Son Mühür- Akşam saatlerinde Ankara'dan gelen uçak kazası haberi gerek taşıdığı yolcuları gerekse Doğu Akdeniz'de yaşanan siyasi gerilimin yansıması olarak gündemin üst sıralarına yerleşti.
Ankara Esenboğa Havalimanı'ndan Trablus'a gitmek üzere havalanan, içerisinde Libya Genelkurmay Başkanı Orgeneral Muhammed Ali Al-Haddad'ın da bulunduğu jet, henüz belirlenemeyen nedenle Haymana ilçesi Kesikkavak köyünde dağlık araziye düştü.

Libya'da 3 günlük yas ilan edildi
İsrail'in Mısır'la gaz anlaşması imzalaması ve İsrail-Yunanistan-Güney Kıbrıs arasında Türkiye'ye yönelik güçbirliği çabaları, Türkiye-Libya arasındaki dostluğa ayrı bir önem katmıştı.
TBMM'de Libya'daki Türk askeri varlığınu uzatan tezkerenin kabulünden saatler sonra Libya Genelkurmay Başkanı Al-Haddad'ın içinde bulunduğu öel uçağın düşmesi ve kazada kurtulanın olmaması olay sade kaza mı? sorusunu da beraberinde getirdi.

Libya'da 3 günlük yas ilan edildi

Mavi Vatan'ın fikir babası emekli Amiral Cem Gürdeniz, yaşanan kazanın önemine dikkat çekti.
''Libya Genelkurmay Başkanını taşıyan kiralık VİP uçağının Türk havası içinde bir kaza sonucu düşmesini mecliste Libya Tezkeresinin uzatılması ve Türk Libya askeri ilişkilerinin geliştirmesi ya da Suriye’de Türkiye'nin askeri hareketliliğinin artması sürecinden ayrı tutamayız.'' hatırlatmasında bulunan Gürdeniz,
''Jeopolitik gerilim arttıkça, yaşanan olaylar sıradan biçimde okunmaz; kazalar bile bambaşka anlamlar kazanır.
Gerçekten teknik bir arıza ya da talihsiz bir hata söz konusu olsa dahi, bu tür olaylar mutlaka farklı yönlere çekilir, stratejik bağlama oturtulur ve güç mücadelelerinin bir parçası hâline getirilir.
Bu nedenle dünya siyasi tarihinde, kritik devlet ziyaretleri ya da yüksek gerilim dönemlerinin hemen ardından yaşanan “kazalar” çoğu zaman tesadüf olarak görülmez.'' mesajı verdi.


Tarihte yaşanan kazalara gönderme...


''1961’de Kongo krizi sırasında Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Dag Hammarskjöld’ün uçağının düşmesi, 1988’de Pakistan Devlet Başkanı General Ziya Ül Hak’ın şüpheli uçak kazası, 2010’da Polonya Cumhurbaşkanı Lech Kaczyński’nin Rusya hava sahasında Smolensk’te neredeyse Polonya Bakanlar kurulu ile birlikte uçağının düşmesi ve 2024’te İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin Azerbaycan ziyareti sonrası helikopter kazası, bu zincirin en bilinen örnekleridir.'' diyen Gürdeniz,
''Her biri, yaşandığı dönemin sert jeopolitik fay hatları üzerinde meydana gelmiş ve yıllar geçmesine rağmen soru işaretleriyle anılmaya devam etmiştir.
Türkiye’nin yakın tarihinde de benzer örnekler vardır. Kuzey Irak’ta PKK’ya karşı büyük bir askerî harekâtın hazırlıkları sürerken Org. Eşref Bitlis’in uçağının düşmesi ya da Ege Denizi’nde NATO tatbikatı sırasında Muavenet Muhribi’nin ABD’ye ait Saratoga uçak gemisinden atılan füzelerle vurulması, gerilim dönemlerinde “kaza” kavramının ne kadar tartışmalı hâle geldiğini gösteren tipik olaylardır.'' hatırlatmasında bulundu.


Türkiye ne yapmalı?


'Sonuç nettir. Gerilim yükseldikçe tesadüfler artar, açıklamalar ikna ediciliğini yitirir ve dosyalar hiçbir zaman tam anlamıyla kapanmaz. Tarih, bu tür olayların sadece teknik değil, aynı zamanda siyasi ve stratejik birer vaka olarak okunması gerektiğini defalarca göstermiştir.'' diyen Cem Gürdeniz,
''Çıkarılması gereken ders şudur: Türkiye jeopolitik hatta stratejik yatırım yaptığı devletlerle ilişkilerde bu tip ziyaret trafiğinde her türlü olasılığı düşünerek hareket etmeli gerekiyorsa bu ülkelere kendi VİP uçağını göndererek davet programını hayata geçirmelidir.

En kötü senaryoya göre...


İstihbarat ajanslarının ve Türkiye’deki uzantılarının gerek sabotaj gerekse sahte bayrak operasyonları için her alanı kullanmaya devam edeceği göz önüne alınarak havaalanları ve uçak teknik bakım tesisleri ile park alanlarının güvenliğinin en üst seviyede ve en kötümser senaryolara göre sağlanması esas alınmalıdır'' çağrısında bulundu.

Muhabir: Bünyamin Dobrucalı