DEVA Partisi Buca Belediye Başkan Adayı Aybar Uygur, Son Mühür TV’de yayınlanan Sıcak Bakış programında Ayşegül Koç’un sorularını yanıtladı. Seçmenlerin sandığa gitmek istemediğini ve 30 yılı aşkın süredir siyaset yapmasına rağmen böyle kaotik bir seçim ortamı görmediğini ifade eden Uygur, “Sokakları gezerken beni en çok etkileyen şey seçmenlerdeki sandığa gitmeme arzusunun görülmesiydi. Seçimin 1’inci partisinin sandığa gitmeyenler olacağını düşünüyorum. Bu seçim için kimse, ‘Ben kazanırım’ diyemeyecek” dedi.
“İzmir’den omuz vermek istedim”
Kendinden bahsederek söze başlayan Uygur, “Bütün eğitimim Buca’da geçti. Ticaret hayatım Buca’da geçti. 1992 yılında siyasi hayatım Cumhuriyet Halk Partisi’nde başladı. 2006 yılında kendi geçerli sebeplerimizden dolayı CHP’den ayrıldım. Bir dönem Ak Parti’de Ertuğrul Günay ile yan yana olduk. Ancak 2018’de oradan da ayrılıp çok uzun bir süre kendimi dinlenmeye, okumaya ve yazmaya vermiştim. Ak Parti zamanında Sayın Ali Babacan ile tanışma fırsatım olmuştu. Niteliği, Türkiye’ye ve dünyaya bakış açısı beni etkilemişti. Bir parti kurmak istediğinde İzmir’den omuz vermek istedim. Başlarken il başkan yardımcılığı göreviyle başladım. Daha sonra benimde sorumluluk hissettiğim Buca İlçe Başkanlığı görevini aldım. Sayın genel başkanımız, belediye başkan adaylığı görevini verince de bu görevde yerimizi aldık” dedi.
“Umudu sembolleştirmek istedim”
Kıyafetlerinde mavi rengi tercih etmesinin sebepleri olduğunu söyleyen Uygur; “Mavi bir sorumluluk, saygınlık rengi. Okyanus, deniz, gökyüzü rengi. Toplumun şuanda en büyük ihtiyacı olan şey umut. Bunu sembolleştirerek Buca’nın kaotik sorunları içerisinde bir umut olma ışığını yakmaya çalışıyorum. Partimin renkleri de mavi. Bu umudu taşımak konusunda ümitli ve ısrarcıyım. İnsanların yeni bir umuda, yeni söylemlere ihtiyacı var. Bu yönde umudu sembolleştirmek istedim. Bütün seçim çalışmalarımda maviyi kullanıyorum” ifadelerini kullandı.
“Böyle bir seçim ortamı görmedim”
Seçmenlerin sandığa gitmek istemediğini ve 30 yılı aşkın süredir siyaset yapmasına rağmen böyle kaotik bir seçim ortamı görmediğini ifade eden Uygur, “Sokakları gezerken beni en çok etkileyen şey seçmenlerdeki sandığa gitmeme arzusunun görülmesiydi. Seçimin 1’inci partisinin sandığa gitmeyenler olacağını düşünüyorum. Bu seçim için kimse, ‘Ben kazanırım’ diyemeyecek. Bu seçimin de partiler değil adaylıklar üzerinden gideceğini düşünüyorum” diye konuştu.
“Bu seçim 94 seçimlerine benziyor”
Buca’ya son 20 yılda 4 başkan geldiğini ve hiçbirinin tutunamadığını ifade eden Uygur, “Bütün değerlerimizi kaybettik ve yeniden bir değer yaratmak zorundayız. Bucalılık çok kıymetli bir şeydir. Buca’da tarihi yaşadığımız bir süreç 1994 seçimleriydi, o dönemde Sayın Cemil Şeboy DSP’ye geçmişti ki DSP’nin oy oranı yüzde 1’lerdeydi ancak seçimleri kazandı. Biz bu seçimleri 94’teki seçimlere stratejik açıdan çok benzetiyoruz. Kimse DEVA Partisi yeni kuruldu oy oranı düşük demesin. Geçmişi buna uygundur. Buca kendinden olan adayları sahiplenip o yetkiyi verebiliyor. Bende o yetkiyi alabilmek adına inatla çalışmaya devam ediyorum. Buca’nın çok sürpriz bir sonuca imza atacağımızı düşünüyorum” dedi.
“Bucalılık kültürü oluşturmak istiyorum”
Uygur; “Buca’ya çok emek verdim, aslında bu adaylık benim için bir vefa borcudur. Geçmişin tüm gelenekleriyle Buca bir değişime uğradı. Siyasetçi ve belediye başkan adayı olarak çok fazla proje sunabiliriz ancak benim en büyük arzum yeni bir Buca kültürü oluşturmak. Bir kültür karmaşası var ve biz kendimizden sonraki jenerasyona emanet edebilmeliyiz. Sadece siyaset olarak değil Buca’da yaşayan ve kendini Buca’ya karşı sorumluluk hisseden bir birey olarak bu sorunları aşıp gelecek nesillere bir Bucalılık kültürü teslim etmek ve onu da ileriki nesillere taşımak konusunda sorumluluk hissediyorum” açıklamasında bulundu.
“Dörtlü sarmal yöntemini yerleştirmeliyiz”
Yönetim anlayışına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Uygur; “Buca mega kenttir. Bunu sadece ilçe statüsünde göremezsiniz, değerlendiremezsiniz. Güç sarmalı beraber yönetebileceğimiz bir bakış açısına ihtiyaç var. Bu sorunların çözümü için sarmal yönetim anlayışını yerleştirmek zorundayız. Sarmal yönetim anlayışı şudur; işin içine bilime katamazsanız, büyükşehir belediyesini, hükümeti katamazsanız bu sorunları çözme şansınız yok. En büyük çözüm önerimiz dörtlü sarmal yöntemi. Burada İzmir’in Buca’nın bütün sivil toplum örgütlerini yönetime dahil etme anlayışı içerisindeyiz. İkincisi üniversiteler olmazsa olmazlarımız. Sadece akademisyenler değil öğrencileri de işin içine katmalıyız. Kendi partisinde bile büyükşehir belediye başkanlığı ile eş güdümü kuramamış, kavga etmiş 20 yıllık geçmişimiz var. Bunu temelden partisi ne olursa olsun düzelterek iş yapma adına eş güdüm sağlamalıyız. Tüm bu sarmalları bir araya getirdiğinizde sorunların çözümü de gelecektir. Yeter ki bu vizyonu ortaya koyalım. Biz Buca’da çok şey kaybettik. Buca tarihini bilmeden geleceğine adım atma şansınız yok. Bir belediye başkanının en önemli görevi gelecek nesillere Buca ile ilgili bir değer yaratmaktır” diye konuştu.
“Işılay Saygın’ın mezar taşı daha çok oy alır”
Uygur; “20 yıldır Buca’nın yetiştirdiği en önemli şey siyasetçileriydi. Buca’nın yetiştirdiği siyasetçiler Türkiye siyasetine damga vurmuş insanlardı. Biz bunu kaybettik, yeni gelen siyasetçiler Buca’nın kültürüyle özleşmeyi sağlayamadılar. Buca’dan çıkan siyasetçilere bakalım. Örneğin Işılay Saygın Buca Belediye Başkanlığı’ndan Türkiye siyasetine adım atmış ve Türkiye siyasetini yönlendirmiş bir isim. Ahmet Piriştina, Buca Belediye Başkanlığı, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı. Yüksel Çakmur, Cemil Şeboy… Bir de son 20 yıla bakın. Siyasetçi yetiştiremiyoruz. Buca’ya son 20 yılda 4 başkan geldi ve hiçbiri tutunamadı. Yeniden bu vizyonu ortaya koyabilecek isimlere ihtiyaç var. Hala bugün Işılay Saygın’ın mezar taşını seçimde ortaya koysanız, şuan ortada olan siyasetçilerden daha çok oy alacaktır” dedi.
