Sekiz yıl önce, İzmir’de bir evin penceresinden düşen Feride Sıla Özcan, büyük bir travma geçirdi. Kaza sonrası ağır yaralanan Feride, yoğun bakımda 89 gün boyunca hayatta kalma mücadelesi verdi.
Beyin hasarı nedeniyle hareket edemeyen ve konuşamayan Feride, fiziksel tedavi ile yavaşça iyileşmeye başladı. Ailesi, kızlarının tedavisine odaklanarak tüm imkanlarını seferber etti.
Fiziksel tedaviyle iyileşme adımları
Feride, tedavi sürecinde ilk başta beslenemiyor ve bağımsız adım atamıyordu. Ancak, devam eden fiziksel terapi ve dil terapisi ile adım atmaya başladı.
Başak Özcan, kızının iyileşme sürecinde her adımda umutlarını güçlendirerek, tedavi sürecini desteklemek için yeni yollar aradı. Bu dönemde, ailesi olarak evde eğitimlere de katkıda bulundular.

Dokuma sanatıyla kızına destek olma çabası
Başak Özcan, kızının tedavisine destek olmak için yeni bir yol arayışına girdi. Kemalpaşa’ya taşındıktan sonra, yerel kültür derneği aracılığıyla başladığı dokuma kursuna katıldı.
Kurs sayesinde hem rahatlama imkanı bulan Özcan, öğrendiği dokuma sanatını eserler haline getirerek satmaya başladı. Bu eserlerin satış gelirini, kızının tedavisine katkı olarak kullanmayı planlıyor. Başak Özcan, "Umutsuzluğa kapılmıyoruz. Kızımın tedavisine destek olabileceğimi düşünüyorum." diyor.

Bir anne olarak duygusal bağ
Kemalpaşa Halk Eğitim Merkezi'ndeki kurs öğretmeni Cemile Çoban, Başak Özcan’ın sürecine duygu dolu bir katkı sunduğunu belirtiyor. "Başak Hanım, başlangıçta küçük bir bayrak dokudu, ancak bu süreç onu çok mutlu etti. Bir anne olarak ona yardımcı olabilmek için projeler oluşturmak istedim." diyen Çoban, sanatın şifalandırıcı gücünü vurguluyor.
İlmek ilmek işledikleri eserlerle, Feride’ye umut olmaya çalıştıklarını ifade ediyor.
Eserlerin geliri tedaviye katkı sağlayacak
Başak Özcan’ın dokuma sanatında ürettiği eserler, yalnızca kişisel bir terapiden daha fazlasını sunuyor. Eserler, düzenlenen sergilerde satışa sunulacak ve elde edilen gelir, Feride'nin tedavisinde kullanılacak. Çoban, bu eserlerin her birinin başlı başına bir umut taşıdığını, "İlmek ilmek hayata dokuyoruz." diyerek anlatıyor.





