Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin (UNFCCC) 30. Taraflar Konferansı (COP30), 10-21 Kasım tarihleri arasında Brezilya’nın Belem kentinde yapılacak. Her yıl farklı bir ülkede düzenlenen zirve, iklim değişikliğiyle mücadelede atılan adımların değerlendirildiği en üst düzey küresel platform olma özelliğini taşıyor.
Belem’deki zirve, aynı zamanda COP sürecinin üç on yıla yaklaşan tarihindeki kritik dönüm noktalarını da hatırlatıyor. 1995’te Almanya’nın başkenti Berlin’de dönemin çevre bakanı Angela Merkel’in ev sahipliğinde yapılan ilk COP zirvesi, ülkeleri küresel ısınmayla mücadelede ortak eylem planları oluşturmak üzere bir araya getirmişti. Ancak gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasında “kimin ne kadar sorumlu olduğu” tartışmaları o günden bu yana devam ediyor.
Kyoto Protokolü’nden Paris Anlaşması’na uzanan bu süreçte, her zirve yeni bir umut kadar yeni bir krizle de anıldı.
Küresel iklim politikaları 30 yılda birçok kez yön değiştirdi
1997’de Japonya’nın Kyoto kentinde imzalanan ve gelişmiş ülkelere sera gazı emisyonlarını yüzde 5 azaltma yükümlülüğü getiren Kyoto Protokolü, ABD’nin anlaşmadan çekilmesiyle ilk büyük sarsıntısını yaşadı. Ardından gelen yıllar, protokolün uygulanması ve gelişmekte olan ülkelerin finansman desteğine erişimi konusundaki müzakerelerle geçti.
2009’daki Kopenhag Zirvesi, gelişmekte olan ülkelere yıllık 100 milyar dolar iklim finansmanı sağlanması kararıyla önemli bir dönüm noktası oldu. 2015’te Paris’te toplanan COP21 ise tarih yazdı; 196 ülkenin imzasıyla küresel sıcaklık artışını 2 derecenin altında tutmayı hedefleyen Paris İklim Anlaşması kabul edildi. Bu anlaşmayla birlikte ülkeler, Ulusal Katkı Beyanları (NDC) aracılığıyla kendi emisyon azaltım planlarını sunmayı taahhüt etti.
Ancak ilerleyen yıllarda, özellikle ABD’nin iki kez Paris Anlaşması’ndan çekilmesi, sürecin istikrarını sarstı. Trump yönetiminin 2026’da ikinci kez anlaşmadan ayrılacağını açıklaması, küresel iklim diplomasisinde yeni bir krize yol açtı.
Son yıllarda zirveler, iklim finansmanı ve kayıp-zarar mekanizmaları üzerine yoğunlaştı. 2023’te Dubai’deki COP28’de fosil yakıtlardan adil ve hızlı bir biçimde uzaklaşma çağrısı yapıldı; Azerbaycan’ın Bakü kentinde düzenlenen COP29 ise “Finans COP’u” olarak tarihe geçti.
Bu yıl Belem’de yapılacak COP30’un gündeminde ise iki ana başlık öne çıkıyor: Amazon Ormanları’nın korunması ve ülkelerin 2025 sonuna kadar açıklaması gereken yeni NDC hedefleri. 30 yıllık müzakerelerin ardından gözler, bu kez dünyanın en büyük ekosistemlerinden birinde, iklim mücadelesinin geleceğini belirleyecek kararlarda olacak.





