demek ki yeterince güçlü ve etkili eylemler olmamış” diye konuştu.
“Ekonomi politikasını eleştirmeden hak savunusu yapamazsınız”
Çelik, Memur-Sen’i “hükümeti hedefe koymamakla” eleştirdi. “En son da ‘Bu işten bakanlar sorumlu ama Cumhurbaşkanı’nın dediğini yapmıyorlar’ gibi bir noktaya geldi” diyen Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Memur-Sen, bir yandan hükümeti eleştirmekten kaçınıyor. Öbür yandan üyelerinin haklarını savunmaya çalışıyor. Bu ikisi aynı anda mümkün değil tabii. Hükümetin ekonomi politikasını eleştirmeden hak savunusu yapamazsınız. Sonuç şöyle olacak: ‘Biz itiraz ettik. Eylem de yaptık ama sonuç alamadık. Hakem Kurulu da böyle yaptı’ diyecekler. Yine hükümeti hedefe koymayacaklar.”

Memur emeklilerinin durumu vahim: Maaş bağlanma oranı yüzde 40’a düştü
Türkiye’de SGK’nin verilerine göre 2 milyon 520 bin 709 da memur emeklisi bulunuyor. En düşük emekli memur aylığı da 22 bin 671 lira seviyesinde. Prof. Dr. Aziz Çelik, son yıllarda ekonomik krizle birlikte memur emeklilerinin en fazla gelir ve hak kaybına uğrayan kesim olduğunu söyledi. Çelik, bunun nedenlerini de emekli aylığı bağlanma oranlarında yapılan düşüş diye açıkladı.
Memurlara verilen 18 bin lira ilave ödemenin maaş hesaplanmasında dikkate alınmadığına dikkat çeken Çelik, “Memurların emekli aylığı bağlama oranı üç yıl önce yüzde 80 düzeyindeydi. Yani bir memur emekli olduğunda maaşının yüzde 75-80’ini alabiliyordu. Şu anda bu oran yüzde 40’a geriledi. Bir memur emekli olduğunda çalışırken aldığı maaşın yüzde 40’ını maaş olarak alabiliyor. Tüm bunları topladığımız zaman memur emeklileri en çok hak kaybına uğrayan kesim. Memur emeklilerinin durumu ciddi olarak kötü” dedi.





