8 Mart dünya Kadınlar Günü bizim için çok büyük önemi var. Ulu Önder, Kurtuluş Savaşı Destanı’nın yaratıcısı Mustafa Kemal Atatürk, emperyalistlere karşı savaşı kadınların büyük özverisi ve mücadelesi ile kazanmıştır. Dünya Şairi Nazım Hikmet’in Kurtuluşu betimleyen “Kadınlarımız” şiirinde unutulmaz şu dizelere yer vermişti.,

Ve kadınlar
birbirlerinden gizleyerek
bakıyorlardı ayın altında
geçmiş kafilelerden kalan öküz ve tekerlek ölülerine.
Ve kadınlar
bizim
kadınlarımız:
korkunç ve mübarek elleri
ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle
anamız, avradımız, yarimiz
ve sanki hiç yaşanmamış gibi ölen
ve soframızdaki yeri
öküzümüzden sonra gelen
ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız
ve ekinde, tütünde, odunda ve pazardaki
ve kara sabana koşulan ve ağıllarda
ışıltısında yere saplı bıçakların
oynak, ağır kalçaları ve zilleriyle bizim olan
kadınlar,
bizim kadınlarımız…

Şimdi hayatımızın her alanında en başarılı kişilere baktığımızda kadınlarımızı görüyoruz. Basın mesleğinde bunun en yakın tanıklarından birisiyim. Tıpta, teknik alanlarda, ekonomik hayatta, sporda, sanatta, hukukta inanılmaz başarılara imza atan kadınlarımız hep gururumuz oldu. İlk kadın pilotumuz, ilk kadın ortodontistimiz bu toplumun yüz akları olarak tarihe geçti.

Savaş dediğinizde cephede, üretim dediğinizde sahada olan kadınlarımız Cumhuriyet değerlerimiz gündeme geldiğinde en ön saflarda yer alıyor.

Lakin, narin yapılarıyla zaman zaman şiddete uğradıklarında kadınlarımızı koruyamama duygusu bizi adeta kemiriyor.  İşte 8 Mart’ın bu noktada çok önemli bir ödevi var bize. Yasalarımızın bile korumadığı, koruyamadığı bir dönemi ibretle izliyoruz. Siyasi iktidarın önce imza atıp sonra imzasını çektiği İstanbul Sözleşmesi ayıbının giderilmesi gerekmektedir. Avrupa Konseyi tarafından hazırlanan, 45 ülke ve AB tarafından imzalanan, kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddeti önleme ve bununla mücadelede temel standartları ve devletlerin bu konudaki yükümlülüklerini belirleyen uluslararası sözleşmesi olan İstanbul Sözleşmesinden çekilmememiz gerekmektedir.

Bu yönde Danıştay  Cumhuriyet  Başsavcılığı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın imzasıyla İstanbul Sözleşmesi'nden çıkarılmasına ilişkin kararın iptali istemiyle açılan davada mütalaasını verdi. İstanbul Sözleşmesi'nin feshedilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirten Başsavcılık, sözleşmeden ancak TBMM'de kabul edilecek yeni bir yasayla çıkılabileceğini kaydetti. Danıştay Başsavcılığı, "Kanun hükmünde sayılan ve usulüne göre yürürlüğe girmiş temel hak ve özgürlüklerle ilgili İstanbul Sözleşmesi korunmalıdır" dedi.

İşte konunun özeti bu. Bu görüşün dikkate alınması mağdur kadınlar için kaçınılmazdır.