Son Mühür/Sercan Engerek- “Psikolog Sedef Yıldırım’la Keşfet” programı bu hafta, deniz canlılarının sağlık ve güzellik alanındaki potansiyelini masaya yatırdı. Bu değerli bölümün konuğu, su ürünleri biyoteknolojisi alanında yaptığı çalışmalarla dikkat çeken Doç. Dr. Övgü Gençer oldu.

“Su ürünleri sağlık ve güzellikte büyük potansiyel taşıyor”

Firmasını KOSGEB’in AR-GE ve inovasyon desteğiyle kurduğunu belirten Doç. Dr. Gençer, “Mavi yengeç ve mikro algler üzerinde yaptığımız araştırmalar bize gösterdi ki su ürünleri sadece gıda olarak değil, sağlık ve güzellik sektöründe de çok büyük bir potansiyel taşıyor” dedi.

Deniz canlılarının çok yönlü kullanım alanlarına dikkat çekerek, “Denizlerimizdeki bu zenginlikler doğru şekilde değerlendirildiğinde ülke ekonomisine ve bilim dünyasına çok katkı sağlayabilir” ifadelerini kullandı.

Doğal ürünlerin önemine dikkat çeken Gençer, kurucusu olduğu VG Beauty’nin doğadan elde ettiği doğal özlerle yüzde 100 doğal ve etkili dermokozmetik ürünler geliştirdiğinin altını çizdi.

“Yanık tedavisinde fiziksel ve psikolojik fayda hedefliyoruz”

Psikoloji ve fiziksel iyileşme arasında bağlantı olduğunu söyleyen Gençer, “Üzerinde çalıştığımız önemli projelerden biri, mavi yengeç ve Spirulina alginden elde edilen doğal ekstraktların kullanıldığı yanık kremi geliştirme projesi. Gümüş nanopartikülleri ile birleştirdiğimiz doğal ekstraktların yanık iyileşmesinde hem fiziksel hem psikolojik faydalarını hedefliyoruz. Çünkü yaraların görünümü, hastaların özgüveni ve psikolojisi üzerinde çok etkili” dedi.

“Bilim ve doğanın mükemmel uyumu başarıyı getiriyor”

“Bilimsel bilgiyle doğanın sunduğu zenginliği harmanlamak, dermatolojik ve kozmetik ürünlerin etkinliğini artırıyor. Kendi yaptığım ürünlerin içeriğini tam olarak biliyor olmam, tüketicilerin güvenle kullanabileceği ürünler ortaya koymamı sağlıyor,” diyen Gençer, güzellik ve sağlık alanındaki çalışmalarının kişisel özenle ve bilimsel disiplinle birleştiğine dikkat çekti.

Suyun psikolojik iyileştirici gücü

Deniz ve suyun insan psikolojisi üzerindeki olumlu etkilerini de paylaşan Gençer, “Su, tarih boyunca hem terapi hem ruhsal arınma aracı olarak kullanılmıştır. Örneğin Edirne’deki ikinci Beyazıt Şifahanesi’nde su terapileri uygulanıyordu. Benim bireysel gözlemlerimde de Down sendromlu çocuklarla yaptığımız deniz etkileşimlerinde onların psikolojisinde belirgin iyileşmeler sağladığını gözlemledim. Ayrıca arazi çalışmalarımızdan döndüğümüzde bizdeki sakinlik ve motivasyon oldukça yüksek” diye konuştu.

Sürdürülebilirlik ve yerli kaynaklar

Çalışmalarında İzmir Körfezi gibi bölgelerde yaygın bulunan ulva türleri gibi deniz yosunlarını, Pamucak Sahili ve Kuşadası Güzelçamlı çevresindeki mavi yengeç örneklerini kullanmalarının hem doğal kaynakların korunması hem de sürdürülebilir üretim açısından büyük önem taşıdığını belirten Gençer, Covid-19 döneminde dışa bağımlılığın risklerini de vurguladı. “Tamamen yerli kaynaklarla üretim yapmak, bu gibi kriz dönemlerinde sektörün ayakta kalmasını sağlıyor” dedi.

Multidisipliner ekip ve uluslararası başarılar

Projelerinin başarısının arkasında multidisipliner bir ekibin olduğunu belirten Gençer, “Biyomühendislikten eczacılığa, kimyadan tıpa kadar farklı disiplinlerden uzmanlarla birlikte çalışıyoruz. Hepimiz beyin fırtınası yaparak ürünlerimizin etki alanını genişletiyoruz” şeklinde konuştu.

Ayrıca, Ege Üniversitesi ve Avrupa Birliği destekli projelerle dünya çapında önemli başarılara imza attıklarını şu sözlerle dile getirdi:

“Ege Üniversitesi’nden Doç. Dr. Gamze Turan liderliğinde yürüttüğümüz üç AB projemiz var. Bunlardan biri, 250 proje arasından ilk 7’ye girerek dünyada önemli bir konuma geldi ve Türkiye’den desteklenen tek proje oldu. Ayrıca TÜBİTAK ve KOSGEB gibi kurum destekleriyle de birçok projeye imza atmaya devam ediyoruz. Bu, tek kişilik bir başarı değil; arkamda güçlü bir ekip var”.

Su ürünlerinin dünyada önemli bir yere sahip olmasına rağmen Türkiye’de daha az tanındığını, akademik binalarda laboratuvar eksikliğiyle karşılaştığında kendi laboratuvarını kurmak için harekete geçtiğini söyledi.

“Genç araştırmacılar su ürünleri biyoteknolojisine yönelsin”

Genç araştırmacılara yönelik de tavsiyelerde bulunan Gençer, “Su ürünleri biyoteknolojisi Türkiye’de henüz gelişmekte olan ama dünyada hızla büyüyen bir alan. Bu alana ilgi duyan öğrenciler fakültemize başvurabilir, burs ve proje desteklerinden faydalanabilirler” diyerek gençlerin bu alana yönelmesini teşvik etti.

Muhabir: Sercan Engerek