ALPER TEMİZ - Sokak köpeklerinin uyutulmasına yönelik hazırlanan ve TBMM'ye sunulacak olan tasarı, pozitif hukuk, etik ve Anadolu kültürünün ilerlediği noktaya dair çarpıcı detaylar sunuyor. Konunun tartışılması dahi, toplumun büyük bir kesimi tarafından ayıplanırken, tartışmalar, geçmişe dönük olarak da farklı boyutlara evriliyor.

30 yıllık imamlık döneminde, 10 yıl boyunca tarikat ve cemaatlerde görev alan ve “Allah’ı Arayan İmam”, “Labirentten  Çıkış”, "Sonsuza Uzanan Hayatlar" ve "Gökte Açılan Kapı Alfa" adlı kitaplarla Türkiye'de büyük yankı uyandıran Mehmet Tekeci, 'uyutma' konusuna dair Son Mühür'e çarpıcı açıklamalarda bulundu. İlahiyat çevresinin, sokak köpeklerinin uyutulması tartışmasına dair büründüğü suskunluk ile geçmişte başka ülkelerde yaşanan hayvan katliamları hakkında yine aynı çevreden gelen tepkileri karşılaştıran Mehmet Tekeci, "Dini ikiyüzlülüğün en somut ve en çarpıcı örneğiyle yüz yüzeyiz, hatta doruk noktasındayız" diyor.

"SOSYOPSİKOLOJİK BİR HASTALIK İÇİNDELER"
"Müslüman toplumlar, sosyopsikolojik bir hastalık içinde, derler ki; bizim lehimize olan herhangi bir şey, gerçekten de bize fayda sağlayacaksa, bu Allah emridir." Sözlerine bu cümlelerle başlayan Tekeci, şöyle devam etti: "Fayda, en fazla karşı çıktıkları alan olan seküler alanda da olsa, onlar için bu alınması gereken bir şeydir. Dinin herhangi bir kuralı bu tip durumlarda onlar için işlemez. Nitekim bunu 22 yıldır görüyoruz. Devlet malını üstümüze geçirmek gerçek hadislerde geçmesine rağmen, hadislerde liyakata vurgu yapılmasına rağmen Hz. Muhammet'in bu sözlerini yerine ve durumuna göre ya dikkate alırlar ya da görmezden gelirler."

I M G 20240528 W A0041

"HZ. MUHAMMET ORDUNUN GÜZERGAHINI DAHİ DEĞİŞTİRMİŞTİ"
"Dinin amacı yaşatmaktır" diye devam eden Tekeci, "Uygulama, durum, koşul ve dış etkenler her ne olursa olsun, yaşatmak ana amacımızdır. Hayvanlarla ilgili elimizde çok fazla veri var. Hz. Muhammet Uhud Savaşı'ndan dönerken yoldaki hayvan sürülerini rahatsız etmemek için ordunun tüm güzergahını değiştirir. Kuran'a baktığımızdaysa, can kavramının üstünde, kutsal hiçbir şey yoktur. Üstelik can üstünde tasarruf yapmak sadece Tanrının tekelindedir. Sık sık dillerine doladıkları Avrupa'nın, sokaklarında köpek göremezsiniz. Çünkü onlar, bunu can kavramı üzerinden düşünerek hallettiler. İstisnalar ise elbette olacaktır. En nihayetinde fok balığı avcılığı ve Afrika'da av safarisi gibi korkunç şeyler de var. Biz toplum olarak kitlesel cinayetleri hep başka coğrafyalardan duyarken, Cumhuriyet tarihinin en muhafazakar hükümeti olduğu iddia edilen bu dönemlerde, kutsal meclisimize katliam önerisi getirilecek" diye söyledi.

Screenshot 2024 05 28 14 34 18 818 Edit Com.miui.gallery

"İŞİMİZE GELİNCE SEVİYORUZ"
"Biz bu canları işimize yaradığı zaman sevip besliyoruz" ifadelerini kullanan Tekeci, "İnek süt verdikçe sevilir, sütten kesilince kesime yollanır. İnek ile hiçbir duygusal bağ geliştirilemez. Yıllarca sütünden faydalansak bile. Fayda bitince öldürmeye başlıyoruz. Peki yiyemediğimiz hayvanlara ne yapıyoruz? Hayatımızda hiçbir şekilde yer vermiyoruz. Yer vermediğimiz gibi, onların yaşam alanlarına maden, inşaat ve otoban yapıyoruz. Bizzat evlerini yıkıp, kendi kaderlerine bırakıyoruz. Açlıktan bir birini yiyen köpekler gördüm. Bu canlara, toplumun sadece küçük bir azınlığı olan insaflı insanlar yardım ediyor" diye ekledi.

"BU YAŞANANLAR, MÜSLÜMAN DÜNYANIN İKİYÜZLÜLÜĞÜDÜR"
Tekeci, "Biz, kendi aramızda dahi birçok hayvana bakabiliyor ve kendi imkanlarımızla mini barınaklar inşa edebiliyoruz. Bu hayvanların karınını doyurma maliyeti dahi çok düşüktür. Günde iki avuç mama ile doyabiliyorlar. Ancak devlet, bu işi etik koşullarda gerçekten halledemiyor mu? Toplu katliamın ne dinde ne de örf ve adetimizde yeri yokken, tüm İlahiyatçılar 'uyutma' konusunda suskun ve ortalıkta yoklar. Avustralya'da kangurular öldürülürken 'İşte batı medeniyeti budur' diyenler, en küçük olayda dahi 'örfe, dine ve adete uygun değildir' diye ortalığı ayağa kaldıranlar, bu köpeklerin Türkiye Cumhuriyeti'nde uyutulmasına ilişkin tek bir şey dahi diyemiyorlar. Bir anda konuşamaz oldular. İşte bu, Müslüman dünyasının dini ikiyüzlülüğüdür" ifadelerini kullandı.

Screenshot 2024 05 28 14 40 28 686 Edit Com.miui.gallery

"AYNI İKİYÜZLÜLÜĞÜ, ÇEVRE KONUSUNDA DA GÖRDÜK"
"Bu iki yüzlülüğü sadece hayvanlar konusunda değil, çevre konusunda da görüyoruz" şeklinde konuşan Tekeci, "Kıyamet de kopsa, elinizdeki son ağacı dikin diyen peygamberin ümmetiyiz diyorlar, ancak hemen hemen her sene yabancı şirketlerin rantı uğruna Anadolu'da ağaç kesiyorlar. Konut ve şehircilikte doğal yaşam alanını mahvediyoruz, sonra da şehre inen ayı insana saldırdı, kurt koyunu kaçırdı, domuz çöpleri devirdi diye kıyameti kopartıyoruz. Üstelik avlıyoruz da. İşte bu da Müslüman dünyanın dini ikiyüzlülüğüdür" diye vurguladı.

"SORUNU ÇÖZMEK İSTEMİYORLAR"
Son olarak Tekeci şu ifadeleri kullandı, "Yılan görünce öldürmek de aslında aynı dürtünün eseri. Aydın'da doğal bir ortamda yaşıyorum. Hayvanlar susuz kaldığında, insanların yaşadığı alanlara gelirler. Biz bu hayvanlara su verdiğimizde, içip tekrar ait oldukları yere dönerler ve kimseye saldırmazlar. Bu noktayı kavrayamıyor değil hükümet, kavramak istemiyor. Sokak hayvanları konusu da böyle, hükümet bu sorunu kesinlikle çözmek istemiyor. Çünkü oy getirisi olmayan bir olguydu. Şimdiyse oy getirisi olan bir olguya dönüştü ve katliamı dahi göze alıverdiler. Her daim dini inancı işaret eden hükümet yaptı bunu, işte bu da dini ikiyüzlülüktür."

Muhabir: Alper Temiz