Son Mühür / Osman Günden - Güzelbahçe Belediyesi'nin düzenlediği protesto yürüyüşüne, Güzelbahçe Belediye Başkanı Mustafa Günay ve eşi Nermin Günay, CHP Güzelbahçe İlçe Başkanı Devrim Seyrek, ilçe yönetimi ve çok sayıda kadın katıldı. Kadınlar, İlhan Selçuk Parkı'ndan başlayarak Güzelbahçe Gece Pazarı’ndan 1. Liman’a kadar sessiz bir yürüyüş gerçekleştirdi.
Tersine yürüyüşle mesaj verdiler
Yürüyüşün belirli bir bölümünde kadınlar geri geri yürüyerek, kazanılmış hakların geriye götürülmesine tepki gösterdi. Erkek katılımcılar da kadın haklarına destek vermek amacıyla mor bandanalar takarak ve dövizler taşıyarak kortejde yer aldı.
“Gerçeği hatırlatmak için toplandık”
Yürüyüşün ardından Güzelbahçe Belediyesi Kadın ve Aile Hizmetleri Müdürü Uzman Sosyolog Duygu Yılmaz, basın açıklamasını okudu.
Basın açıklamasında Duygu Yılmaz toplanmalarının nedeninin kadınların kazanılmış haklarını almak isteyenlere gerçeği hatırlatmak istediklerini belirterek, “Bugün bizler burada, tarihin akışına karşı duranlara, dayanışma içinde kazanılmış haklarımızı geriye çekmek isteyenlere bu gerçeği hatırlatmak için toplandık.
Tarihin önünde tüm gericiler en çok unutulmaya mahkûm olanlardır. Oysaki ilericiler tıpkı Mustafa Kemal Atatürk gibi tarihe mal olurlar. Bugün biz kortejimizle beraber geriye doğru yürüdük. Çünkü mevcut iktidar bizi haklarımızdan ‘suyun akış yönünden’ geriye çekmek istiyor.
Cumhuriyetin ilk yıllarından bugüne kadınlar, eğitimden siyasete, çalışma hayatından hukuk sistemine kadar her alanda büyük bedeller ödeyerek haklarını genişletti, kazandı.
Bizim için 8 Mart, sadece eşit ve özgür bir geleceğin iradesi değil, aynı zamanda hak mücadelesi veren tüm kadınlara saygı duruşudur.” ifadelerini kullandı.
“Yaşamlarıyla bedel ödeyenlerin hak mücadelesi hiç unutulmadı”
8 Mart'ın tarihsel sürecine vurgu yapan Duygu Yılmaz, dünya genelinde kadın hakları mücadelesinin en önemli sembollerinden biri olduğunu belirterek, "Bundan 168 yıl önce, Amerika Birleşik Devletleri’nde çalışan 40 bin dokuma işçisi kadın, kendilerine dayatılan ayrımcılığı reddetti.
Binlerce işçi kadın, çalışma koşullarının iyileştirilmesi ve eşit işe eşit ücret talebi ile grev yaptı. Fabrika kapıları üzerlerine kilitlendi. O sırada çıkan yangında, kapı önüne yığılan barikatları aşamayan kadınlardan 129’u yanarak hayatını kaybetti ve bu olay dünyanın her yerindeki kadınların öfkesini örgütledi, yaşamlarıyla bedel ödeyenlerin hak mücadelesi hiç unutulmadı.” dedi.
“Her kadın emekçidir!”
Kadınların haklarının gün geçtikçe daraltıldığını belirten Duygu Yılmaz, "Her sokakta, her mahallede, her ilçede, her şehirde sesimiz daha gür çıkıyor. Daha da güçlü çıkacak sesimiz; ‘susma haykır, kadınlar başkaldırır.’ 8 Mart’ı kutlayanlara şiddet uygulanıyor, cezalar yağıyor.
Kadına yönelik şiddeti protesto etmek için dans eden kadınlara dava açılıyor. Bu demokratik eylem, “Cumhurbaşkanına hakaret” noktasına getirilerek hapis cezası veriliyor. Diğer yanda ise kadınlara şiddet uygulayanlar, elini kolunu sallayarak sokaklarda dolanıyor.
Kadınlar, saldırganlarıyla karakollarda barıştırıp evlerine yollanıyor. İktidar zihniyeti tüm yurttaşlara en çok da kadınlara “itaat et rahat et” anlayışını dayatıyor.
Oysaki şiddet kader değildir, kederdir! İstihdamda tutunabilen kadınların çoğu, düşük ücretle, sendikasızlıkla, işini kaybetme korkusuyla, uzun çalışma süreleriyle, mobbingle baş etmeye ve evine ekmek götürmeye çalışıyor. Kadının emeğini yok sayanlara haykırıyoruz: Her kadın emekçidir! Kendisinin, çocuklarının, ailesinin ve toplumun geleceği için insanca yaşam kavgası verir." ifadelerini kullandı.
“Tarihe yön verenler olacağız”
2025'in "Aile Yılı" ilan edilmesine değinen Duygu Yılmaz, bu politikaların kadınların haklarını daha da kısıtlamaya yönelik olduğunu belirterek, “2025 yılı İktidar tarafından “Aile Yılı” ilan edildi. Aile Yılı kapsamında bir dizi prosedür açıklandı. Nüfusun artması için çağrılar yapılıyor, ancak kadınların çalışma hayatında kalmasını sağlayacak kreşler kapatılmak isteniyor.
Asıl mesele kadınların ev ve yaşam dengesini kurabileceği, ekonomik bağımsızlığını kaybetmeden çocuk sahibi olabileceği bir sistem kurabilmek. İstanbul Sözleşmesinden vazgeçmeyen biz kadınlar, 6284 sayılı kanuna da sahip çıkıyoruz. “Avangard Gericilerin” hedef aldığı haklarımızdan vazgeçmiyoruz.
Biz Kadınlar olarak; bu kavganın da, bu taleplerin de, geleceğin aydınlık günlerini barındıran umudun da yılmaz savunucularıyız. Bizler, haklı mücadelemizi örgütleyerek tarihe yön verenler olacağız. Emek biziz. Umut biziz. Mücadele biziz. Halk biziz.
Halkın iktidarını da bizler kuracağız. ‘Kahrolsun İstibdat, Yaşasın Hürriyet’ Kutlu olsun 8 Mart! Dayanışma olsun, yaşam dolsun, KADIN – YAŞAM – ÖZGÜRLÜK” diyerek konuşmasını sonlandırdı.
“Eşit, adil ve umut dolu bir dünya diliyorum”
Güzelbahçe Belediye Başkanı Mustafa Günay da etkinlik sonunda bir konuşma yaparak kadın emeğini desteklemeye devam edeceklerini belirterek, “Kadınlar, toplumumuzun temel taşı, emeğin ve üretimin en önemli unsurlarıdır.
Onların hak ettiği değeri görmesi, eşit şartlarda yaşam sürmesi ve şiddetten uzak, güvenli bir hayat sürebilmesi hepimizin ortak sorumluluğudur. Güzelbahçe Belediyesi olarak kadınların toplumsal ve ekonomik yaşamda daha güçlü yer alması için çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
Kadın emeğini destekleyen projelerimizle onların her alanda daha görünür olmasını sağlamak en büyük hedeflerimizden biridir. Başta Güzelbahçeli kadınlar olmak üzere tüm emekçi kadınların 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü kutluyor, eşit, adil ve umut dolu bir dünya diliyorum” dedi.
Kadın cinayetlerine anlamlı anma
Eylemin sonunda, kadın cinayetlerinde hayatını kaybeden kadınların isimleri toplanma alanının zeminine tebeşirle yazıldı. Kadınlar, kaybettikleri hemcinslerini unutmadıklarını göstermek için bu isimlerin üzerine su döktü. Sembolik ritüel, mücadelenin hafızalarda canlı kalması gerektiğini vurgularken, yaşam hakları ellerinden alınan kadınlar anısına da denize çelenk bırakıldı.





