İzmir’in Selçuk ilçesinde Alaman Dağı’nın 300 metre yüksekliğinde yer alan Keçi Kalesi, Helenistik dönemden itibaren tarih sahnesinde önemli bir rol üstlendi. Antik Sardes yolunu kontrol eden stratejik konumuyla öne çıkan kale, yüzyıllar boyunca gözetleme ve savunma amacıyla kullanıldı.

Gözetleme Noktasından Kızılhisar’a

Keçi Kalesi, konumu nedeniyle Menderes Ovası’na hâkim bir yapıya sahip. Bu özelliği sayesinde bölgeyi kontrol altında tutan kale, aynı zamanda “Kızılhisar” ismiyle de anılıyor. Roma, Bizans ve Selçuklular döneminde de kullanılan kale, askeri amaçların yanı sıra çevreyi denetleyen bir gözlem merkezi olarak işlev gördü.

Mimari Özellikleri

Kalenin inşasında kesme taş, moloz taş ve tuğla malzeme kullanıldı. Bizans döneminde kireç harcıyla güçlendirilen surlar, yapının dayanıklılığını artırdı. Kale, iç ve dış olmak üzere iki bölümden oluşuyor. Giriş kapısının her iki yanında dikdörtgen planlı kuleler yer alırken, iç kaledeki depo alanları kalenin uzun süreli savunmaya hazırlandığını gösteriyor.

Tarihçesi Kesin Değil

Keçi Kalesi’nde herhangi bir yazıt ya da süsleme bulunmaması nedeniyle yapım tarihi kesin olarak bilinmiyor. Ancak mimari benzerliklere bakıldığında kalenin, 13. yüzyılda Laskarisler döneminde inşa edildiği değerlendiriliyor.

Zorlu Ama Keyifli Bir Yolculuk

Kaleye ulaşmak isteyenler için en kolay rota kuzey yönünden geçen patika. Orta Çağ’dan kalma kireçtaşı bloklarla döşeli bu yol, yaklaşık bir saatlik bir yürüyüşle ziyaretçileri kaleye ulaştırıyor. Yol üzerinde yer alan Helenistik dönem sarnıcı ise, bölgedeki su ihtiyacını karşılamak için yapılmış dikkat çekici bir yapı.

Ulaşım Seçenekleri

Özel araçla: İzmir merkezden E87 ve O-31 güzergâhı üzerinden Belevi bağlantısına ulaşarak kaleye varılabiliyor. Bu rotada ücretli geçişler mevcut.

Toplu taşıma ile: İZBAN hattıyla Tepeköy durağına ulaşarak Selçuk-Tepeköy bağlantısı üzerinden Belevi’ye gidilebilir. Buradan kısa bir yürüyüşle Keçi Kalesi’ne varmak mümkün.

Sessiz Bir Tarih Nöbetçisi

Keçi Kalesi, yalnızca askeri bir yapı değil, aynı zamanda geçmiş uygarlıkların izlerini taşıyan bir tarih laboratuvarı niteliğinde. Yüksek konumu, mimarisi ve kalıntılarıyla İzmir’in saklı miraslarından biri olarak dikkat çeken kale, hem tarih meraklılarına hem de doğa yürüyüşçülerine farklı bir deneyim sunuyor.

Kaynak: Haber Merkezi