Dokuz Eylül Üniversitesi'nden (DEÜ) Hidrojeoloji Uzmanı Prof. Dr. Celalettin Şimşek, Türkiye'nin ciddi bir kuraklık tehdidi altında olduğunu ve acil önlemler alınması gerektiğini vurguladı. Uzman, 2070 yılına kadar sıcaklıkların 4 derece artmasının beklendiğini ve bu durumun su kaynakları üzerinde yıkıcı etkiler yaratacağını belirtti.

Kuruyan göller ve artan sıcaklık tehlikesi
Prof. Dr. Celalettin Şimşek, dünya genelinde iklim değişikliğinin neden olduğu aşırı hava olaylarına dikkat çekti. Türkiye'nin kuzey bölgelerinde aşırı yağışlar görülürken, güney bölgelerde ise ciddi bir kuraklıkla mücadele edildiğini söyledi. Yapılan bilimsel analizlere göre, 2040'a kadar ortalama sıcaklıkta 2 derece, 2070'e kadar ise 4 derece artış öngörülüyor. Bu sıcaklık artışının en fazla hissedileceği bölgelerin ise Marmara, Ege ve Akdeniz olacağı tahmin ediliyor. Bu durumun, açık yüzey barajlarda suyun hızla buharlaşmasına ve hızla tükenmesine yol açacağı belirtildi. Prof. Dr. Şimşek, Türkiye'deki 240 gölden 186'sının kuruduğunu, bu durumun göl ekosistemini ve genel su kaynaklarını büyük bir baskı altına aldığını ifade etti.

Su kaynaklarının yönetimi için acil eylem planı
Prof. Dr. Şimşek, 2040'lı yıllarda Türkiye'nin su kıtlığı çeken ülkeler arasına girebileceği uyarısında bulunarak, mevcut su varlıklarının korunması için kapsamlı önlemler alınması gerektiğini savundu. Bu önlemlerin başında, arıtılmış atık suların (gri su) tarımsal sulamada kullanılması geliyor. Özellikle İzmir'de her yıl denize deşarj edilen 400-450 milyon metreküp atık suyun arıtılarak Gediz Havzası gibi tarım alanlarında kullanılması durumunda, yer altı suyu üzerindeki baskının önemli ölçüde azalacağını ve içme suyu kaynaklarının daha verimli kullanılabileceğini belirtti. Ülkemizdeki suyun yüzde 75'inin sulama amacıyla tüketildiğini de sözlerine ekledi.

Teknolojik çözümler ve devlet politikaları önerisi
Yer altı sularının giderek azaldığına dikkat çeken Prof. Dr. Şimşek, Bakırçay, Büyükmenderes ve Küçükmenderes gibi önemli tarım havzalarında barajlardaki su seviyesinin düşmesiyle birlikte su ihtiyacının yer altından karşılandığını, bu durumun 400-500 metre derinliğinde sondajları bile verimsiz hale getirdiğini belirtti. Yüzey barajları yerine, buharlaşmanın minimize edildiği yer altı barajlarına yönelinmesi gerektiğini vurgulayan uzman, yapay besleme sistemleriyle yer altı sularının miktarının artırılmasının önemine değindi.

Prof. Dr. Şimşek ayrıca, sulamada sensörlü sistemlerin kullanılmasını önererek, bitkilerin suya ihtiyaç duyduğu anlarda otomatik olarak baraj kapaklarının açılıp su verilmesi gerektiğini, böylece suyun daha uzun süre verimli kullanılabileceğini anlattı. İçme suyu sağlayan akiferlerin korunması için kaçak kuyuların önlenmesi gerektiğini ve yasal düzenlemelerle bu duruma son verilmesi gerektiğini söyledi. Son olarak, su kaynaklarının tek elden yönetilmesi, stratejik planlamaların yapılması ve bu konunun önemine binaen bir Su Güvenliği Bakanlığı kurulması gerektiğini savundu.





