Son Mühür / Merve Turan - İzmir Büyükşehir Belediyesi Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanlığı Engelli Çalışmaları Şube Müdürlüğü'nde görevli Türk İşaret Dili Eğitmeni ve Yeminli Çevirmenler Özlem Özer ve Melek Uslular, hem mesleklerine olan tutkuları hem de hayat öyküleriyle dikkat çekti. 

Günlük yaşamlarında yoğun bir tempoyla çalışan ve elleri ile mimiklerini etkin bir şekilde kullanarak birer "aktarıcı" rolünü üstlenen çevirmenler, 3 Mart Dünya Kulak ve İşitme Günü öncesinde iş ve sosyal hayatlarında duyanlar ile duymayanlar arasında nasıl bir köprü işlevi gördüklerini paylaştı.

Ebeveynleri sağır olduğu için doğdukları andan itibaren ilk duydukları dilin Türk İşaret Dili olduğunu belirten Özer ve Uslular, İzmir Büyükşehir Belediyesi aracılığıyla sağırların sesi olabilmekten büyük gurur duyduklarını ifade etti.

“Çok farklı bir sorumluluk”işaret dili çevirmeni

Özlem Özer, anne ve babasının sesle tanışmamış ve sesi nasıl kullanacaklarını bilmeyen sağır bireyler olduğunu, dolayısıyla onların ana dilinin de Türk İşaret Dili olduğunu vurguladı. 

Özlem Özer, “Doğduğumuz andan itibaren ilk karşılaştığımız dili ana dil olarak kabul ettiğimiz için benim de ana dilim işaret dili. Okul öncesi eğitimi alana kadar hep işaret dili ile iletişimimi sürdürdüm” diye konuştu.

Çocuk gelişimi alanında üniversite eğitimini tamamlayan Özer, işaret diline olan ilgisini profesyonel yaşantısına taşıma konusunda farkındalığının zamanla geliştiğini belirtti. 

Özlem Özer, “Mezun olduktan sonra çocuk gelişimi alanında bir süre çalıştım. Daha sonra işaret dili ile ilgili kendimi geliştirmek istedim. 

Çünkü dili bilmekle çevirmenlik yapmak aynı şey değil. Sosyal çevrende bu dili kullanmak ile hiç tanımadığın bir insanın söylediklerini hiç tanımadığın bir insana aktarmak çok farklı bir sorumluluk. Bu konuyla ilgili eğitimlerimi tamamladım ve İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde işaret dili çevirmeni olarak işe başladım” dedi.

“Nefesin yeri bile işaret dilinde çok önemli”işaret dili çevirmenleri

İki farklı kültürün olduğunu, biri duyanlar, diğeri ise duymayanlar olan bu dünyada kendilerinin o iki kültür arasında bir köprü işlevi gördüklerini söyleyen Özlem Özer, “Biz o iki farklı kültür arasında köprü oluyoruz. Ben kendimi sağır kültürüne çok yakın hissediyorum. 

Sosyal hayatımda sağır ve işitme engelli arkadaşlarımla tamamen işaret dili ile iletişim kuruyorum. Tercih ettiğim dil kesinlikle Türk İşaret Dili. Mümkün olsa 7 gün 24 saat sadece işaret dili kullanabilirim. Bunu yaparken sadece ellerimizi kullanmıyoruz. 

Jest ve mimikler, eller, aldığımız nefesin yeri bile işaret dilinde çok önemli. Sadece ellerimi kullansam ve yüzümde sürekli aynı ifade olsa iki ya da ikiden fazla farklı anlam çıkabilir. Jestler, mimikler, beden dili; hepsi birbirini tamamlıyor” diye konuştu

“Hemen hemen her platformda yer alıyoruz”3 Mart Dünya Kulak ve İşitme Günü

İzmir Büyükşehir Belediyesi bünyesinde farklı alanlarda işaret dili çevirisi yaptıklarını belirten Melek Uslular, “İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız Dr. Cemil Tugay’ın dahil olduğu hemen hemen her etkinlikte ve meclis toplantılarında işaret dili çevirmenliği yapmanın yanı sıra sağırlara yönelik kurslarda, Destekli İstihdam Ofisi’nde, adalete ve sağlık eğitimlerine erişim gibi konularda elimizden geldiğince sağır ve işitme engelli vatandaşlara yardımcı oluyoruz. 

Biz böyle bir çalışmayı İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde sürdürdüğümüz için gurur duyuyoruz. Sivil toplum kuruluşları ile iş birliği çerçevesinde hemen hemen her platformda yer alıyoruz. 

Örneğin meclisi canlı yayından izleyecekleri zaman sağ alt köşede bizi gördüklerinde bunu çok daha erişilebilir buluyorlar” dedi.

“Bizim gibi kişilere CODA deniyor”Özlem Özer ve Melek Uslular

Anne ve babasının sağır olduğunu ama kendisinin işitme engeli bulunmadığını söyleyen Melek Uslular, “Sağır ebeveyni olup çift kültürle büyüyen bizim gibi kişilere CODA (Children of Deaf Adults) deniyor.

İşaret dili kursları günümüzde mevcut ancak sağırlar daha hızlı ve anlaşılabilir düzeyde iletişim sağlayabildikleri için bizim gibi CODA’larla iletişim kurmaktan ayrı bir keyif alıyorlar. Neticede bambaşka bir dil olduğu için zorlu ve yorucu bir yol diyebilirim. 

Ben sağır anne ve babanın çocuğuyum. 3 yaşında işaret dilini öğrendim, 8 yaşında işaret dilini çevirmenlik boyutuna taşıdım. 

İhtiyaç duyulacak her alanda aileme ve çevreme çevirmenlik yaptım. Mesleki olarak da 18. yılımdayım. Erişilebilirlik açısından onlara ses olabildiğim için gururluyum.

Muhabir: MERVE TURAN