Son Mühür / Alper Temiz - Çiftçi-Sen'in hazırladığı rapora göre, Türkiye'nin 1980'lere kadar tarımsal üretimde izlediği ithal ikameci politikalar yerini liberal ekonomiye bıraktı. 2006'da çıkarılan Tarım Kanunu, tarıma desteklerin milli gelirin yüzde 1'inden az olamayacağını belirtse de, bu oran 2024'te yüzde 0,2'ye kadar geriledi. Çiftçilerin bankalara olan borçları ise 2023'te 551 milyar TL iken, 2024'te yüzde 42,3 artarak 784 milyar TL'ye ulaştı.
Üretim alanları daraldı
Türkiye'de gıda enflasyonu dünya ortalamasının 8 katına ulaşırken, 2002'de 266 milyon dekar olan ekili-dikili arazi miktarı 2024'te 239 milyon dekara geriledi. ÇİFTÇİ-SEN, bu durumun gıda güvencesi ve gıda enflasyonu sorununu daha da derinleştirdiğine dikkat çekiyor.
Tarımsal ithalatın 2024'te 23,2 milyar dolara ulaştığı belirtilirken, buğdayda 100 yıllık Cumhuriyet tarihinin en yüksek ithalat rakamlarına ulaşıldı. 2023'te ithal edilen 11,9 milyon ton buğday için 3,5 milyar dolar ödendi.
Hayvancılık geriledi ithalata bağımlılık arttı
Hayvan varlığındaki azalma nedeniyle kırmızı et fiyatları kontrol altına alınamıyor. 2024'te ithalat için 1 milyar doları aşan bir ödeme yapıldı. ÇİFTÇİ-SEN, bu durumun yoksul halkın et gibi temel gıdalara erişimini daha da zorlaştırdığını vurguluyor.
2024 yılında orman sınırları dışına çıkartılan alanların toplamı 12,7 milyon metrekareye ulaştı. ÇİFTÇİ-SEN, bu kararların tarımsal üretim alanlarını daralttığını ve çevresel tahribatı artırdığını belirtiyor.
2025 yılı da zorluklarla geçecek
Rapor, 2024 yılında çiftçilerin hiçbir üründe kazanç sağlayamadığını, bunun sonucunda ise çiftçi eylemlerinin yayıldığını belirtiyor. ÇİFTÇİ-SEN, 2025'in çiftçiler için zor geçeceğini ancak örgütlü bir mücadele ile bu durumun aşılabileceği dile getiriliyor.
ÇİFTÇİ-SEN, raporun sonunda gıda egemenliği ve köylü haklarının acil olarak sağlanması çağrısında bulunuyor. "Toprak, Onur, Yaşam!" sloganıyla, üreticilerin ve tüketicilerin ortak mücadelesine dikkat çekildi.