Son Mühür/Sercan Engerek- İzmir’in Uzundere mevkiinde uzun yıllardan beri tartışmalara konu olan konut projesine Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) “olumlu kararı” verdi. Önceki yıllarda birçok dava açılan konut ve ticaret merkezlerinin yapılmasını öngören projenin imar planıyla ilgili ilk tepki ise Harmanyeri Kentsel Dönüşüm Koruma Derneği tarafından geldi. Harmanyeri Kentsel Dönüşüm Koruma Derneğinin Başkanı Süleyman Gür, 2017’de proje nedeniyle Uzundere köyünde birçok parselin Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ) tarafından devralındığını hatırlatarak “Proje yıllar önce devralınan evlerin bitişiğinde yapılacak. İdare alt gelir gruplarına Uzundere’de konut yapacağını söylüyor. Tamam, yapsın. Madem bu kadar alt gelir gruplarını düşünüyorsun burada yaşayan vatandaşlara dönük bir girişiminiz neden yok? 32 eve dair bir planınız neden yok?” diye tepki gösterdi.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı İzmir’in Karabağlar ilçesine bağlı resmi kayıtlara göre 4 bin 33 nüfuslu Uzundere köyünde yapılması planlanan 2 milyar 182 milyon liralık konut projesinin ÇED kararını yayımladı.
TOKİ tarafından gerçekleştirilecek proje kapsamında 750 hak sahibi için iki artı bir, üç artı bir modelinde 786 konut, altyapı ve çevre düzenlemesi yapılması planlanıyor. Ayrıca iki ticaret merkezi, bir cami ve 11 adet su deposu bloku inşa edilecek.
Toplam 142 bin 851 metrekare büyüklüğünde alanı kapsayan proje önceki yıllarda yöre halkı ve yerel yönetim ile hükümeti karşı karşıya getirdi. TOKİ tarafından daha önce üniversite ve konut alanı olarak planlanmış olan alanda uygulanacak proje için açılan ihale Karabağlar Belediyesinin alanın tamamının üniversiteye tahsisi için yargı yoluna başvurmasıyla iptal edildi.

“Gecekondu yapmadık, koruduk”
300 yıllık bir köy olan mahalle statüsündeki Uzundere köyünde uzun yıllar tarım yapıldı. TOKİ’nin konut projesi köyün üst tarafında yer alıyor. Harmanyeri Kentsel Dönüşüm Koruma Derneği, meslek odaları şehir merkezi ile orman arasında yeşil koridor olan köyün yanında yapılacak konut projesine ilişkin imar planının iptali için dava açtı. Davalar halkın ve doğanın yararına sonuçlanırken yeniden imar planı hazırlandı.
Yeni plana birtakım çekinceleri olmakla birlikte onay veren Harmanyeri Kentsel Dönüşüm Koruma Derneğinin Başkanı Süleyman Gür, “Burada yıllarca köylüler orman ve ağaçlandırılacak alan olarak bilinen alanda yapılaşmaya gitmedi. Buranın devlet tasarrufu altında kalması konusunda hassasiyet gösterdik. Ayrıca başkalarının da bu alanları işgal etmesini engelledik. Uzundere, İzmir’in orta yerinde 1990’larda bitirilen çevre yolunun yanında bir köy. Hazineye ait bu arazilerin kalmış olması, köylülerin yıllarca gösterdiği irade sayesindedir” dedi.

32 evin belirsizliği ne olacak?
“Mevzuatta bellidir: Hazineye ait arazilerin satışı üzerinde yaşayan vatandaşlara yapılır” diyen Gür, süreci şöyle anlattı:
“Bu alan 2017 yılına kadar hazinenindi. Hazine burada 37 parselin tamamını TOKİ’ye devrederken üzerinde hak sahibi olup yıllardır yaşayan evleri göz ardı etti. Yedisi çok büyük parseller. Biri Demokrasi Üniversitesi’ne diğeri de yine TOKİ’ye ait. Diğer dört parsel de satışa çıkarıldı. Diğer 32 parsel ise köylülerin yaşadığı evler var. Hazine çok aceleci davrandı. Hazine bu evlerde oturan insanlara parsellerin satışını yapabilirdi. Bunu yapmaması büyük hata oldu.”
Harmanyeri Kentsel Dönüşüm Koruma Derneğinin Başkanı Süleyman Gür, 32 evin proje alanının bitişiğinde olduğuna dikkat çekti. 2017’den beri sorunun çözülemediğini söyleyen Gür, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile TOKİ’ye “Tamam, 750 hak sahibi gariban gelip proje alanındaki evlere yerleşsin. 2017’de devraldığınız 32 parselle ilgili ne yapmayı planlıyorsunuz? Buradaki insanların hakkı ne olacak? Tek bir vatandaş burada mülksüz kalıp mağdur olacaksa alt gelir grupları için yaptığınız konutların ne anlamı kalıyor?” diye sordu.

“Güvenlik riski nedeniyle kimse tarlasına gidemiyor”
Yıllardır tarım yapılan Uzundere köyünde zamanla artan hurdacılar, atık yakma, taş kırma, çöp ayrıştırma işletmeleri tarımı sekteye uğrattı.
Tarım üretimini tehdit eden kaçak işletmelere idareler eliyle yol verildiği için köylünün istese de tarım yapamadığını belirten Gür, “Eskiden insanlar rahatlıkla tarlasına gidebiliyordu. Şimdi bu kadar kaçak işletme var. Güvenlik riski nedeniyle kimse tarlasına gidemiyor. Tarımsal faaliyetler yok edildi. Bu işletmeler kaçak olduğu için gerekli başvuruları yaptık. Tamamıyla ilgili yıkım kararı var elimizde ama mühürlerini kırıp devam ediyorlar. İdare, belediyeler bunlara göz yumuyor” ifadelerini kullandı.





