Son Mühür/Merve Turan- Son Mühür Televizyonu'nda yayımlanan Sıcak Bakış programına konuk olan
Berkin Akbaylar, akran zorbalığı hakkında Tunç Erciyas'ın sorularını cevapladı.
Akran zorbalığı...
"Akran zorbalığı, iki çocuğun ya da ergen arasındaki tekrarlayan, bir güç hiyerarşisinden kaynaklanan, saldırganlık niyeti içeren bir örüntüsel davranıştır. Bu nasıl bir güç dengesizliği? Örneğin; zorbalığı yapan çocuk genellikle daha sosyal statüsü yüksek bir çocuk olabilir ya da akran grubu açısından daha destek gören bir çocuk olabilir. Zorbalığa uğrayan çocuk genellikle bu hiyerarşide alt basamakta yer alıyor, yani arkadaş sayısı az olan, daha içe kapanık ya da dezavantajları olan, öğrenmeyle ilgili bir takım zorlukları olabilir. Bunlar zaten zorbalar tarafından genellikle keşfediliyor. Zorba o kurbanı seçiyor. Fiziksel zorbalık özellikle erkek cinsiyetinde daha çok görülür. Fiziksel temasın olduğu bir zorbalık türü. Sözel zorbalık, lakap takma ya da el şakalarıdır. Bir de ilişkisel temelli zorbalıklar var: dedikodu yayma, kişinin itibarını zedeleme, kişinin dışlanmasını sağlama, onu görmemezlikten gelme… Eskiden akran zorbalığı okul içerisinde sınırlıydı. Şimdi siber zorbalık diye bir kavram çıktı."
Uzmana ne zaman gidilmeli?
"Burada bir zorba ve kurban var. Bir de zorba-kurbanlar var. Geçmişte kendisi zorbalığa uğrayan ve bugün zorbalık yapanlar var. Örneğin, bir zorba grubuna baktığımızda bir öykü görebiliriz. Çalışmalar bize şunu da söylüyor: Başka gruplar da var. Örneğin; pekiştiriciler var yani aktif olarak zorbaya destek olmayan ama bir şekilde o zorbaya o zorbalığı yapmasına izin veren, ona gülen bir grup. Bir de kurbanı destekleyenler var, yani kurbanı savunanlar, onun yanında duranlar var. Bir grup psikolojisi olarak ele alın, ebeveynlerin bunu bilmesi gerekiyor. Tekil düzlemde müdahale edebileceğimiz bir alan değil. Ebeveyn bunu görür görmez okulla hatta bir çocuk psikiyatristi ile koordinasyonu sağlamak zorunda... "
Tedavi edilmeli...
"İkisinin de tedaviye ihtiyacı var. Zorbayı yapan kişide zorba etiketini alıp da doğrudan şahsını hedef alan bir yaklaşım doğru değil. Zorbalık davranışı problemli, kişinin kimliği üzerinden bir etiketleme doğru değil. Zorbaya ve mağdura ayrı birer müdahale gerekiyor. Çünkü bu çocuklar kendi haline bırakıldığı zaman gelecekte suça yatkın oluyor, madde kullanım riski artıyor, kişilik sorunlarına sebep oluyor. Kendileri de depresyon ve kaygı bozukluklarına yatkın oluyorlar çünkü zorbalar aslında belki dışa dönük görünebilir ama aslında özgüvenleri çok kırılgandır. Aile içerisinde istismara ve şiddete uğrayan çocukların ebeveynlerine bakıldığında bunların daha çok otoriter, daha katı ve sert disiplinler uygulayan bir profil görüyoruz. Kurbana baktığımızda bu çocuklar da normalde arkadaş kurmaya zorlanan çocuklar, içe kapanık ve çekingen çocuklar. Depresyon, intihar davranışı, kendine zarar verici davranışlar, okula gitmek istememe, hatta bazı bedensel yakınmalara sebep oluyor. O yüzden aileler de bu açıdan dikkatli olmalı. Akademik başarısı da ciddi anlamda düştüyse bunlar hep uyarıcı olmalıdır. Agresyonun kendine döndürülmesi, kendine zarar verici davranışlar; bu bazen bir duygu düzenleme yöntemi olarak da ergenler arasında tercih edilebiliyor. Yani kişi yatışamadığı için, baş edemediği için kendisini yatıştırmak adına bu şekilde üstesinden gelmeye çalışıyor. "
Günümüzde çocuklar ebeveynlerini kullanabiliyorlar...
"Yapılan araştırmalar şunu da göstermiş: Kurbanlar bir tür izolasyon eğilimde yani kendilerini zaten bu konuda fazla açmıyorlar. Zorbalığa uğradıklarını öğretmenlerine ve ailelerine anlatmıyorlar çünkü çocuk bundan dolayı bir utanç hissediyor. Zaten yalnızdı, daha da yalnız kalmaya başlıyor. Öğretmenlerin ve okulun burada iyi bir gözlem yeteneğine sahip olması önemli..."
Dizilerin çocuklar üzerindeki etkileri...

"Farkındalığın artması açısından bu diziler önemli. Eskiden psikolojik destek almak bir etiketlenme demekti ama artık bu kırıldı. Bunun kırılmasında da bu kitapların ve dizilerin önemi büyük. Bu diziler ve kitaplar aslında toplumun bir içe bakışıdır. Toplum aslında kendi kendisiyle yüzleşiyor. Ergenlik, bireyin tam kimliğinin oluştuğu bir dönem. O zaman bu dizilerin ve kitapların bir bağlam çerçevesinde kurulması gerekiyor."
Madde kullanımı...
"Madde kullanımı biyo-psikososyal olarak ele alınması gereken bir konu. Biyolojik nedenleri var, psikolojik nedenleri var, sosyal nedenleri var. O yüzden müdahalenin de üç alana yönelik olması gerekiyor. Madde kullanımında genetik bir yatkınlık var. Kişi bazen bir self- medikasyon gibi duygularını düzenleme, beyindeki ödül devresini uyarma amacıyla da madde kullanımına yöneliyor. Sosyal nedenleri de zaten bir takım yapılması gereken politik düzenlemeler. Akran zorbalarında madde kullanımı riski var. Kişi, 'ben kimim?', 'ben değerli miyim?' sorularını kendisine yöneltiyor ve bunun cevabını da akranlarının gözünden bir aynalamayla bulmaya çalışıyor.
Sen de vursaydın demeyin!
Psikiyatrist Akbaydar, kurbana sen de vursaydın demenin en yanlış yok olduğunu hatırlatarak, yapılması gerekenleri anlattı...
"Kurbana en yapılmayacak şey sen de vursaydın demek. Yapılması gereken ilk müdahale bunu beraber çözebiliriz, merak etme denilmesi. İkincisi ise bu senin hatan değil demek. Sonra okulla iletişim sağlanacak. Top aslında okuldaki rehberlik hizmetlerinde. Okullarda mutlaka zorbalıkla mücadele protokolü olmalı. Finlandiya ve Norveç modelleri var. Okulda neler yapılabilir ? Okul en çok vukuatların nerelerde yaşandığını bilir.
Buralara yönelik bir nöbetçi öğretmen görevlendirilmesi ve gönüllü veliler yetki sahibi olmalı. Zorbanın en çok beslendiği yer sosyal olaydır. Ona gülünmesi, onun popülerliğini arttıran en küçük mesaj zorbanın onu bu şekilde yorumlamasına neden olur. O zaman bütün okul şu mesajı vermeli: Bu okulda zorbalığa geçit yok. Finlandiya ve Norveç programları bize şunu gösteriyor: yüksüz grup güçlendirilmeli, bu grubun yüksüz değil de kurbana destek olacak şekilde eğitin. Ebeveynlere de çocuğa bir gün sana biri sataşırsa ne yapacaksın gibi değil de bir arkadaşına sataşılırsa ne yapacaksın gibi sorularlar çocuk eğitilmeli. Grup çoğunluğu kurbandan yana olunca zorba yalnızlaşıyor. Kurbana yardımcı olabilecek üst dönemden bir öğrenci seçilebilir çünkü bu çocuğun popülerliğini de arttırır."
Psikolog mu, psikiyatrist mi?
"Ruh sağlığı alanında çalışan herhangi biri ilk basamakta ulaşılması gereken kişi, burada bir hiyerarşi yok. Ebeveyn böyle bir durumu keşfettiği an bu okuldaki rehber öğretmen de olabilir, bir psikolog da bir psikiyatrist de olabilir. Koordinasyonun sağlanması burada önemli. Okul- öğretmen- aile- doktor, bu dörtgen de bir koordinasyonun sağlanması. Bu çocukların terapi alması gerekiyor. Özellikle sosyal beceri çalışılması gerekiyor.
Zorbalara nasıl müdahale edilmiş diye baktığımızda bu kişilerin empati kapasitesini artırmaya yönelik çalışmalar yapılmış çünkü bu çocuklar diğer tarafın ne hissettiğini ön göremiyorlar. 4-5 yaşından itibaren beynimiz bilişsel açıdan gelişirken bir takım yetenekler kazanıyoruz: bir başkasının ne düşündüğü, ne hissettiği hatta bir üçüncü kişinin ikinci kişi hakkında ne düşündüğünü bile... İkincisi sosyal beceri, bir zorba bazen kabul görmek için lakap takabiliyor. Çocuk yasal açıdan kendini de derde sokuyorsa bir biyolojik yönü de olabilir. Buna zaten bir psikiyatrist bakmalı çünkü kendi haline bıraktığınızda bu bir kişilik bozukluğu haline dönüşecek. Kişilik bozukluğuna dönüşürse bunun topluma da bir maliyeti olacak."
İlaç tedavisi...
Akbaydar, ebeveynler çocukları psikiyatriste götürme konusunda çekim memeleri verilen ilaçların çocukların iyiliği için olduğunu belirtti.
"İlaçların zaten yönetimi, yan etkileri, etkileri aslında hekimin sorumluluğundadır. Ebeveyn bu sorumluluğu tek başına üstlenmemeli. Hekim zaten gerekli takipleri yapacaktır. Ebeveyn sorumluluğu tek başına üstlendiğinde çaresiz hiisediyor ve bu da onların geri çekilmesine neden oluyor. Bu hekimin sorumluluğundadır.
Bağımlılık yapan ve kötüye kullanıma neden olacak ilaçlar belli. Bir de beyaz reçeteli olan ilaçlar belli. Hekim bu konuda zaten hastasını bilgilendirir. İlaçların bağımlılık yapması için gereken şartlar belli. Kişinin kaygılarını giderecek olan yine hekim. Hastalıklar biyopsikososyal nedenlerden dolayı kaynaklanır, yani eğer bir hastalığın biyolojik yönü çok ön plandaysa ilaca yanıt verme potansiyeli artabilir ve böylece kişinin yaşam işlevselliği artar."
Psikiyatri Uzmanı Akbaydar, bazı insanların ilaç bilgilerini arama motorlarına yazıp, bu ilaç çok ağırmış, çocuğum kullanmasın diye çöpe atarak hata yaptıklarını belirtti. Uzman ne diyorsa onu dinlenmesi gerektiğini vurguladı.
"İnsan merak eden bir canlı. Önemli olan bu kaygıyı yönetebilmek. Önemli olan ilaçların dozudur. Bazı dozlar farklı nedenlerle bazıları farklı nedenlerle kullanılıyor. Bunlar çok normal kaygılar ama bir takım farklı arayışlara yönelmemek lazım. Bir yerde kaygı varsa onu mutlaka istismar eden olur.
Şunu vurgulamak isterim... Akran zorbalığı, iki akran arasındaki kavga değildir. Müdahale edilmesi gereken psikiyatrik acillerdendir."





