Son Mühür/ Beste Temel- İzmir Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Radyoloji Uzmanı Dr. Gül Deniz, 1-31 Ekim Meme Kanseri Farkındalık Ayı dolayısıyla yaptığı bilgilendirmede, meme kanserinin kadınlar arasında görülen en yaygın kanser türü olduğunu belirterek, hastalığın erken safhada saptanmasının tedavi başarısını belirgin ölçüde yükselttiğini söyledi. Dr. Deniz’in açıklamaları, kadın sağlığı açısından önleyici adımların ne kadar hayati olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.

Her sekiz kadından biri risk altında: Risk faktörleri

Meme kanserinin hem küresel ölçekte hem de Türkiye'de kadınlarda en sık karşılaşılan malignite türü olduğunun altını çizen Uzm. Dr. Gül Deniz, çarpıcı bir istatistiği paylaşarak, "Yaşamı boyunca her sekiz kadından biri meme kanserine yakalanma riski taşımaktadır. Kadın olmak bu hastalığın en temel risk faktörüdür," dedi. Temel risk faktörlerinin yanı sıra, ailesinde meme kanseri öyküsü bulunması, genetik yatkınlık, erken yaşlarda göğüs bölgesine radyoterapi maruziyeti, erken adet görme yaşı, geç menopoza girme, obezite, fiziksel aktiviteden yoksun yaşam tarzı ve sigara kullanımı gibi çevresel ve kişisel faktörlerin de riski artıran diğer etmenler arasında yer aldığını ifade etti. Bu risk faktörlerini taşıyan bireylerin düzenli takibinin daha da önem kazandığını belirtti.

40 yaş sonrası düzenli mamografi taramasının önemi

40 yaş sonrası düzenli mamografi taramasının önemi

Hastalığın erken teşhisinde altın standart olarak kabul edilen mamografi çekiminin 40 yaşından itibaren düzenli olarak yapılması gerektiğini vurgulayan Uzm. Dr. Deniz, bu tarama yönteminin kritik rolüne değindi. Dr. Deniz, "Meme kanseri çoğunlukla 40 yaş üzeri kadınlarda saptanmakla birlikte, maalesef genç yaş grubunda da görülebilmektedir. Bu nedenle, 40 yaş itibarıyla mamografi taramalarına başlamak büyük bir önem arz etmektedir. Tarama programlarının temel amacı, meme kanserini henüz belirti vermeden, çok erken evrede yakalamaktır ki, bu da tedavi başarısını ve hastanın sağkalım oranını ciddi oranda artırmaktadır," diye konuştu ve erken teşhisin kesinlikle hayat kurtarıcı olduğunu yineledi.

Mamografinin, hastalığın erken bulgularını saptamada hayati bir değere sahip olduğunu kaydeden Dr. Deniz, gözle görülmesi mümkün olmayan "mikrokalsifikasyon" adı verilen küçük kireçlenmelerin yalnızca mamografi ile tespit edilebileceğini ve bunların meme kanserinin ilk habercisi olabileceğini belirtti. Hastaların radyasyon kaygısını gidermek için, mamografide kullanılan radyasyon dozunun oldukça düşük olduğunu ve taramaların hasta sağlığı açısından herhangi bir risk oluşturmadığını ekledi.

Mamografi öncesi hazırlık ve kadınlara çağrı

Mamografi öncesi hazırlık ve kadınlara çağrı

Mamografi çekimi öncesinde özel bir hazırlığa ihtiyaç olmamakla birlikte, meme cildinin tamamen temiz olması gerektiğini belirten Dr. Deniz, cilde krem, pudra veya deodorant gibi maddelerin sürülmemesi gerektiğini söyledi. Bu tür maddelerin mamografi görüntülerinde küçük kireçlenmeleri taklit ederek yanıltıcı sonuçlara yol açabileceği uyarısında bulundu. Ayrıca, adet gören kadınların mamografi çekimi için adet döngüsünün sona ermesinden sonraki günleri tercih etmelerinin, meme hassasiyetini azaltacağı için daha konforlu olacağını dile getirdi.

Açıklamalarının sonunda tüm kadınlara önemli bir çağrıda bulunan Dr. Deniz, kadınların hem kendi kendine meme muayenesini düzenli yapmaları hem de mamografi taramalarını kesinlikle aksatmamaları gerektiğini vurguladı. Uzm. Dr. Gül Deniz, "Unutmayın, erken teşhis hayat kurtarır. Mamografi kontrollerinizi asla ihmal etmeyin. Bu farkındalık ayında, tarama yaşına gelmiş her kadının mamografi kontrolünü yaptırmasını özellikle hatırlatmak isterim. Mamografi çektirmekten çekinmeyin, asıl geç kalmaktan korkun," ifadeleriyle sözlerini noktaladı.

Muhabir: Beste Temel