Gençler ölüyor, gençler bir bir intihar ediyor! Neredeyse her hafta arka arkaya bir gencin ölüm haberini alır olduk. 

Geçtiğimiz gün üniversite öğrencisi Yunus Gezer, arkasında bıraktığı bir notla hayatına son vermişti; sevgisizlikten yakınıyordu.


Sonra Batuhan... Pamukkale Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü'nden bu yıl mezun olan hemşire Batuhan Yiğit, umutsuzluk ve yaşama sevincinin olmadığını söyleyerek gitti bu dünyadan.

Şimdi ise Enes Kara. 
Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi 2.sınıf öğrencisi olan Enes, ailesinin baskısıyla cemaat yurduna yerleşiyor. Ancak üniversite hayatında da özgür olamıyor ve arkasında şu notu bırakarak canına kıyıyor.
Cemaat yurdunun kendisini namaz kılmaya ve cemaat derslerine katılmaya zorladığını belirtti.
Kara'nın bıraktığı notta şiddet görme ihtimali, mobbing, uzun süreli nöbetlerden şikayet ettiği görülürken kaldığı öğrenci yurdunda cemaat derslerine girmeye zorlandığı dikkat ediliyor.

'PSİKOLOJİK OLARAK ÇOK YORGUN OLUYORUM'
Kara, olay öncesi çektiği videoda videoda ise şu ifadeleri kullanıyor: "Şu an cemaat yurdunda kalıyorum. Hiç kalmak istemememe Ve bunu aileme defalarca söylemiş olmama rağmen. Defalarca söyledim ama beni burada kalymaya zorladılar... 
Lise ve ortaokulda yine böyle medreselere sıkça geliyordum bazı tatillerde yatılı kalıyordum. O zamanlar da istemiyordum ama ailem zorluyordu ve haftada 1-2 gün geliyordum ya da yılda 1-2 hafta yatılı kalıyordum. Çok da zor değildi. Bir de en fazla üniversiteye kadar gelirim zaten diye düşünüyordum. Burada vakit namazları zorunlu. Cemaat şeklinde kılıyoruz namazdan sonra ders var vs. 30 dakika sürüyor yaklaşık her vakit. Günlük 1 saat burada olan kitaplardan okuman zorunlu. Haftanın 3 günü cemaat dersine katılman zorunlu. Yemekleri yine öğrenciler yapıyor, haftanın 1 günü temizliği yine biz yapıyoruz. Sabah namazıyla uyanıyorum, okula gidiyorum geliyorum, akşam namazı, yemek, okuma, yatsı namazı, cemaat dersi sonra saat 10 zaten ertesi gün tekrar 6.30 gibi namaza uyanıyorum. Pazartesileri böyle , diğer günler de cemaat dersi yok. Bir tek 8'de serbest oluyorum. Hafta sonu da benzer. Yine 3 saat gibi bir şey kalıyor ve kalan zamanda adam akıllı ders de çalışamıyorum. Çünkü psikolojik olarak yorgun oluyorum.
Bu 2 sorunu ayrı ayrı düşününce aslında katlanalamayacak şeyler değil ama bunları birleştirince tüm yaşama sevincimi alıyor, özgür hissetmiyorum kendimi 24 saatten kendime ayırabildiğim 3 saat falan."


‘Mobbing ve uzun çalışma saatleriyle ömrünü tüketiyorsun‘
Olay sonrası Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesinden bir öğrenci şunları söyledi: “Enes’in intiharı duyulduğunda sınıf gruplarında çok tepki çekti. Online sistemin acısı öğrencilerden çok fazla çıkarılıyor. Bizim tüm  sınavlarımız çok zor, TUS var zaten o en zoru. Okuldan bitince asistan doktor oluyorsun ve hep mobbing ve uzun çalışma saatleriyle ömrünü tüketiyorsun. Asistanlık bitiyor, rahata kavuştum derken hastaların doktorlara olan şiddetleri görülüyor.”


Aynı yurtta kalan bir arkadaşının sözleri de dikkat çekti; Bir şeyin farkına varın ki bugün benim arkadaşım ölmüş olabilir o buna cesaret etmiş olabilir ama orada bir yerlerde belki de arkadaşımız gibi binlerce genç bu baskı ve stres altında yaşamlarını devam ettirmeye çalışıyorlar.Bir şeylerin sorgulanması için illaki birisinin ölmeye cesaret etmesi mi gerekiyor? Birileri illaki zarar mı görmeli kör gözlerin açılması için????
Kendinizi sorgulayın artık!!!! Çevrenizi sorgulayın!!! Bugün son isteği öldükten sonra bankadaki parasıyla annesine fırın alınması olan bir çocuk öldü!!!!


Türk gençleri hayallelerinin peşinde gitmesi gereken bir çağda ölmeye zorlanıyor gencecik çocuklarımız; ölmek sadece bu hayatı bırakıp gitmek de değil, 
Kitap okuyamıyor, sinemaya gidemiyor, en basitinden bir kafeye gidip arkadaşları ile oturamıyor . Türk gençleri yaşayamıyorlar,
tüm umutları, hayalleri, varlıkları sömrülerek, yalnız bırakılarak öldürüyorlar onları …
Duyun bu çocukların sesini! Bu duruma ses çıkarmamak, durumu onaylamaktır! Yazık,gerçekten yazık.